3- Gizemli Araştırmacı

553 58 45
                                    

Koridorun en sonundaki sağ taraftaki kapıya hafifçe vurdu. Biraz bekledi ve kapıyı açıp içeriye girdi. Yirmi beş otuz metrekarelik bir odaydı. Her iki duvarda el yapımı özel kitaplıklar vardı. Masanın üstü de kitaplarla, fotokopi kağıtlarıyla ve defterlerle kaplıydı. Sandalyede oturan yaşlı, gözlüklü ve beyaz saçlı adam bilgisayarın ekranına bakıp bakıp duruyordu. Arkası kapıya taraf olsa da içeriye gireni fark etmişti.

"Buyur. Bir şey mi istemiştin?"

"Rahatsızlık verdiğim için kusura bakmayın. Uzun zamandır bir konuyu araştırıyorum ve en son dikkat ettiğimde meğer ki, bu odaya kadar gelmişim.."

Yaşlı adam elini kaldırarak arkasında duran adama taraf döndü.

"Dur, tahmin edeyim. Öğrencisin, bir ödevin var ve araştırma yapıyorsun. Yani kısaca silahlarla ilgileniyorsun," dedi ve sırıttı.

Kısa siyah saçlı kız gülümsedi.

"Evet, beyefendi. Doğru tahmin etmişsiniz. Silahlarla ilgileniyorum."

Yaşlı adam kafasını salladı.

"Genç ve oldukça güzel bir bayanın böyle kötü ve tehlikeli şeylerle ne işi olabilir ki? Asıl soru bu."

Kız, onun karşısındaki sandalyeye çöktü.

"Genç ve güzel olabilirim ama güzel olduğum kadar da meraklı araştırmacı biri olarak tanır etrafımdaki insanlar beni. Silahlar benim hem hobimdir, hem de hayatıma gereken yönü vermek için ruhsal gücünden faydalandığım ekipmanlardır. Özellikle zumlu silahlarda bayağı meraklıyımdır. Uzun senelerdir onlar hakkında geniş çaplı bir araştırma yapıyorum."

"Ne gibi bir araştırma?"

"Balistik raporların fos çıkması gibi bir araştırma."

"Neden fos çıksın ki?"

"Bu konuda beni sizin aydınlatmanızı isteyecektim. Neden böyle olduğu hakkında zerre kadar bilgi bulmuş olsaydım, buraya kadar gelmezdim zaten. Konu sanırım kurşunla ilgili, silahın özelliği ile değil."

"Yani diyorsun ki, öyle bir kurşun kullanmalıyım ki iz bırakmasın, izi sürülemesin ve yapılan incelemeler de sonuçsuz kalsın?"

"Evet, yine doğru tahmin etmişsiniz," diyerek tekrar gülümsedi kısa saçlı genç kız. "Böyle birşey mümkün mü acaba?"

Yaşlı adam sandelyeden doğrularak kalktı. Rahat bir şekilde yürüyemediği için duvara yasladığı bastonunu alarak kapının hemen yanındaki dağınık kitaplığa doğru yürüdü. Birkaç dakika orada kurcalandıktan sonra elinde iki kitapla geri döndü. Tekrar sandalyesine oturdu. Masaya doğru döndü. Kız da sandalyesini sürükleyerek onun yanına, daha doğrusu karşısına geçti. Yaşlı adam daha kalın olan başlıksız siyah kitabı açarak incelemeye başladı. Nihayet aradığını buldu ve işaret parmağını parağrafın üstüne koyarak gözlüklerinin üzerinden kıza baktı.

"Eskiden böyle bir şey kullanan olmuş. İkinci Dünya Savaşı'nda Vasili Zaytsev denen bir tetikçi kullanmış. İz bırakmayan kurşunlar. Ama o zaman balistik raporlama denen bir şey yoktu. Varsa bile, çok ilkeldi henüz. 1942'lerden bahsediyoruz, şimdiki zamandan tam tamına altmış altı sene önce olmuş bu olay. Zaten savaş bittikten sonra Vasili artık tetikçiliği filan bırakmış, tarımla uğraşmış, ta 91 senesinde son nefesini verinceye kadar. Bir daha tekrar ediyorum, bu silahlar kötü ve tehlikeli ekipmanlardır. İcat ve aklıyla kainatın sevimlisi, en güçlü yaratığı insan anlık gelen kör bir kurşun karşısında bile acizdir. Sana felsefe anlatmayacağım, sen zaten araştırmacısın. Evet gelelim, iz bırakmayan kurşun olayına. O zamandan beri doksanların başına kadar kimsenin böyle bir yeteneği olmamış, ama bahsettiğim senelerde Amerika'nın Kaliforniya vilayetinde James John isminde askeri subay buna benzer bir yeteneğe sahip olduğunu göstermiş. Göstermiş diyorum, çünkü hemen yakalanmış. Tamam, izi sürülemiyor, ama bunu yapan biri dangalak, aptal, düşüncesiz biriyse kurşunun izini sürmeye gerek yok. Hatta aramaya bile gerek yok, mutlaka basit bir hata yapacak ve kendini ele verecektir. Amerikalının yaptığı da buydu işte. Daha yeni tanıştığı kız arkadaşına bundan bahsetmiş ve yirmi dört saat sonra artık federal bir suçlu olarak demir parmaklıklar arasında sorgulanıyordu."

KURAL DIŞI (1.kitap:"Yüzleşme")Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin