10.Bölüm "Saçların..."

14.6K 607 60
                                    

Merhabalar güzel okuyucularım...Çok zorlu geçen bir haftanın sonunda upuzun bir bölümle geldim :) Umarım beğenirsiniz bu bölümü... 

 Naz'ın saçlarını bıraktım bu arada haberiniz olsun ;) Yorumlarınızı hiç olmazsa oylarınızı benden esirgemeyin nolur,moral kaynağım onlar benim ♥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Naz'ın saçlarını bıraktım bu arada haberiniz olsun ;) Yorumlarınızı hiç olmazsa oylarınızı benden esirgemeyin nolur,moral kaynağım onlar benim 


Bu bölüm 4 günde üzerimden dozer gibi geçen 9 sınava gelsin canlarım :) 

Hatam,eksiğim,kusurum varsa affola...

Rüyama ortak olun ;)

^^


"Vurulduuuu,vurulduuuu...."


Duyduğum bağırışla gözlerimi sımsıkı kapattım. Gözlerimi açtığımda ise tüm bunların rüya olmasını istedim. Vurulan kişinin Oğuz olma ihtimalinin yok olmasını istedim. Aynı sesi tekrar duyduğumda gözlerimi açıp elimdeki silahı yere bırakarak saklandığım yerden çıktım. Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Yüzünü göremediğim bir asker yerde yatarken yaklaştıkça kalbim yerinden çıkacak kadar deli atmaya başlamıştı.

Askerin başında Oğuz ve Yiğit'i gördüğüm de ise derin bir nefes aldım. Sonra gözlerim yerde yatan askere takıldı. İçime dolan nefesim boğazımda takılı kaldı. Ne yutkunabildim ne de tekrar nefes alabildim. Ben şok olmuş şekilde askere bakarken Oğuz'un emir veren buz gibi sesiyle kendime geldim.


"Akın hemen yanına iki kişi alıp nöbet kulelerini kontrol edin. Aslan sende yanına beş kişi al karakolun çevresini tarayın!!."
"Emredersiniz Komutanım"

"Mahmut hemen tugaya ulaş ve acil ambulans iste hemen!! "
"Emredersiniz Komutanım"


Askerler Oğuz'un emirlerini uygulamak için koşturmaya başlamışken ben şaşkınlıkla, elindeki silahı sımsıkı tutup etrafını dikkatli gözlerle tarıyan Oğuz'a bakıyordum.Oğuz, o hiç tanımadığım komutan rolüne bürünürken onu böyle görmenin şaşkınlığını üzerimden atıp yerde yatan askerin yanına gittim....

Boynumdan çıkardığım şalla askerin yarasına tampon yaparken gözlerim tekrar Oğuz'a kaydı. Telaşla etrafa yine emirler yağdırıyor arada da sessizce küfür ediyordu. Bana o kadar yabancı bir adamdı ki şu an karşımdaki Oğuz, ben bu adamı nasıl sevdim yıllarca diye düşünürken buldum kendimi. Neden böylesine değişmişti acaba?.

Ben düşüncelere dalmışken kısık bir inleme sesiyle kendime geldim. Yaralanan asker kesik kesik nefesler almaya başlamıştı, uyumak üzereydi. Onu uyanık tutmak için konuşmaya başladım ki bu benim en iyi yaptığım şeylerden biriydi.

"Asker adın ne sesin?"

"Y-Yusuf"

"Aa Yusuf dedemin adı biliyor musun? Benimki de soru nerden bileceksin ki dimi. Neyse evli misin peki Yusuf?"

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin