Bağlanmak

73 8 2
                                    

multimedia: Ledar kimden gözlerini alamıyor?

Ledar, Serminder'ı görünce kafasından plan yapmaya başladı. Buradan kurtulmak için bu kadına ihtiyacı vardı. Serminder kızıl saçlarını toplamaya gerek görmemiş, saçlar bukleler halinde omuzlarından aşağı dökülüyordu. Yeşil gözleri ile saçları ona değişik bir hava veriyordu. Yüzünde bütün kızıl saçlılarda olduğu gibi kendisini daha da güzel gösteren minik çiller vardı. Havaya hafif kalkık burnu cadıya benzer havası ile örtüşüyordu. İnce uzun vücudunu saran metalik gümüş renkli bir kıyafet giymişti. Siyah çizmeleri ise neredeyse dizlerini örtecek kadar uzundu.


Ledar kadına içtenlikle gülümsedi.

"Günaydın. Bu sabah ne kadar güzelsiniz böyle hanımefendi" dedi, abartılı bir tavırla. "Gözlerimi sizden alamadım. Aslında o taşların shapeshift özelliğini kullanmanıza gerek yok. Kendi haliniz çok daha güzel."

Hem Yandsir hem Serminder şaşkın şaşkın Ledar'a bakıyorlardı. Ledar neler söylüyordu böyle?

"Yediğin yemek seni bu hale mi getirdi? Eğer öyleyse ben sana o yemeklerden biraz daha yapayım. Bak hoşuma gitti söylediklerin."

"Sendeki güzellikleri görmek için o yemeklere ihtiyacım olduğunu zannetmiyorum" dedi Ledar sesine ciddi bir ton vermeye çalışarak.

Serminder gülmeye başlamıştı. Elindeki tepsiyi masanın üzerine bıraktı. Ledarın yanına oturup onu sıkı sıkıya sarmalayan bantları gevşetti. Üst kısımlardakini tamamen çözerek yatağın içinde oturmasına izin verdi. Ledarın saçlarını elleriyle karıştırmaya başladı.

"Bakıyorum sihirli yemeklerim sana güzel etki etmiş. Bana bunlarla gel. Her şeye itiraz eden o halinden çok sıkılmıştım." Ledar da kolunu kadının omuzuna atmıştı. Serminder'ın bu tavırlarından hoşnut görünüyordu.

Onları bu yakın görüntüsü Yandsiri sinirlendirmişti. Dikkatlerini dağıtmak için seslendi. "Merak ediyorum Serminder, o shapeshift nasıl bir özellik, şekilden şekile girerken acı çekiyor musun? Ya da hangi şekle gireceğine nasıl karar veriyorsun? Lütfen anlat bana. Çok ama çok yeteneklisin."

Serminder iki erkeğin birden kendisi ile ilgilenmesinden çok hoşlanmıştı. Bir çırpıda Yandsirin yanına gelip onun da kollarını sarmalayan bağları çözdü. "Sana göstereyim" dedi. Taşları eline aldı. "Bak canım taşlara parmaklarınla şu şekilde dokunuyorsun, daha sonra gözünün önüne dönüşmek istediğin şekli getiriyorsun ve sadece bunu düşünüyorsun. Düşünce gücün, taşların gücü ile birleşince işlem gerçekleşiyor."

Yandsir hayranlıkla taşlara bakıyordu. "Dokunabilir miyim?" diye sordu masum bir şeklide. Serminder bir an düşündü, sonra elindeki taşları Yandsire uzattı.

O sırada Ledar kuvvetli bir çığlık attı. "Aman Tanrım, bileğim, bileğim!" Serminder telaşlanmıştı. Hızla yerinden kalktı. O karmaşada taşları Yandsirin elinde bıraktığının farkına bile varmadı. Ledarın yanına geldi.

"Ne oldu bileğine, bakayım" deyip adamın elini avucunun içine aldı. Ledar kızın elini tutup dudaklarına doğru götürdü. "Özür dilerim, Serminder. Bugün o kadar güzelsin ki, az önce de dediğim gibi, gözlerimi senden alamıyorum. Sana daha yakın olmak istedim. Senin Yandsir ile ilgilenmeni istemedim. Benim yanında dur, hep benimle ilgilen."

Serminder istemsiz olarak gülümsüyordu. Elini adamın elindenn çekmek için bir girişimde bulunmadı. Ledar kıza sarılarak kendine doğru çekti. Saçlarını okşarken bir yandan da Kulağına fısıldamaya başladı.


"O akşam yanımda kalma teklifini reddettiğime çok pişmanım, lütfen orada yaşananları yok sayalım, silelim gitsin, olmaz mı?" dedi.

İkili kendi hallerine dalmış odadaki çocuğu unutmuş görünüyorlardı. O sırada Yandsir elindeki taşların gücünü denemeye hazırlanıyordu. Gözlerini kapadı ve kocaman uçan bir ejderha hayal etti. Ağzından alevler saçan bir ejderhaya dönüşmek istemişti. O zaman karşılarına çıkan herkesi yenebilirlerdi.

Taşlar bir anda mucizevi etkisini göstermişti. Yandsir  kocaman uçan bir ejderhaya dönüştü. Odanın içinde beliren bu kocaman yaratık Serminderi birden çok korkuttu. Ne yapacağına karar veremiyormuş gibi oturduğu yerden kıpırdayamadan öylece kalakaldı.

Yandsir ejderhaya dönüşmüştü dönüşmesine ama  alt kısmı hala yatağa bağlıydı ve bu haliyle komik bir görüntüsü vardı. Bağlardan kurtulmak için çırpınıyordu. Ledar ise Serminder'ı sıkı sıkı tutmaya çalıştığından yerinden kıpırdayamıyordu.

"Yandsir sen alevleri kontrol edebiliyor musun? Çok az kullanabilme olasılığı varsa bağlar için kullan. Onları yakarsan kurtulabilirsin."

Yandsir söyleneni yaptı. Alevleri az çıkartmaya çalışarak ayaklarını saran iplere yönlendirdi. İpler bir anda alev aldı. Yandsir hızla yataktan kurtuldu. Bu kargaşada bacakları da biraz yanmış o sırada bir ejderha şekline bürünmüş olduğundan ortalığı yanmış tüy kokusu kaplamıştı. Alevlerle Ledar'ın iplerini de yaktı.

Ledar korkmuştu."Yavaş ol, evlat. Beni kızartacaksın" diye bağırıyordu.

Yandsir taşlara dokunup eski haline döndü. Bir yandan da Ledara cevap yetiştiriyordu.

"Fena mı olur? Kızarmış Çedar peynir gibi olursun."

İkisi birlikte hareket ederek hızlı hareketlerle Serminderi yatağa bağladılar. İşler bir anda tersine dönmüştü. Az önce Serminder elinde taşlar yatağın başında dikilirken, şimdi Ledar ve Yandsir aynı pozisyondaydılar.

Ledar gülümseyerek kıza baktı.

"Biliyor musun tatlım, yanılmışım. Aslında en çekici halin şu anda bu iplerle sarmalanmış olduğun şekil. Gözlerimi senden alamıyorum."


OTA #WATTYS2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin