44.Bölüm "Allah'a Emanet..."

3.6K 201 44
                                    


Merhaba!

Çok uzun zaman oldu. İnanın ilk bölümü yayınladığım heyecan var içimde... Bunca zaman geçmesine rağmen hikayeyi hala heyecanla beklediğiniz için belki de... 

Hepinize bir özür ve kocaman bir teşekkür borçluyum... :) 

Lafı fazla uzatmayalım da yeni bölüm ile sizi hemen kavuşturayım. Yorumlarınızı bekliyorum nolur eksik etmeyin :)


Hatam, kusurum, eksiğim varsa affola...

Rüyama ortak olun ;)


Oğuz bir anda çalan telefonun sesiyle kendine geldi. Görevli asker içeri girip telefona cevap verecekken Oğuz onu eliyle durdurup telefonu cevapladı.

"Çeliktepe karakolu Ben üstteğmen Oğuz buyurun!"

Oğuz karakolu arayan kişiye kendini tanıtıp cevap beklerken duyduklarıyla donup kaldı.

"Selam komutan! Okuldaki tanışma partimizi nasıl buldun?

Oğuz telefonun ucundaki sesin kime ait olduğunu çözmeye çalışırken duyduğu cümleyle donup kaldı. Karakolu arayıp bu cümleyi kuran Doktor'dan başkası değildi.

"Sen!!... Ulan şerefsiz ancak telefonun ucundan mı benimle konuşabiliyorsun?!"

"Aaa-aa sakin ol komutan! Ah yoksa Kurt'un kardeşi mi deseydim?"

Oğuz abisinin Ay-Yıldız timindeki telsiz koduyla ona seslenen adamın boğazına sarılmak isterken sinirle dişlerini sıktı.

"Abimin adını ağzına alma!!"

Telefonun ucundan yükselen kahkaha sesi Oğuz'un daha da sinirlerini bozarken yumruğunu sıktı. Abisinin, Hakan uzmanın, Aslan'ın ve daha nice askerlerin katili olan Doktor telefonun ucunda onunla konuşurken sinirlerine hâkim olmak Oğuz için çok zordu. Yanı başında duran asker şaşkınlıkla komutanına bakarken Oğuz sinirle bir soluk aldı.

"Ne istiyorsun şerefsiz herif?!"

"İstediklerimi çok iyi biliyorsun komutan! O karakolu istiyorum mesela! O bayrağı, askerlerini, arkadaşlarını... Tabiî ki Hilal ve seni de! Tek bir farkla herkes ölmüşken sizi sağ olarak istiyorum!"

Oğuz sinirlerine hakim olmaya çalışırken kendini tutamayıp masaya yumruğunu geçirdi.

"Lan piç sana değil karakolla bayrak, bu ülkeye ait tek bir çakıl taşını bile vermem! Ben ve Hilal seni bu karakolun Türk bayrağının dibine gömeceğiz şerefsiz herif!!"

Doktor telefonun ucunda sinir bozucu bir şekilde gülerken Oğuz sıktığı yumruklarında tırnaklarının avucuna battığını hissetti.

"Çok iddialısın komutan!"

Oğuz yüzüne yerleşen buz gibi bir ifadeyle gülümsedi.

"Deneyelim istersen Doktor?! Cesaretin varsa çık karşıma!! Bak bakalım o zaman o bayrağın direği sana nasıl giriyor?!"

Oğuz sinirlerine hakim olarak Doktor'la onun konuştuğu gibi konuşurken Doktor bir süre sessiz kaldı. Oğuz bu sırada şaşkınlıkla onu izleyen askerine sessizce tugayı aramasını emretti.

"Komutaaan...komutaaan fazla asabisin! Abin Murat Başkomiser hiç böyle değildi!! Ben zaten karşınıza çıkıyorum! Bak mesela okula da karakola da ziyarette bulundum!"

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin