Bölümü oylamayı yorumlamayı ve beni takip etmeyi unutmayın kardeşlerim! Beğenmeniz dileğimle iyi okumalar!
Gözümde bir damla uyku yoktu. Sağ dönüyordum, sola dönüyordum. Aklımda,fikrimde,gözlerimin önünde sürekli O! Farklı birşey vardı bu çocukta. Beni ona bağlı kılan farklı birşey. Kalbi mi? Sesi mi? Gözleri mi? Ne? Aklımdan çıkmayacak kadar ne yapmış olabilirdi bana?
Yatağımda doğruldum. Derin bir "Of" çektim. Elime telefonumu aldım. Bir sürü bildirim birikmişti yine. Fotoğrafıma like'lar, retweetler... Yeni bir tweet yaz'a gitti elim;
"Kalbim adını haykırıyor, duymuyor musun? Aşk olsun."
"Olsun ya" dedim elimi telefondan çekerek. "Olsun, lütfen olsun." Pencerenin önündeki masama geçtim. Üzerinde duran defterden rastgele bir sayfa kopardım. Mavi tüylü kalemimi elime aldım
"Gönlümün kuytusundaki pencerede açan çiçek
Tarif edilmez güzellikte gözlerin,
Bana her bakışta ölüm düşen
Bir darağacına benzer
Dudakların öğle vakti susamışlığı,
Ellerin gölgede dolaşan bir kuş.
Yüzün aşılmaz bir deniz kadar derin,
Ulaşılması zor bir dik yokuş.
Sen,
Gece karanlığını bölen ay ışığı gibi
İçimin karanlığında
Hep varsın."
O anda aşeka ismini bulan hesaptan bildirim geldi. "Sevmek yaraları iyileştirir" Tebessüm ettim ve cevapladım "Sevmek yaraların en büyüğüdür."
Günışığı hesabının adı. Merakla hesaba tıkladım. Profilindeki yazılara göz gezdirdim. Çok aktif olmasa da günde birkaç kez tweet atıyordu. Profil fotoğrafında gün doğumu vardı. Biyografisinde ise kocaman harflerle HİÇ yazıyordu. Mesaj kısmına tıkladım. "Güneşin batışını seyretmeyenler, doğuşunu muhteşem sanır" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sâye
SpiritualElif ile Furkan'ın hikayesi bu. Bir yanda günümüz modasına uymaya çalışan,dinine bağlı gibi gözüküp dünyevi lezzetlerde kaybolan Elif, diğer yanda ailesinin tam tersi, Allah aşkıyla yanıp tutuşan, ismi gibi hakkı ile batılı birbirinden ayıran Furkan...