Yeniden merhaba arkadaşlar :)
İkinci bölüm ile karşınızdayım...Bölümün sonunda ana karakterlerimizden Oğuz'un istek yaptığı türküyü multiye ekledim...
Sakarya Fırat dizisinden bir sahne aynı zamanda,çok severek izlediğim bir diziydi...Buradan tüm Sakarya Fırat'çılara da selam olsun bu türkü :)
Yorum ve oylarınız benim için çok kıymetli lütfen yanımda oldun bana destek olun...
Rüyama ortak olun :)
Hatam varsa affola... Keyifli okumalaaar:))
^^^^
Nedensizce içime dolan sıkıntıyla kendini karakolun dışına attım. Hava kararmaya başlamıştı,birazdan tamamen karanlık çökerdi üzerimize. Gündüz cennet gibi olan bu dağlar gecenin çökmesiyle birer cehennem kuyusuna dönüşüyordu. Ne kadar alıştığımı düşünsem de her gece acaba bu sefer hangi hain bize kurşun sıkacak diye düşünmekten alamazdım kendimi. Yıllarca görev yapan askerler bile her gece tetikte beklerken benim gibi sonradan asker olan bir adamın bu korkusu normaldi aslında. Asker olarak yetişmedim ama 5 yıldır bu cehennemin içinde yaşıyordum. Her şey ettiğim intikam yemini içindi.
Abim polisti bundan 6 yıl önce görev yaptığı Ardahan da hain bir pusu da şehit edildi. Abime yapılan hain bir pusu değildi sadece. Abim o zamanlar başkomiser olarak görev yapıyordu o hainlerle ilgili çok önemli bilgilere ulaşmıştı. Ama abim onları yakalamadan onlar abimin peşine adam takarak onu bir çıkmaz sokakta öldürmüşlerdi. Yıllarca onu şehit eden hainleri araştırdım bunun için okulumu bitirir bitirmez asker olup teskere bıraktım. Asker olduktan 2 yıl sonra onların izini buldum fakat bir operasyonda elebaşlarını elimden kaçırmıştım. O şerefsiz Suriye'ye kaçmıştı ama geri gelecekti. Gelecekti ve ben hem abimin hem de şehit olan diğer tüm kardeşlerimin intikamını ondan alacaktım.
Abimi düşünmek yine kalbimi acıtmıştı. Onu özlemiştim o benim abim olduğu kadar arkadaşımdı, dostumdu. Ona olan borcumu ödemek için tüm hayatımdan vazgeçip asker olmayı seçmiştim. Tüm hayatım, geleceğim, her şeyimi bu intikam için çöpe attım. Bazen abim de bunu ister miydi diye düşünmeden edemiyorum değer mi diyorum kendi kendime. Sonra annemin, babamın, yengemin diğer tüm şehit ailelerinin acısı geliyor gözlerimin önüne,içime düşüp beni yakan ateş hatırlatıyor kendini. Bu intikam sadece abimin intikamı olmaktan çıkmıştı artık. Bu intikam toprağa düşen her asker kanının intikamıydı.
Ama Naz'ı bırakmak onu hiç sevmemiş gibi hayatından çekip gitmek zorunda kalmak daha çok canımı yakıyor çoğu zaman. Onunla kurduğum her hayali gerçekleştirmek isterken şimdi bu dağların arasında zehir zemberek bu soğukta içimi yakan bu özlemle yaşıyorum. Bu aşkı kalbime gömmek zorundaydım belki,belki yıllar sonra.. Ah ne saçmalıyorum ki ben Naz'ı birazcık tanıdıysam nefret ediyordur benden. Aslında tek tesellimdi bu. Umarım beni unutup kendine yeni bir hayat kurmuştur. Birini sevmiştir,belki evlenmiştir.Belki...
Ulan...
Aklıma gelen düşüncelerle ellerimi sıkmaya başladım.Ne evlenmesi lan,başka bir adam nasıl utar onun elini,nasıl bakar benim olan gözlere,benim öpmeye kıyamadığım....
Ne saçmalıyorum ben ya. Ben sanki benim olana sahip çıkabildim mi? Kızın hayatını mahvettim zaten birde utanmadan kızı olmayan adamdan mı kıskanıyorum? Kıskanmamam lazım 6 yıldan sonra umursamamam lazım ama içimdeki bu yangın neden hiç sönmüyor?Neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP ZAMANI
Ficción General7/11/2016 Genel Kurgu İçinde #54 Bir öğretmen, kendini özel öğrencilerine adamış... İçindeki aşk yangınını gözyaşlarıyla kor tutmuş ufak bir kız... Bir asker, intikam için kandan yemin içmiş... Aşkını kalbinin toprağına gömmüş, o topraktan yeşeren f...