BENİ UNUTMA

56 9 0
                                    

Multimedia: ledar ota'ya beni unutma mi dedi?
Ledar sabaha kadar gözünü kırpmadan koltuğun üzerinde öylece oturdu. Bugün neler olacaktı hiçbir fikri yoktu.
Kapıyı açıp dışarı çıktığında babası ile burun buruna geldi.
"Yola çıkmaya hazır mısın evlat?"dedi babası sevecen bir ses tonuyla. Oğlunu çok özlemişti. Onu bulmak için bu kadar yol gelmişti. Şimdi de bir an evvel ülkesine dönmek istiyordu.
Ledar bir an babasına henüz gitmeyecegini nasıl söyleyeceğini düşündü. En sonunda cesaretini topladı.
"Baba sana söylemem gereken bir şey var. Bir kaç gün daha burada kalmamiz gerekiyor, en azından ben kalmaliyim."
Babası anlayışlı bir tavırla oğluna baktı.
"Mesele Ota ile ilgili değil mi?" dedi.
Ledar mahçup bir şekilde başını eğdi.
"Evet baba, şu an onu bırakamam. Bir şeyler dönüyor ve ben neler olup bittiğini öğrenmek zorundayım."
Babası gülümsedi. Elini oğlunun omzuna koydu.
"Peki, sen burada kal, biz gitmek zorundayız. Bu Yakınlardaki bir gemi 1 hafta sonra seni almaya gelir. Ben komutan Fabius' la vedalaşmaya gidiyorum. Sen istersen bir süre ortalarda gozukme. "
Ledar babasına minnet dolu bir ifade ile baktı. Ne kadar da anlayışlı bir insandı. Çocukluğundan beri her ihtiyacı olduğunda onu yanında bulmuştu.
Ota'yi Nerede bulabileceğini düşünmeye başladı. Bahçede biraz dolaşmaya karar verdi.
Bahçe gün ışığında muhteşem görünüyordu. Renk renk ağaçlar, cicekler, kuşlar, kelebekler her taraftaydi.
"Keşke Ota burada olsaydı"diye geçirdi aklından. Bu şahane bahçeyi onunla birlikte gezmek isterdi. Güzel prenses şu anda kimbilir nerelerdeydi. Dalgın bir şekilde bahçedeki banklardan birine oturdu. Bir yandan da babasının getirdiği iletişim cihazını açmış gezegendeki son gelişmelerle ilgili haberleri izliyordu.

Birden yanıbaşında duyduğu bir sesle irkildi. Hemen arkasından geliyordu bu ses. Geri dönüp baktığında genç bir adamla karşılaştı. Sarışın, uzun boylu, mavi gözlü yakışıklı bir adam. Ledar adamı kıskanç nazarlarla süzdü. Bahsettikleri nişanlı bu mu acaba diye geçirdi aklından. İnşallah bu değildir diye eklemeyi ihmal etmedi. Bu kadar yakışıklı bir adamla rakip olmayı istemezdi doğrusu.

Adam da onu aynı şekilde düşmancıl bakışlarla süzüyordu. En sonunda ters bir ifade ile konuşmaya başladı.

"İyi günler bayım. Sizi daha önce buralarda gördüğümü hatırlamıyorum. Tanıştık mı acaba?"

Ledar sert bir ifade ile karşılık verdi.

"Hayır, ben buralı değilim, yabancıyım."

"Pekala, taınşalım o zaman. Ben Sufferland adasının yöneticisi Komutan Lazarus. Sevgili nişanlım nihayet evine dönmüş. Onu görmeye geldim."

Ledar korktuğum başıma geldi işte, dedi içinden ama bunu dışına hiç yansıtmadı. Aynı soğuk ifade ile elini uzattı. Ben de Dünya adlı gezegenden Ledar, dedi. Ünvanlarını saymaya, konumunu belirtmeye gerek yoktu. Bu tarz şeylerden hoşlanmıyordu.

O sırada Komutan Fabius yanlarına geldi. "Lazarus evladım sen ne zaman geldin. Ledar sen de hala buradasın, gitmemişssin. Baban vedalaşmaya gelince sen de gidiyorsun zannettim."

Ledar biraz bozulmuştu.

"Müsadeniz olursa bir süre daha kalmak ve etrafı görmek isterim. Malum galaksiler arası seyahat her zaman mümkün olmuyor.

"Elbette, istediğin kadar kalabilirsin. Benim ve kızım için yaptıklarından sonra bizim evimiz senin eviniz sayılır. Buyrun hep birlikte kahvaltı salonuna geçelim."

Üçü birlikte kahvaltı salonuna geçtiler. Ota'nın annesi Ledarı görmekten hiç hoşnut olmamıştı ama diğer arkadaşa bir sürü iltifat etti. Lazurusu sofranın en güzel yerine oturttu.
"Ota nerelerde acaba"diye düşündü Ledar. Burada olmaması biraz tuhafti.
Daha soru sormaya fırsat vermeden annesi söze karıştı.
"Ota biraz hasta, başı ağrıyor. Bize az sonra katılacak."
Ledar bu sözlerden çok suphelenmisti. Sanki Lavinia zihnini okumuştu.
"Belki annesinin de Ota gibi farklı yetenekleri vardır. Mesela zihin okuyordur. Eğer öyleyse şimdi bunları da okuyor. Başka şeyler düşünmeliyim başka şeyler. Heh buldum kahvaltıdaki bu garip beyaz şekilli şey ne acaba?"
Ledar bir yandan kafasının içindeki düşünceleri kontrol etmeye çalışırken bir yandan da kahvaltısıni ediyordu. Ne olursa olsun yemek yemeyi çok severdi. Şu anda da içinde bulunduğu durumu unutmuş kahvaltısına konsantre olmuştu.
O sırada kapı açıldı. Üzerinde beyaz bir elbise ile Ota içeri girdi. Çok solgun ve bitkin gozukuyordu. Odadakilere göz gezdirdi. Sonra Lazarus' a doğru bir kaç adım attı.
"Ah, Merhaba. Hoşgeldin. Sanki seni yıllardır görmemiş gibiyim."
Sonra gözleri Ledar'a takıldı. Soğuk ve ifadesiz bir bakış attı "Beni arkadaşınla tanistirmayacak misin?"dedi.
Ledar donup kalmıştı.

OTA #WATTYS2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin