Zayn yüzünden endişe ve su akan –ehehe espri- suratıyla yanıma geldi ve sıkıca bana sarıldı. Çok korkmuş olduğunu hissedebiliyordum ve sorun şu ki ben de korkmuştum ve hala da korkuyordum. Delirmek istemiyordum. Sonumun akıl hastanesinde bitmesini istemiyordum.
Kollarımı yavaşça Zayn'e doladım ve ben de aynı sıkılıkta bir sarılma bahşettim. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki kendi göğsümde hissedebiliyordum. Çok kötü hissediyordum bu yüzden ağlamaya başladım.
İki yıldır ilk kez Zayn'e karşı bu kadar şeffaftım ve beni güçsüz bir şekilde görmesine izin veriyordum. Benden ayrılıp geri çekildiğinde kollarımı gevşettim ama hala beline sarılı bir şekilde duruyordu. Onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı ve eğer birazcık kendimi tanıyorsam birkaç gün onu yanımdan ayırmayacaktım.
Bildiğim tüm şeyler ve yaşadığım hayat artık bana ağır geliyordu ve ben dayanamıyordum. Bir yandan Aiden bir yandan unutkanlığım beni öldürecek gibiydi!
Zayn benimle ilgilenen kıza teşekkür ettiğinde bende çıkmadan önce gözlerimle teşekkür etmiştim. Bana göz kırpmış ve işine geri dönmüştü. Zayn'in Audi'sine ilerlerken hala ona sarılmış bir haldeydim. Kapıyı açıp oturmam için beklediğinde sessizce teşekkür ettim. Hiçbir şey söylememişti. Hala olayın etkisinde olduğunu biliyordum. Bu yüzden yolun geri kalanında sesimi çıkarmadım ve ona ne diyeceğimi düşünmeye başladım.
Tamam, bu cidden garipti. Zayn'le benim evime gelmiştik ve o hala sessizdi. Yan yana duran ikili koltuklardan birine ben birine o oturmuştu.
"Kaylee, bana şimdi her şeyi anlatıyorsun. Allah aşkına o kadar endişelendim ki oraya nasıl gittiğimi bile bilmiyorum! Şimdiye kadar sormadım, önemli bir şey olduğunu düşünmedim ama artık bana bu unutkanlıklarının sebebini açıklayacaksın. Ve kullandığın tüm o ilaçları da." Gözlerimi açarak ona baktım. Bu kadar dikkatli olduğunu bilmiyordum yani ilaçlarımı hep ondan gizli içiyordum! Demek ki gizlice içemiyormuşum.
"Bakın Bay Malik, aslında bu açıklayabileceğim bir şey değil." Ne? Ona söyleyemezdim. Bir anda elini sehpaya vurduğunda korkup ufak bir çığlık attım.
"Ne demek açıklayabileceğim bir şey değil ya! Sen benimle dalga mı geçiyorsun Kaylee?" Gözlerim dolmuştu çünkü bana bağırılmasına alışkın değildim.
"Bana bağırmayın. Bir yerde okumuştum... İnsanlar birbirlerine bağırdıklarında kalpleri uzaklaşırmış." Titrek bir sesle konuştuğumda gözlerinden o kadar çok duygu geçmişti ki. Ama dikkat edememiştim çünkü ben ne olduğunu anlayamadan kendimi kolları arasında bulmuştum.
"Özür dilerim sevgilim. Sadece, sadece ben çok endişelendim. Beni anlıyorsun değil mi? Bari bana ciddi bir şey olup olmadığını söyle."
"Önemli bir şey değil." Bam! Yalan.
Neyse ki daha fazla üzerime gitmedi çünkü dayanamayıp her şeyi itiraf edebilirdim. Yanağımı öpmek için bir hamle yaptığında geri çekildim. Kaşlarını çatarak bana bakmıştı.
"Dün niye bana tavır aldınız?" Ona hala 'siz' diyerek hitap etmemin onu delirttiğini biliyordum ve hey, ben onu çıldırtmayı seviyorum.
"Tavır almadım. Bir şeyler düşünüyordum." Tek kaşımı kaldırdım. Üstü kapalı cevaplar da nereden çıktı böyle? Normalde benden hiç çekinmeyen ve her şeyi açık açık söyleyen adama ne olmuştu?
"Ne düşünüyordunuz?" Bakışlarını kaçırmıştı. Aha! Benden bir şey saklıyordu. Şu iki yıl içinde o beni ne kadar tanımışsa ben de onu o kadar tanımıştım.
"Ailevi bir şey önemli değil." Aha! O da yalan söyledi. Yani sanırım. Ama bana söylememiş olmasına üzülmüştüm çünkü o bana her şeyini söylerdi. Cidden her şeyini. Şeyini. Siz anladınız.
"Peki." Diyerek istemeden de olsa koltukta uzaklaştım. Ne yapayım yani üzüldüm.
"Bebeğim böyle yapma. Sadece annem sürekli ne zaman evleneceğimizi sorup duruyor. Bu durumdayken söylemek istemedim." Gözlerimi açarak ona döndüm. Mahcup bir şekilde bana bakıyordu. Ve tanrım! Çok şeker duruyordu bu yüzden gülümsedim.
"Kaylee! Bu bana ilk gülüşün!" Her seferinde bunu yapıp beni güldürmekten zevk alıyordu.
"Geçen sefer de öyle demiştiniz Bay Malik. Neden size her güldüğümde bu bana ilk gülüşün diyorsunuz." Kafasını eğdi ve bir süre durdu. Kafasını yeniden kaldırdığında dudağının kenarını ısırıyordu. Sanırım ölüyorum.
"Çünkü her gülüşünde ilk günkü gibi hissettiriyor." Gülümsedi ve ben öldüm.
mrb ;)
lütfen yorum yapın :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OFFICE -zm-
Fanfiction"Sadece seni öylece sevemem." Tüm hakları yastığımda saklıdır.