give me what i want

1.2K 75 35
                                    


"Küçük, hayır onu aramayacağım!" Bugün cumartesiydi ve ben bir ilk yapıp –Zayn'le ilgisi yok kesinlikle- evde kalmaya karar vermiştim. Dün eve geldikten sonra sosyal hesaplarıma bile bakmadan direk uyumuştum ve şimdi keyifle kahvaltımı yapmaya çalışıyordum. Ama gördüğünüz gibi olmuyordu canım!

Bana küçük diyorsun ama ne zaman büyüyüp bir şeylerden kaçmamayı öğreneceğini merak ediyorum! Ayrıca ben küçük değilim. Adım Aiden!

Ona gözlerimi devirdim ve kahvaltımı yapmaya devam ettim. Küçüksün sen!

Bir süre bana cevap vermesini bekledim, bekledim ve eee bekledim. Ama sanırım gitmişti. Onun bu ani gidişleri beni her zaman çok üzüyordu çünkü ben yalnızdım. Annem yoktu, babam yoktu ve tek sahip olduğum kişi oydu.

Anne ve babamın nerede olduğunu sormayın çünkü ben de bilmiyorum. Kendimi bildim bileli yalnızdım. Bütün miraslarını bana bırakıp ben küçükken ortadan kaybolmuşlardı. On sekiz yaşıma kadar o paraya elimi süremediğimden büyükbabam bana bakmıştı. Onu da on altı yaşındayken kaybetmiştim.

Bu kadar hüzün yeter. Konumuz neydi?

Ah, evet. Zaten hafta sonu şirkette pek kişi olmuyordu ve ben keyfi gidiyordum. Aldığım maaş Zayn sayesinde olması gerekenden daha yüksekti.

Konu yine Zayn'e geldi.

*Bu çocuğun bilinçaltıma bu kadar işlemiş olmasından büyük rahatsızlık duyuyordum! Onu sevmemek için o kadar uğraş sergiliyordum ve bunların boşa olduğunu görmek beni üzüyordu. Ben hastaydım. Benim hasta olduğumu bilse benimle olmak istemezdi. Bundan emindim. Yani konu Zayn'in öyle biri olup olmaması değildi. Kimse akli dengesi pek yerinde olmayan birini istemezdi!*

Kafamdaki düşünceleri dağıttım ve çoktan iştahım kaçmış olduğundan masayı toparladım. Belki biraz film izlerdim ya da yürüyüşe çıkardım? Yürüyüş daha cazip gelmişti çünkü bütün gün evde tıkılıp kalmak istemiyordum. Hızla odama çıktım – bunu yaparken birkaç kere düşmüş ve dizimde ve kolumda yeni morluklar oluşmasını sağlamıştım- ve üzerimi değiştirdim. Yürüyüşten sonra çok yorulup bir kafeye gireceğimi bildiğimden yanıma para almayı ihmal etmemiştim.

Hala Küçük yoktu ve bu benim modumu düşürüyordu. Yürüyüş yaparken onunla konuşabilirdim ama o olmadığına göre müzik dinleyecektim.

**Kafama kapüşonu geçirip evin bahçesinden dışarı adımladım. Ah! Keşke köpeğim olsaydı. Hem onu gezdirir hem de yürüyüş yapmış olurdum. Üstelik hava çok güzeldi. Yani güzellik anlayış benimki gibiyse –yağmuru seviyorsanız- sizin için de güzel olabilir.

Yaptığım uzun koşudan sonra –bana inanmayın uzun değil- dinlenmek için hoş bir kafe arıyordum. Bilmiyorum belki bugünlük Starbucks kızı olabilirdim. Kapıyı açıp içeri girerken burnuma gelen kahve kokusuyla gözlerimi kapattım. Bu kokuya âşıktım adamım! Kahve almak için sıraya girdim, neyse ki fazla kişi yoktu ve ben bu sırada dışarıdaki yağmuru izliyordum. Ben girdikten sonra yağmaya başlamış olması şansımın kaçını kullandığım anlamına gelirdi?

"Hoş geldiniz." Güler yüzlü kızın bana seslenmesiyle ona doğru döndüm. Nedensizce yüzümdeki gülümseme gitmişti.

"Siparişinizi alayım?" Kız güler yüzle bana bakmaya devam ederken ne diyeceğimi unutmuştum. Ben neden buradaydım?

"Ben hatırlamıyorum." Sesim sanki bana yabancıydı.

"Hanım efendi iyi misiniz?" Başımı kaldırıp kıza baktım ama gözlerim görmüyor gibiydi. Olduğum yerde çakılı kalmıştım. Ve hiçbir şey hatırlamıyordum. Ne yapacaktım ki?

Kolumu tutan bir el hissettiğimde hışımla elimi kendime çektim ama bu o kızdı.

"Size yardım edeceğim hanım efendi. Bu tarafa gidelim ve telefonunuzu alabilir miyim?" Kızın beni yönlendirdiği yere giderken telefonumu ona uzatmıştım. Bir koltuklara oturmuş beklerken başımda öyle keskin bir ağrı vardı ki kafamı kesmek istiyordum.

"Acil numaralarınızdaki birini aradım, birazdan burada olacağını söyledi." Aradığı kişi kim bilmiyordum ama kafamı salladım. Gelecek olan kişiyi beklerken bana kahve getirmişti ve o süre boyunca benimle ilgilenmiş, konuşmaya çalışmıştı. Ona gülümseyerek cevaplar vermeye dikkat etmiştim çünkü kibar olmaya çalışıyordum.

Ve ne olduğunu da yavaş yavaş hatırlıyordum. Size dedim, aklim dengem yerinde değildi ve Zayn'in benden uzak durması gerekiyordu.

Peki, tam bunu söylediğim zaman kapıdan paldır küldür giren Zayn neydi? Sanırım bugünkü şansımın hepsini yağmurda harcamıştım.

*Bu kısımda anladığımız üzere Kaylee kendisi ile bir takım çelişmeler yaşıyor. Normalde hasta olduğunu bilmesine rağmen bazı zamanlar bunu inkar ediyor.

**Kaylee aynı zamanda dikkat dağınıklığına da sahip.

selam :3

bölüm biraz sıkıcı olabilir ama konuya bir şekilde giriş yapmam gerekiyor

bu hikaye çok uzun sürmeyecek en fazla 15 bölüm sanırım 

sizleri seviyorum!


OFFICE -zm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin