Yalçın beni eve bıraktığında, okulda yalnız geçireceğim bir hafta için endişelenmemin yersiz olduğunu bir kez daha söyledi. Ona göre zaman hemen geçecek, okulda da birlikte olacağımız zamanlar gelecekti. Yine bir hafta boyunca sabahları ve öğleden sonraları görüşecek, ayrı kalmayacaktık.
Eve girdim ve doğruca odama gittim. Üzerimi çıkarıp biraz ders çalıştım ama bunun mümkün olmadığını aynı paragrafı dördüncü kez okuduğumda anladım. Çantamdan gelen mesaj sesi ile ders çalışma uğraşından vazgeçip kitabı kapattım.
"Berk'le çıkıyoruz galiba :))))))))))))))"
Seda'nın mesajını okurken, sevinç çığlığını duyuyor gibiydim. Sevincine ortak olmak için vakit kaybetmeden onu aradım ve uzun bir süre gülüşerek konuştuk. Öğlenden sonra okulda ve Yalçın'ın yanında yaşadığım karamsar halden geriye bir şey kalmadığını hissettim. Berk ve Seda çıkıyordu... Aklımın bir köşesinden Melike'nin bu duruma tepkisinin ne olacağını düşünüyordum ama bunu Seda'ya anlatmadım. Şu an mutluydu... Mutluluğu bana da yansımışken bunu bozmak istemiyordum.
Yalçın'ın uzaklaştırma aldığı bir hafta, tıpkı bana söylediği gibi bir çırpıda geçip gitti. Yalçın her sabah dudaklarıma bir öpücük kondurarak beni okul yolunun köşesine kadar bırakıyor, Seda artık sevgilisi olan Berk'le birlikte beni okulun önünde bekliyor oluyordu. Öğle yemeklerimizde Berk'in yanı sıra Soner ve Gamze, Melike'yle birlikte Seda ve bana eşlik ediyorlardı. Melike, kendindeki duygusal değişimi çok iyi maskeliyor, Seda'ya hiçbir şey hissettirmiyordu. Berk'in zaman zaman Seda'nın eline kondurduğu öpücüğü acı dolu gözlerle izleyen Melike, bunu ruhsuz bir maskeyle gizliyordu. O anlarda Gamze'yle göz göze geliyorduk... Birimizin en yakın arkadaşı mutluluktan uçarken, diğerininki acı çukurunda debeleniyordu. Biz de bunun seyircisiydik...
Hafta sonuna yaklaştığımızda, okuldaki herkes kantinin en köşesinde durup iki kızdan başka kimsenin oturmadığı sessiz masada kalabalık bir grup görmeye alışmıştı. Berk ve Seda'nın sevgili olması gündeme oturdu ve arkamdan yapılan fısıltılar her geçen gün biraz daha kesildi... Sonunda da yok olup gitti. Tuğba'nın arkadaşları bile bize düşmanca bakmayı bırakmış, kendi hayatlarına, fönlü saçlarına ve uyumlu kıyafetleri ile uğraşmaya dönmüşlerdi.
Bir hafta içinde okuldaki her şey normale dönerken, normal olamayan tek şey tuvalete yalnız gidemeyişim oldu. Seda, Gamze ve Melike ile birlikte tuvalete gidiyordum, zaman kaybetmeden oradan çıkmaya çalışıyordum. Tuğba, Yalçın ve benim hakkımdaki o iğrenç konuşmayı yapanları, teneffüslerde çevrede birlikte gezinen tüm kız gruplarını gözlemleyerek keşfetmem uzun sürmemişti. Tuğba'nın kriz geçirdiği gün kalabalığın arasından koluma yapışıp Yalçın'la çıkıp çıkmadığımı soran kız, o tiksinç taklitle birlikte ayyuka çıkan kahkahalar çınlatan kızdı. Teneffüslerde beni izliyor yanındakilere sürekli bir şeyler fısıldıyordu ama birkaç gün içinde o da benim hakkımdaki dedikodulara karşı olan ilgisini kaybetti ve yaşantısına geri döndü.
Tüm süreç içinde, bir akşam yemeğinde anneme erkek arkadaşımın olduğu konusunu açmam gerektiğini düşünsem de keyifli bir akşam olduğu halde içimden bir his bunu anneme söylemek istemediğimi tekrarlayıp durdu. Ben de sessiz kalmayı ve Yalçın'la olan ilişkimiz her ne kadar güzel ve sorunsuz gitse de bunu anneme anlatmayı biraz daha ertelemeyi seçtim.
Yalçın'la ilişkimiz ise okuldaki dikkatlerin üzerimden çekilmesiyle her geçen gün biraz daha düze çıktı. Yalçın için zaten görünürde bir engebe yoktu ama benim kendi içimde yaşadığım sorgular bir şeyleri tırmalıyor, rahat olmama engel oluyordu. Bu rahatsızlığın da okuldaki söylentilerden kaynaklandığı ilginin üzerimden geçer geçmez her şeyin rayına oturmasıyla iyice ortaya çıktı. Sabahları otobüs durağında başlayan buluşmamız, okul yoluna kadar el ele sürüyor... Okul sonrası ise yine kaldığı yerden devam edip akşamları yaptığımız mesajlaşmalarla günü bitiriyorduk.
Bir haftanın sonunda her şey olması gerektiği gibi yoluna girmiş, tıpkı diğerleri gibi normal hissettiğim bir hayatım olmuştu. Birlikte olmaktan keyif aldığım büyük bir arkadaş grubum ve yakışıklı bir sevgilim vardı. Liseye giden bir genç kız için bu durum hayallerinin gerçekleşmesiydi.
"Yarın sabah, bu köşeyi birlikte döneceğiz. El ele..." dedi Yalçın uzaklaştırmasının son gününde. Parmaklarımın ucuna yükselip dudaklarından öptüm. Artık bunu ben de sık sık yapıyordum... Ve işte... Yarın öğle yemeğinde kantindeki masamızda yanımda sevgilim de olacaktı. Bu, her şeyin, gerçekten ama gerçekten yola girmesiydi. Son taşın yerine oturmasıydı. O yemeği dört gözle, sevgiyle, aşkla, inançla bekliyordum. Mutluluk yarın kadar uzaktaydı... Yarın.
:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hanımeli Kokusu
ChickLitKapıdan çıktığımda onunla yüz yüze geleceğimi bildiğim gibi dudaklarımdan dökülecek olanları da biliyordum. Onu sevdiğimi söyleyecek, gözlerinin siyahındaki kırgınlığı görecektim. Aşk böyle bir şeydi işte... Bile bile ölüme gidiyor ve bunun için bir...