Hüzünlü Bir Anı

4.6K 337 23
                                    

Herkese merhaba! Nihayet ramazan ve bayram telaşesinden sonra fırsat bulup bölüm yazabildim. Beğendiğiniz bir bölüm olması temennim ile...

Bolca yorumlamayı, oylamayı unutmayın. Ayrıca instagramdan gelen varsa, yoruma adresini yazsın rica ediyorum :)

İnstagram hesabımız ; sayewattpad

Bölüm müziği; Lena Chamamyan - Msafira

İyi okumalar! 290617

İyi okumalar! 290617

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Elif'in gözünden...

Önümde duran tabaktaki salataya uzanan çatalı bir hamleyle kesti. Şeyma'nın gözleri kocaman görünüyordu. Narin elindeki telefonu korkuyla masaya bırakıp, tabağıma uzattığı çatalı yavaşça bıraktı.

"Kendi tabağını bitir önce, aç gözlülük yapma Narin"

Şeyma çoğu zaman yaşından olgun bir insandan farksız davranıyor, hatta yeri geldiğinde annemizin sözleriyle bizi uyarıyordu. Narin kaşlarını çattı.

"Ne var alsam? Zaten bir saattir öylece bakıyor. Lokma atmadı ağzına"

Konunun ben olduğunu geçte olsa fark ettim. Önümde duran ekmekten büyük bir lokmayı ağzıma tıktım. Çayımı elime alarak hızla içime çektim. Soğuk bir çayı yudumladığımı fark edince yüzüm buruştu. Şeyma kızarak elimden bardağı alıp yerine bıraktı.

"Soğuk çay içme, miden ağrıyacak"

Ekmeği yavaş çiğnemelerle yuttum. Narin yine büyük bir atakla kaşla göz arası tabağımdaki salatayı ağzına attı.

Şeyma bugün fazla sinirliydi. "Sen de bir dur"

Sol kolunu masaya sağ kolunu da sandalyeme dayayarak bana yaklaştı. Korkudan yüzüne bakamıyordum. Nefesini yanağımda hissettim. "Sen" dedi. Kaşlarım havaya kalktı. "Ne düşünüyorsun iki saattir?"

Olabildiğince sakin ve olgunlukla karşıladım. "Öyle dalmışım." Gerginliği yüksek olmasına rağmen şaşırtıcı biçimde üstelemedi. Zaten üstelese de aklımda tekrar yeşeren o çiçeği açıklayamazdım. Tabağına döndü. Yandan beni gözetliyordu. Kollarımı bağlayıp sandalyeme dayandım.

"Çok dalma" dedi "Fazla derinlere dalarsan boğulursun."

Narin büyük bir hızla elini masaya vurdu "Vay be, Üstad Şeyma... Şeyma..." Duraksayarak kaşlarını çattı "Soy adın neydi senin?" 

"Şeyma Demir" Elini dalgayla karışık uzattı "Bende Narin Bağımsız"

Soy ismi gerçekten Narin'i yansıtıyordu. Tam bir bağımsızlık örneğiydi. Şeyma dudaklarını ısırdı. Yanaklarına dolan gülüşü saklamaya çalıştı. Narin bunu fark edip masaya yaklaştı. Şeyma'nın patlamaya hazır yüzüne eğildi. Elini sallayarak konuşmaya başladı. "Sakın gülme. Gülünecek bir şey yok. Sakın gülme dedim"

SâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin