OTA #WATTYS2016

Parti

Multimedya: Valentine

Komutan Argus onları kahvaltı salonunda bekliyordu. Ota'yı görünce gülümsemeye başladı. Hemen yanına gidip elini tuttu.

"Hoşgeldiniz küçük hanım, bugün ne kadar hoşsunuz böyle. Beyaz size çok yakışmış. Adeta, bu geminin bir parçası olmuşsunuz."

Ota komutana gülümsedi. Adamdan hoşlanmasa da aldığı iltifat hoşuna gitmişti. Gerçi hiç bir zaman bu geminin bir parçası olamayacağını biliyordu, tıpkı ormandaki o kulübenin bir parçası olamadığı gibi. Bu dünyada ait olabileceği bir yer olduğundan emin değildi. Her yerde kendini yabancı hissediyordu.

Ledar ise durumdan pek hoşnut değildi. Durduğu yerde homurdanıyordu.

Kahvaltılarını sessizce ettiler. Argus kahvaltı bitince tekrar yanına geldi.

"Gemide biraz sıkılıyor gibisiniz. Sizin şerefinize bu akşam bir parti veriyorum.. Benim eşim olma nezaketini gösterirseniz çok sevinirim."

"Parti mi, nasıl bir şey olacak? Çok merak ettim."

"Siz en güzel giysinizi giyip gelin, kalan her şey bana ait. O güzel kafanızı böyle şeylerle meşgul etmeyin. Giysi için de çok fazla uğraşmayın, dolaba parti yazın o sizin için bir şeyler seçer." Bunları derken hafifçe yaklaşmış Ota'nın omuzlarına dökülen buklelerinden birine dokunuyordu.

Ledar delici bakışlarla bu sahneyi izliyordu. En çok kızdığı şey ise Ota'nın fark etmemiş gibi davranmasıydı.

"Ben böyle bir şey yapsam 20 adım geri kaçar, nedense bu adama ağzını açmıyor." diyordu içinden.

Bir yandan da parti kalabalık olacağı için herkesin dikkati dağılmış olur, ben de aşağıdaki adamlara ulaşabilirim diye düşünüyordu.

Akşam üçü de son derece hoş parti kıyafetleri içinde buluştuklarında birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.

Ota parlak kırmızı rengi kısa bir elbise, onlara uygun renkte stilettolar giymişti. Bu tarz ayakkabılara pek alışık olmadığı her halinden belliydi. Yürürken sendeliyordu. Saçlarında ise kırmızı şeritler dikkati çekiyordu.

Yandsir de gümüş rengi parlak bir takım giymişti. Ledar dikkat çekmemek için her zamanki gibi siyahlara bürünmüştü.

Hep birlikte partinin yapıldığı salona gittiler. Salon her zamanki beyaz rengin aksine rengarenk cıvıl cıvıl bir görünümdeydi. Mürettebat ve şimdiye kadar hiç görmedikleri insanlar toplanmışlardı. Hafif bir müzik çalıyordu.

Argus onların geldiğini görünce yerinden kalktı. Ota'yı elinden tutarak dans pistinin ortasına getirdi. O sırada çalan müziğe uyarak dans etmeye başladılar.

Ledar bu görüntüye daha fazla dayanamayacağını hissetti. Ota başını hafifçe Argus'un omuzuna yaslamış, eli adamın elinde pistin ortasında ahenkle dönüyorlardı.

"En iyisi ben harekete geçeyim, burada kalıp sinirimi bozmaktan iyidir." diye düşündü.

Yavaşça koridora çıktı. Muhafızların çoğu partied olduğu için ortalıkta kimseler görünmüyordu. Etrafı kolacan ederek gizli kapıya doğru yürümeye başladı. Bir yandan da adamların silah olarak kullanabilecekler bir şeyler araştırıyordu.

Koridorun sonunda uyuklayan bir muhafız görünce beklediği fırsat eline geçtiği için sevindi. Sessizce adama yaklaştı, uyanmaması için dua ederek silahını yavaşça cebinden aldı. Sonra hızla koşarak kapıya doğru geldi.

Bir gün once yaptığı işlemleri uygulayarak yumuşak kayalıklı odaya gelmeyi başardı.

Odaya girer girmez bir gün evvel gördüğü yaşlı adam ve diğeri hemen yanına geldiler. Hiç tanımadığı bir kaç kişi daha geldi.

"Bu arkadaşların konu ile ilgili bilgisi var, merak etme" dedi dünkü adam.

"Ona şüphem yok efendim. Ben istediğiniz silahı getirdim. Bundan sonrasını size bırakıyorum. Kimse  zarar görmezse çok sevinirim."

Adam garip bir şekilde baktı ona.

"Bazı insanlar zarar görmeden başarıya ulaşmamız imkansız. Ama tanıdıklarınızı kasdediyorsanız , onlara bir şey olmaz, merak etmeyin.

"Yokluğumu farketmeden yukarı çıksam iyi olacak. Siz yapmam gerekenleri özetleyin. Ben de uygulayayım.

Tabi , sen sadece doğal davran ve zamanı geldiğinde bizim yanımıza geç. Ama şu an onlardan yana gibi bir tutum sergilemeni öneririm.

Ledar adamı selamladı ve hızlı hareketlerle dehlizi terk etti. Koşarak partinin yapılacağı salona geldi.

Salona girer girmez Argus ile göz göze geldi.

"O sormadan ben bir şey bulmalıyım." diye düşündü.

Argus'un yanına gitti.

"Üzerime yağ damladı, pantalon değiştirmeye gittim, dedi.

Argus yalan söyleyip söylemedeğini anlamak için yüzüne dikkatlice baktı. Neyse ki bir şeyden şüphelenmemişti.

"Komutan eşinizi bir dans için ödünç alabilir miyim?" dedi yüzüne şirin bir gülümseme yerleştirerek.

Argus konudan hoşlanmamıştı ama yapacak bir şey yoktu.

"Elbette, buyrun, Ama benden once kendisine sormanız lazım"

Ledar Ota'nın yanına gitti, abartılı bir şekilde reverans yaparak eğildi.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz, küçük hanım." dedi.

Ota gülümsedi, elini Ledar'a Verdi ve piste geçtiler. Çalan şarkı onları başka bir aleme götürmüş gibiydi. Şarkıcı yıllar öncesinden sesleniyordu. Hoş ve yumuşak bir sesi vardı.

Ledar kızın kulağına eğildi. Hafif bir sesle şarkıyı mırıldanmaya başladı.

"Ota biliyor musun, bugün Sevgililer günü,"dedi.

Ota daha once hiç böyle bir şey duymamıştı. Ailesi ile kutladıkları özel bir gün yoktu.

"O ne demek?" dedi, güzel gözlerini kocaman açarak.

"Sevgililerin gerçek aşkı bulmalarını kutladıkları bir gün işte. Tarihteki bir olaya dayanıyor ama daha sonra birbirini seven insanlar bu günü kutlamaya başlamışlar, aşklarını bir armağan olarak Kabul edip, birbirlerine sahip oldukları için mutlu olmuşlar."

Ota gülümsüyordu, yüzünde muzip bir ifade belirmişti.

"Bu günü çok fazla kutlamış gibi bir haliniz var," dedi.

Ledar kıza baktı, oyuna katıldı.

"Kutlamış olabilirim, ne de olsa hiç tanımadığın bir yabancıyım senin için, istersen anlatayım bu güne dair anılarımı. Böylece az da olsa tanımış olursun beni."

"İstemem kalsın," dedi Ota. "Seni bu şekilde tanımak istediğimi de nereden çıkardın?"

Farkında olmadan başını Ledar'ın omuzuna yasladı. Çalan müziğe kendini kaptırmıştı. Dans pistinde sihirli bir hava oluşmuş gibiydi.

Gece yavaş yavaş sona ererken Ota gemiye geldiğinden beri ilk defa içini bir huzur kapladığını hissetti. Hafifçe gülümsedi ve kendini bu huzur dalgasının içine bıraktı.