Kemal Karaman kendi halinde bir mimardı. Aşık olacağını pek düşünmüyordu.Yıllar önce eşini şehit vermiş dul bir kadın olan Sezen Güler ile karşılaşana kadar bundan oldukça emindi. Onlar kalplerine düşen koru keşfedip birlikte biz olmayı başarabilece...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kemal yerdeki son koliyi güçlü kollarıyla kavrayıp kaldırdı. Yeni taşınan komşunun eşyalarını taşıyorlardı. Merdivenleri güçlü bacakalarıyla çıkan Kemal önünden giden abisini takip ediyordu. Koli oldukça ağırdı. Ne vardı bu lanet kolide? Kiracının evine girdiklerinde etraf oldukça dağınıktı. İlerleyen iki kardeş kolileri salonun ortasında boş buldukları bir yere bıraktılar. Nihayet eşya taşıma işi bitmişti. Az sonra karşılarında gördükleri adamın yeni kiracı olduklarını anlamışlardı. Nihayet yüzünü görebilmişlerdi. Adam terli yüzünü silip, sakalını karıştırdı.
"Merhaba." diyen Hasan ile iki kardeşe doğru bakan adam gülümseyerek onların yanına gelip elini uzattı.
"Merhaba. Nihat Amcanın oğulları değil mi?" dedi adam kibar bir şekilde.
"Evet."
"Memnun oldum. Ben Ahmet Turan."
"Ben Hasan. Bu da kardeşim Kemal." dedi Hasan gülümseyerek.
"Bende memnun oldum."
"Ne işle meşguldünüz?" dedi Kemal merakla. Karşısındaki adam kendisine göre oldukça kaslı ve atletik duruyordu.
"Polisim. Başkomiser."
Kemal hayran bir şekilde adama bakarken "Hangi şube? Polis birkaç arkadaşım var belki tanıyorsunuzdur." dedi. Küçükken polis olmayı hayal ederdi. Fakat büyüdükçe hayali değişmişti. Çizim yapmayı çok seviyordu ve bu yüzden zorlu mimarlık bölümüne yönelmişti.
"Narkotik."
Adamla konuşmaya devam eden iki kardeş Ahmet Turan'ın 30 yaşında olduğunu, bekar olduğunu, yeni atandığı görevinden birkaç haftalığına uzaklaştırıldığını öğrenmişlerdi.
"Neden uzaklaştırıldınız?" dedi Hasan.
"Biraz sinirli bir adamım. Şerefsiz herifin teki pişkin pişkin gözümün önünde gencecik çocukları nasıl zehirlediğini anlatınca dayanamadım bir tane yumruk indirdim."
"İyi yapmışsın abi!" dedi Kemal ona hak vererek. Turan da ona güldü. Kemal'i de Hasan'ı da sevmişti. İki kardeşte cana yakın tavırlarıyla onun yabancısı olduğu bu şehri sevmesine vesile olacağa benziyordu.
"İyi yaptım tabi. Bir süre psikiyatriste gitmem gerekiyor." dedi ümitsizce. Doktor işlerini pek sevmezdi. Bitmek bilmeyen sıralar, havasızlık ve o hastane kokusu.
Hasan ve Kemal aynı anda akıllarına gelen kardeşleriyle konuşmaya hazırlanırken tıklatılan kapıyla birlikte hep birlikte kapıya doğru baktılar. Canan kardeşlerine bakarken bakışlarını kardeşleriyle konuşan adama dikti.
"Merhaba annem sizi öğle yemeğine bekliyor. Hem hepiniz yorulmuşsunuzdur. Buyrun gelin lütfen." dedi kibar bir şekilde.
Turan sarı saçlı kadına baktıktan sonra yeniden iki kardeşe döndü. "Kardeşimiz Canan. Psikiyatristtir." dedi Hasan.