bonusxtwo

541 37 16
                                    

"Güzel görünüyor muyum aşkım? Bu elbise oldu mu?" Bugün Zayn'in arkadaşları ile tanışacaktım ve gerçekten çok gergindim. Onunla ilgili bir şeyler öğrenecek olmak ve ona biraz daha yakın olacak olmak beni heyecanlandırıyordu. Zayn ise sabahtan beri bana gülüyordu.

"Hayatım sen her zaman güzelsin fakat bence rahat şeyler giymelisin.  Çocuklar çok sıcakkanlılardır zaten. Yani stres yapmana gerek yok." Banyoda tıraş olurken konuştu. Ayağımı yere vura vura giderken ofladım.

"Söylemesi kolay! Ne kadar stres yapan biri olduğumu bilmiyorsun sanki." Gerçekten öyleydim. Hiçbir zaman bir şeyler hakkında endişelenmeden yaşadığım olmamıştı ve bu beni her zaman diken üstünde yapıyordu. Tabi bu son zamanlarda değişmişti. Zayn beni olumlu yönde değiştiriyor, iyileştiriyordu. Onu her gün artan bir aşkla seviyordum.

Üzerimdekileri değiştirip geniş beyaz bir tişört ve siyah pantolon giydim. Havanın burada çok değişken olmasına karşı hazırlıklı olmak için elime bir kot ceket veee hazırdım!

Arkamı dönüp fikrini almak için Zayn'in yanına gidecekken onunla çarpıştım.

"Upss." Ona gülüp yanağından öptüm. Dudaklarıma uzandığında elimle yüzünü ittim.

"Tıraş losyonunu beğenmedim, lisedeki yaşlı edebiyat hocamınki gibi."  Dedim burnumu kıvırarak.

"Değiştiririm güzelim." dedi yanağımdan makas alıp. Ben çantamı aldıktan sonra beraber evden çıktık.

Araba yolculuğumuz sırasında işle ilgili konuşmuştuk, bazı konular hakkında ne yapabileceğini sordu ve ben de düşüncelerimi bildirdim. Bu konuşma beni rahatlatmıştı, en büyük etken tabi ki bana verdiği öpücüklerdi.

Sonunda Harry'nin evine geldiğimizde derin bir nefes alıp arabadan indim ve hemen Zayn'in yanına koşup elinden tuttum. Benim bu halim onu güldürdü.

"Gül sen gül. Sanki ben senin 'sahte nişanda' ne kadar gerilediğini bilmiyorum güzelim." Dedim yanaklarını sıkıp. Ellerimi indirip hızlıca bir öpücük verdikten sonra bahçeye girdik ve kapının önüne geldiğimizde Zayn zile bastı.

"Hoş geldiniz!! Sonunda seninle tanışabildiğime çok sevindim Kaylee." Harry'nin açtığı kolları arasına girerken zaten tanışmış olduğumuzu dile getirmedim. Ayrıldığımızda Zayn ile selamlaştı ve salona geçtik.

Odadaki herkes ayakta, bizi bekliyordu ve bir an gerileyip Zayn'in kolunu tuttum. Kulağına doğru fısıldadım.

"Zayn bu kadar yakışıklı olduklarını neden söylemedin? Sanırım kalp krizi geçireceğim." Elimi kalbimin üstüne koyduğumda  Zayn beni cimcikledi. Sızlanıp kolumu tuttum.

"Şimdi anladın mı neden seni onlarla tanıştırmadığımı? Şimdi bile çok gerginim!" Ona gülüp başımı iki yana salladım.

"Hoşgeldin Kaylee ben Liam." Adeta bir David Beckham ve Justin Timberlake karışımı olan Liam'a gülümsedim ve hafifçe sarıldım.

"Ben Niall. Gerçekten çok güzelsin Kaylee!" Boş bulunup söylediği şeye güldüm. Onunla da sarılacakken Zayn Niall'ın üstüne atladı ve ben ağzım açık kaldım.

"Bensiz olmaz!" Diyerek Harry, Liam ve daha tanışmadığım çocuk da üstlerine atladı. Kocam ölüyordu!

"Zayn!" diye atılıp çocukları birer birer üstünden attım ve onu kaldırdım.

"Ben de Louis. En büyükleri benim." Göğüsünü kabartarak söylediği şeye güldüm.

"Memnun oldum çocuklar." Dedim Louis'ye de sarılırken. Bu sarılma biraz uzun olduğunda geri çekildim ve iyi olup olmadığına baktım. Gözleri yaşlarla parlıyordu.

"Hey, iyi misin?" Kafasını iki yana salladıktan sonra ağlamaya başladı. Onu koltuğa oturtup yanına oturdum ve sarıldım. Göz yaşları bir bir dökülürken saçlarını okşuyordum. Diğerlerine baktığımda onlarında Louis'den farksız olduğunu gördüm. Zayn de ağlıyordu! Ne yapacağımı bilemeden onlara bakındım. Hepsi koltuğa gelip bana ya da birbirlerine sarıldı. Erkeklerin ağlamasına dayanamazdım! Üstelik Louis öyle ağlıyordu ki ben de ağlamaya başladım. 

Bir süre sonra çocuklar ağlamalarını kesmişti ve yüzlerini yıkamaya gitmişlerdi. Sıraya girip gitmeleri komikti ama gülecek halde değilim. Louis'den ses kesildiğinde başımı eğip baktığımda uyuyakaldığını gördüm. Zayn yeniden salona girdiğinde yanımdaki boşluğa vurdum.

"Neler oluyor? Anlamıyorum..."

"Harry sana Louis'nin annesi rahatsızlandığı için gittiklerini söylemişti hatırlıyor musun?" Başımı salladım. Hayır...olamaz.

"Annesi, Johannah kanserdi ve maalesef..."  Gözleri yeniden dolduğunda elimi uzatıp yanağını okşadım. 

"Bana neden söylemedin?" Demek balayımızdayken bir süre depresif gezmesinin nedeni buydu.

"Senin moralini de bozmak istemedim, bilmiyorum." Dedi omuz silkerek. Bir şey demedim.

"Hadi Louis'i yatıralım da bahçeye çıkalım sidikliler bahçede." Arkadaşlarına karşı çok kibar oluşu beni güldürüyordu.

Bahçeye geçip de puflara yerleştiğimizde çocuklara baş sağlığı diledim.

"Kaybınız için çok üzgünüm çocuklar. Acınızı anlayabiliyorum."  Aklıma büyük babam geldiğinde boğazımda bir yumrunun oluşmasına engel olamadım. Büyük babamın son zamanlarında acı çekmesi, ona sarılıp ağlamam, benim gözlerimin önünde hatta kollarımda ölmesi. Gözlerim yeniden yaşla dolduğunda dudağımın içini ısırdım. Cenazesinde, yanında sadece ben vardım. Benim yanımda ise kimse yoktu. Daraldığımı hissettiğimde Zayn'in kolları arasına girdim.  Farklı şeylerden konular açıldı ve Zayn'i rezil edecek bir sürü şey söylediler. 

"Kaylee, hiç unutmuyorum bir gün Zayn işten çıkmış elinde içkilerle kapımıza gelmişti. Kaylee beni yine reddetti ühühü." Zayn'in taklidini yaptığında Niall'a güldüm. Zayn ben kolları arasındayken Niall'a uzanıp vurmaya çalıştı ve bu ikimizin de düşmesine neden oldu. Çocuklar bize gülerken sırtımın acısıyla yüzümü buruşturdum. Aniden sırtınızı yere çarptığınızdaki hissi bilirsiniz...

Ortamda sessizlik oluştuğunda Louis'nin geldiğini gördüm. Yüzünde gülümsemesi vardı. Yerden kalktığımda oturmadım ve Louis'nin yanımıza varmasını izledim.

"Üzgünüm Kaylee. Kendimi tutamadım." Gözlerinin samimiyetle parlaması hayranlık uyandırıcıydı.

"Önemli değil Lou, seni anlayabiliyorum." Dedim kolunu sıvazlarken.

"Tekrardan sarılabilir miyim? Annem gibi kokuyorsun...bu yüzden göz yaşlarımı tutamadım zaten." Dolu gözleriyle güldüğünde ona sarıldım.

"Bu hayatımda duyduğum en güzel iltifat Lou. " Zayn arkadan oyuncu bir şekilde "Hey!" dedi ve Louis'i benden ayrılıp kafasını kolunun altına aldı, daha sonra saçlarını karıştırdı ve kaçtı. Louis gülerek onu kovalarken kocamı bir kez daha tebrik ettim.

O gerçekten mükemmeldi.



hey hey hey bu da böyle bir bölüm oldu....

GİDİYORUM DEDİM YİNE BÖLÜM ATTIM HARBİ MALIM YAV

siz bana yorum yapmadınız fakat ben böyle bir şey yazmak istedim

eğer özel bölüm isterseniz konusunu söylemeniz yeterli yoksa bu kitabın kapağını bu bölümle birlikte tamamen kapatacağım

:)

OFFICE -zm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin