34- Sofya'dan Gizli Arama

142 31 2
                                    

Her tarafı koruma ile çevrelenmiş muazzam görüntülü dört katlı villanın son katında kendi odasında oturmuş, camdan dışarıyı seyrediyordu. Villa aslında askeri bir binayı andırıyordu. Devlet yetkililerinin bile girmesine müsaade edilmezken, üst yetkililer özel randevu ile gelebiliyorlardı. Hava limanından farksız olarak gelenler birkaç kez kontrol noktasından, tarama kabinlerinden geçiriliyor, üzerlerinde metal eşya varsa çıkarken geri vermek şartıyla el konuluyordu. Sadece ülkenin istihbarat teşkilatı KGB'nin ve Devlet Özel Koruma Kurumu'nun başkan ve yardımcıları için bu geçerli değildi. Onlar önceden haber vermek şartıyla kontrolsüz direk içeriye girebiliyorlardı. Yine de Nikolay'ın odasında görüşlerin hepsinde yanında en az iki özel eğitimli koruması oluyordu. Bundan başka gizli konuşmaların yapıldığı ender randevularda Vladimir de hazır bulunurdu. Nikolay onu kardeşi gibi sever, ortak olarak kabul ederdi. Onsuz hiçbir ciddi iş yapmazdı. Kırk yıllık bir arkadaşlıkları vardı. Vladimir onun bir parçası gibiydi. "Yeğenim" dediği Samir'in Azerbaycan'dan getirilmesinde, okutulmasında ve özel bir ajan gibi yetiştirilmesinde Vladimir'in emeği büyüktü. Karar verirken onu da göz önünde bulundurur, ortak müzakere eder, yakında değilse o gelene kadar beklerdi. Bazen yurt dışına çıktığında da onu özerdi.

Şimdi ikisi de yaşlanmışlardı. Nikolay kendini tamamen yaşlı hissediyordu. Oysa Vladimir hala gençlik yıllarındaki gibi atik ve hareketliydi. Gençlere silah kullanma, dövüş sanatlarında özel ders veriyordu. Onlara çok iyi bakıyordu. Kimin geleceğinin parlak olduğunu belirliyor, kiminle devam edilmeyecekse kararı vermeden önce Nikolay'a rapor verirdi. Nikolay o işlere pek karışmaz, "nasıl uygun görüyorsan öyle de yap" der, yetkiyi ona devrederdi.

Dışarıya bakıyordu. Ama sadece bakıyordu, düşünceleri ise daha derinlere inmiş, beynini kurcalıyordu. Son zamanlarda fazla uyuyamıyor, sık sık nefes almakta zorlanıyor, doktorunun yazdığı reçeteye uygun ilaçları zamanında kullanmaya özen gösteriyordu. Midesinde bir sorun olduğunu söylemişti doktor. Ama tedavi ile kısa sürede geçecekti. Yalnız stresten uzak durmak, ani öfkelere karşı dikkatli olmak, fazla hızlı antrenmanlar yapmamak şartıyla. Bundan başka doktor ona alkollü içecekleri azaltmayı tavsiye etmişti. Bu, sürecin hızlanmasına ve tedavinin beklenenden daha kısa sürede tamamlanmasına yardımcı olacaktı. Nikolay doktoru dinlemiş, Votka tüketimini ciddi oranda azaltmıştı. Hatta bazı haftalar hiç içmiyordu. Doktor olmak ne iyi bir şeymiş! Hiçbir sağlık sorunun olmuyor. Bu düşündüklerine güldü. Halbuki öyle bir şey yoktu. Doktorun da insan olduğunu, elinde olmadığı sebeplerden hasta olabileceğini herkes biliyordu.

Odasındaki masanın yanından telefon sesi duyuldu. Hızlıca ayağa kalkarak masaya yaklaştı. Orta çekmeceyi açarak, oradaki telefona baktı. Bu, şifreli özel bir telefondu. Şifreyi girerek telefonu kulağına götürdü.

"Alo?"

"Sen misin Kolya?"

"Evet, Scherkznik. Benim."

Karşı taraf boğazını temizledi.

"Bir süre önce odama kadar araştırmacı olduğunu söyleyen bir bayan gelmişti. Silahlarla ilgilendiğini söyledi."

"Nasıl silahlar?"

"Zumlu silahlar. Sniper'ların (keskin nişancı) kullandığı tiplerden. Daha çok izi sürülemeyen, balistik raporu yapılamayan kurşunlar hakkında araştırma yaptığını söyledi. Önce inandım, ama daha sonra kendini belli etti."

"İzi sürülemeyen kurşunlar. Hm. Belli ki yeğenimin izini sürmek istiyorlar," diyerek sesini yükseltti Nikolay. "Seni oraya göndermemem gerekirdi, Scherkznik. Seni devamlı ziyarete geliyorlar. Günün birinde kafandan vurulmuş şekilde aramızdan ayrılmış olacaksın. Seni hep burada tutmam gerekirdi. Böylesi her ikimiz için daha güvenli olurdu."

"Ne demek istiyorsun? Benim ihanet edeceğimi mi?"

"Senden öte kuşkum yok zaten."

"Anladım. Beni kaybetmekten korkuyorsun. Kolya, unutma, sana silah kullanmayı ben öğrettim. Şimdi iki sorun var ortada, onları söylemek için aradım seni."

"Söyle."

"Kızı temizledikten sonra araştırma yaptırttım. CIA mensubu olduğu çıktı ortaya. Ondan önce gelen de MI6 askeriydi. Bir dahakine bilmem artık hangi ülke olur. Belki de Çin ajanı olur..."

Nikolay onun lafını kesti.

"Uzak Doğu'dan kimse karışmaz bu işe. Ne ile ilgili olduğunu biliyorsun zaten. Pes etmeyecekler. Eski temizleme ekibinin şuan yeğenimin peşinde olduğu haberini de duymuşsundur kesin."

"Evet, şu Kara Şeytanlar. Lanet olası ölmesi yasaklanan, katil çetesi. Senin çocuk onların karşısına çıkmasın sakın. Sonucun ne olacağını tahmin edebiliyorsun, değil mi?"

"Ben de uyardım, hatta emrettim. Tamam dese de, beni dinlemeyecek. O yıllardır bu anı bekliyor, saklanmayacak."

"Destek yolladın mı bari?"

"Açık şekilde yapamıyorum. Ülkeden çıkamıyorum bile. İzleniyorum, takip ediliyorum, sınırdan dışarıya adım attığım andan itibaren telefonum sürekli dinleniyor. Böyle elverişsiz, uygunsuz şartlarda hiçbir adamımı ölüme yollayamam. Ama Bulgaristan'da bir askerimiz var. Onu yönlendirdik."

"Mustafayev mi?"

"Evet. Onun varlığından haberi yok kimsenin."

"Akıllı hareket yapmışsın, Kolya. Sana tavsiyem : Vlad'ı da yolla. Mustafayev tek başına ona yardım edemeyebilir. Karşı taraf birkaç kişi değil, bu kez ciddi bir kuvvet toplanıyor Türkiye'ye."

"Onu aklımdan geçirmedim değil. Öyle yapacağım ama henüz zamanı gelmedi."

"Hala içgüdülerine göre mi hareket ediyorsun?"

"Ben bir dövüşçüyüm, Scherkznik. İçgüdülerim bana neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyler hep."

"İçgüdülerini bırak kenara. Aklınla karar ver. Susturucu dedikleri herif de kendi çetesi ile şuan o müslüman ülkesinde dolaşıyor. En az Şeytanlar kadar tehlikeli olduğunu ikimiz de biliyoruz. Bundan başka, grup halinde, tek tek farklı ülkelerin askeri ajanları da yeğeninin peşinde."

"Türkiye hükumetini uyarsak mı? Orada bağlantı yapabileceğim insanlar var. Bir telefonla halledilebilir."

"Bence yapma derim. Bana gelen haberlere göre Türkiye'de Milli ve Askeri istihbarat yetkililerinin yaptığı son toplantıdaki planda senin yeğeninin ve birkaç arkadaşının ismi de geçiyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun, değil mi?"

Nikolay kafasını kaşıdı. Son laflardan sonra boğazı iyice kurumuştu.

"Evet, galiba."

"Kolya, Samir'i nasıl yetiştirdin sen? Sence bununla başa çıkabilir mi? Sağ kalabilir mi?"

"Emin değilim. Benden sakladığı yetenekleri olabilir. Ama yine de dediğin gibi Vlad'ı yollamak lazım."

"Kolya, eğer yeğenin orada Türk adaletine takılırsa, bir avukat arkadaşımı orada ona yönlendirebiliriz. Kendisi yıllar boyunca en zor, ağır mahkeme olaylarında iştirak etmiş. Her şeye hazırlıklı olmalıyız."Karşı ses boğazını temizledi. "Bu arada yeğenin Tebriz'de ortalıkta rahatça dolaşıyor."

Nikolay'ın şaşkınlıktan gözleri büyüdü.

"Tebriz mi? Ne işi varmış orada?"

"Bilmiyorum. Telefonda konuşmaya çalıştım, beni tersleyip yüzüme kapattı. Sanırım bir ipucu buldu, o yüzden ani kararla o Fars topraklarında bir şeylerin peşindedir."

"Scherzknik, Tebriz Azerbaycan toprağıdır. Samir orayı sever, daha önce de Erdebil'e gitmişliği var. Belki de sadece ziyarete gitmiştir."

"Bilemiyorum artık. Bu çocuk büyüdükçe ne yaptığını kestirmek gittikçe zorlaşıyor. Onu izletmeye çalışıyorum, güvenliğini sağlamak için."

Nikolay kıs kıs güldü.

"Bence adamlarını onun çevresinden çek.Sarıkafa seninkileri fena tuzağa düşürür. Onun hayrete düşürecek yeteneklerivar bu konuda."

KURAL DIŞI (1.kitap:"Yüzleşme")Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin