Bölüm 9

4.1K 264 7
                                    


Eve vardığımda kapıyı kapatıp arkama yaslandım. Olduğum yere oturdum, ağlamaya başladım. İçimdeki her şeyi bağıra bağıra ağladım. Sakin kalmaya çalıştıkça içimde büyüyen o his... O yaşlı kadının yüzündeki acı dolu bakış, o çığlık... Ne kadar bağırırsam bağırayım o sesi bastıramazdım. Suçluluk duygusunun ağırlığının böyle olduğunu bilmezdim hiç. Bu kadar etkileyeceğini düşünmezdim... Ama kadının betona çarpış anı beynimde bin kere tekrarlanıyordu ve ne Yalçın'ı düşünmek ne de onu yanımda hayal olmayan bir şekilde görmek bu acıyı dindiriyordu.


Kapının önünde, desenini hiç sevmediğim kahverengi halının üzerine ne kadar ağladım bilmiyordum. Hıçkırıklarım önce sayıklamaya sonra da sessizliğe döndü. Orada sessizce yatıp kendimi dinledim. Pişmanlık üzerimden hiç kalkmıyordu. "Keşke dikkatli olsaydım"dan "Keşke ellerine kapanıp özür dileseydim"e dönmüştü içimdeki his. Hangisi daha kötüydü seçemiyordum.


Annemin evde olmasını diledim. Ona anlatabilirdim, onunla konuşabilirdim. Yaptığımdan utanıyordum ama annem beni rahatlatmanın bir yolunu bulabilirdi. Hala omzumda asılı olan çantama uzandım, telefonumu çıkarıp saate baktım. Neredeyse öğleye geliyordu. Seda'dan iki mesaj vardı, okumadım.


Kalkıp üzerimi çıkardım. Doğruca banyoya girdim, sıcak ve köpüklü bir küvet su hazırladım, içinde oturdum. Ağlayacak halim kalmamıştı. Eğer biraz daha dermanım olsa yine ağlardım. Sabun kokuları arasında Yalçın'ı düşündüm... Yaşlı kadına yaptığım gibi, ona da sert ve kalpsiz davranmıştım. Benim için bir şeyler yapmaya çalışmıştı. O kötü anda orada durup elimi tutmuştu. Tanrım! Elimi tutmuştu! Tıpkı sevgili gibi el ele yürümüştük! Ve ben elimi öylece çekip onu yollamıştım! Birlikte zaman geçirebilecekken... Ne yapmıştım böyle! Ellerimi hırsla suya vurunca etrafa köpük sıçrattım. Anlamsızca gülmeye başladım sonra. Ya deliriyordum... Ya da gerçekten çok acilen anneme ihtiyacım vardı.


Banyodan sonra pamuklu pijamalarımı giydim ve çok daha iyi hissettim. Telefonumda mesaj sayısı üçe çıkmıştı, hepsi Seda'dan:


"Nerdesin? :(("

"Bugün gelmiyo musun? :O"

"İnsan haber verir bari!!! :@"


Hızlıca bir cevap yazdım:


"İyi değilim. :(( Yarın anlatacağım. Yalçın gelmiş mi??"


"Evet. Tuğba'yla oturdular kantinde. Barışmışlar galiba :(("


Kalbim sızladı. Otobüs durağındaki görüntüsü geldi gözlerimin önüne... Uzun boyuyla durağa dayanmış, elindeki telefonla ilgileniyordu. Tuğba'ya mı yazıyordu? Bir dakika önce elimi tutup benimle kahvaltı etmeyi teklif ederken, iyi olup olmadığımı sorarken, endişelenmiş gibi yaparken... Bir dakika sonra Tuğba'yla mı barışmıştı. O nazik çocuğun bunu yapabilmesi mümkün müydü?


Karnıma yumruk yeseydim daha az canım yanardı.


Yatağıma yattım, umutsuzca düşünmeye başladım. Hayatımdaki umutsuzluğa siyah bile üzülürdü.


Hanımeli KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin