23- Beklenmedik Misafir

156 37 7
                                    

Asel Tanyeri rüyasız bir uykudan birden bire uyandı. Mide bulantısı vardı ama hafifti. Ayhan çoktan okula gitmişti, geriye yalnızca parfüm kokusu kalmıştı. Daha çok oda spreyleri gibi kokan hoş olmayan bir parfüm kokusu. Asel önceki akşam Şebnem Ferah'ın konserinden sonra takıldığı barda birayı fazla kaçırmıştı. Bar kapanmadan önce ortaya çıkan Ayhan, Asel'le birlikte gelip, onun evinde gecelemişti. Kızın ahlak konusundaki hassasiyetini bilen genç psikolog salondaki küçük kanepede kıvrılıp uyumuştu.

Çalışma masasının üzerindeki saat yedi buçuğu gösteriyordu. Kütüphaneye gitmek için erkendi, bugün öğleden önce tadilata devam edilecekti. Asel onu uyandıran şeyin ne olduğunu düşünüyordu ki kapı zili çaldı. Yatakta şaşkınlıkla doğruldu. Özellikle bu saatte onun kapısını çalacak kimse yoktu. Uyku sersemi bornozunu giydi, sallanarak gitti ve kapıyı açtı. Açar açmaz da Samir'le göz göze geldi. Tuhaf bir panik duygusuyla bir adım geriledi.

Oldukça neşeli bir ifadeyle, "Günaydın, Bayan Tanyeri," dedi kumral adam. "Gördüğüm kadarıyla akşamdan kalmasınız. Girebilir miyim?"

Cevap beklemeden içeri girdi ve kapıyı ardından kapattı. Samir, yere saçılmış elbiseleri, poşetlere doldurulmuş rengarenk kitap ve dergileri meraklı gözlerle incelerken Asel'in dünyası tersine dönmüştü. Nasıl, ne, kim? Samir, Asel'in şaşkın yüzüne neşeli bir bakış fırlattı.

"Kahvaltı yapmadığını düşünerek birkaç simit aldım. Susamlı, sıcak, yumuşak simit. Simitten hoşlanır mısın bilmiyorum."

Samir mutfağa daldı ve kahve makinesini buldu. Alaycı bir ifadeyle hala kapının önünde duran Asel'e bir bakış fırlattı. Bu bakışlar korkunç derecede rahatlık, kibir ve kendine güven saçıyordu.

"Vayy! Demek pek kahve sevmezmiş bizim istihbaratçı! Ama burada kahve dışında hiçbir şey yok, daha doğrusu kahve bulaşmamış hiçbir şey yok."

Asel hala şoktaydı.

"Kahve nerede?" diye bağırdı kumral çocuk. Asel koridorda donmuş kalmıştı, kahve sürahisinin çalkalandığını duyduğunda kendine geldi ve hızla mutfağa yöneldi.

"Dur! Dur!" Sinirlenmişti.

"Böyle pat diye içeri dalıp sanki bu evde yaşıyormuş gibi davranamazsın. Ben seni tanımıyorum!"

Samir, sürahideki suyu kahve makinesine boşaltırken durdu, başını kıza çevirdi. Ciddi bir ifadeyle,

"Yanlış! Beni başkalarının tanıdığından çok daha iyi tanıyorsun. Öyle değil mi?!" dedi.

Sonra sırtını döndü, kahve suyunu koydu, dolapları açıp kapayarak kahve aramaya başladı.

"Aslına bakarsan, senin nasıl çalıştığını biliyorum. Kütüphane görevlisi filan boş işler bunlar. Sırlarını biliyorum ve sanırım sana benden başka kimse yardım edemez, devlet bile." Biran duraksadı. "Soyadlarla çalıştığını öğrenmek beni şaşırtmadı."

Asel Tanyeri gözlerini kapattı, sanki ayağının altından yer çekiliyordu. Zihni felç olmuş gibiydi. Akşamdan kalmaydı. Olağan üstü bir durum yaşıyordu, beyni çalışmayı reddediyordu. Hakkında araştırma yaptığı benzersiz bir insanla yanlış yerde yanlış zamanda karşılaşmıştı. Nerede yaşadığımı biliyor! İşte şuan onun mutfağındaydı. Bu olmamalıydı. Bu imkansızdı. Benim kim olduğumu biliyor!

Birden giyindiği bornozun önünün açıldığını fark etti, hemen düzeltip belindeki kayışı sıkı sıkı bağladı. Samir bir şey söylemiş ama Asel ne dediğini anlamamıştı.

"Konuşmalıyız," diye tekrarladı kumral adam. "Ama önce düzgün bir şeyler giymelisin."

Asel mümkün olduğu kadar sağduyulu ve sakin konuşmaya çalıştı.

KURAL DIŞI (1.kitap:"Yüzleşme")Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin