Güneş odanın perdesinden içeriye süzülürken sokakta birkaç köpek havlıyordu. Hava oldukça kasvetliydi. Sezen yatakta doğrulup bacaklarını aşağıya doğru sarkıttı. Ela gözlerinde uyku diye bir şey yoktu. Her sabah aynı saatte uyanmaya alışmıştı.
Mutfağa geçip ufak bir tencereye iki yumurta koyup haşlamaya başladı. Bir yandan da çay koydu. Yumurta olurken kahvaltılıkları çıkardı. Her zamanki rutin işlerini yapa yapa pratik hale getirmişti.
Az sonra babasını uyandırmış birlikte kahvaltı etmişlerdi. Ardından odasında işi için hazırlanıp babasıyla birlikte evden çıkmıştı. Yusuf Bey kızıyla yolda yürürken bir yandan da tanıdıklarına selam veriyordu. O sırada karşıdan gelen çok eski bir tanıdığı ile oldukça şaşkın bir yüz ifadesine büründü.
"Vay Nihat Bey."diyen Yusuf Beyin seslenişi ile karşıdan gelen Nihat Bey "Vay Yusuf Bey." dedi.
İki eski arkadaş birbirine sarılıp gülerken Sezen babasını izledi. "Geri taşıdığınızı duymuştum da bir nasip olmadı gelmek." diyen Yusuf Bey, Nihat Beyden ayrıldı.
"Bu akşam bekleriz. Hanıma haber ederim ben. Ne güzel tesadüf oldu." desi Nihat Bey ve gülen yüzünü Sezen'e doğru çevirdi.
Sezen "Kızım sen Sezen misin yoksa?" diyen adama karşılık başını olumluca salladı. Nihat Bey'in elini tutup öptü.
"Hiç yaşlanmamışsınız Nihat amca." dedi Sezen.
"Pek büyümüşsün yavrum. Vallahi dışarıda görsme tanımazdım. Maşallah." dedi Nihat Bey.
"Büyüdü. Büyümez mi?" dedi Yusuf Bey.
"Eh o halde akşama bekliyoruz. Sezen kızım sende gel. Canan çok sevinecektir."
"Tamam Nihat amca."
Sezen babası ile yürümeye devam ederken anidem eskileri hatırlamaya başladı. Okula hep birlikte giderlerdi. Canan ve ikizi Hasan ve kardeşleri Kemal. Aslında Kemal ile yaşıttı fakat onunla neredeyse hiç konuşamazdı. Canan ile çok iyi anlaşırlardı. O her zaman sahip olmak istediği bir abla gibiydi.
Babasıyla vedalaşan genç kadın çalıştığı pastahaneye doğru yürümeye başladı. Hava oldukça soğuktu. Hava yüzüne doğru sertçe vuruyordu. Hafif sis Ankara'yı ele geçirmek üzereydi. Hızlı adımlarla ve temkinli bir şekşlde pastahaneye doğru ilerleyen kadın sıcacık iş yerine girince rahatladı. Gülümseyerek pastahanenin sahibi olan Ahsen Hanıma "Günaydın efendim." dedi.
Ahsen Hanım da aynı sıcaklıkla "Günaydın Sezen." dedi.
Sezen kıyafetlerini değiştirip çalışırken giydiği üniformayı giydi. Az sonrs mutfağa geçip poğaça yapmaya başlayan arkadaşı Derya'ya yardım etmeye başladı.
"Günaydın. Hadi acele edelim biraz." dedi Sezen. Derya arkadaşına onay verdi. Derya sapsarı saçlarını bugün de toplamıştı. İş yerine geldiğinde yüzüğünü sürekli çıkarıyordu. Bu yüzden kaybetmekten korkuyordu. Sonuçta nişanlısını pek tanımıyordu. Bu yüzden kaybolma gibi bir durumda ne tepki vereceğini kestiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dildar
General FictionKemal Karaman kendi halinde bir mimardı. Aşık olacağını pek düşünmüyordu.Yıllar önce eşini şehit vermiş dul bir kadın olan Sezen Güler ile karşılaşana kadar bundan oldukça emindi. Onlar kalplerine düşen koru keşfedip birlikte biz olmayı başarabilece...