O andan sonra ne olduğunu hatırlamıyordum. Nasıl ayrıldık, nasıl içeri gittik ve nasıl günü tamamladım? Hepsi bulanıktı. Sadece Zayn'in yüzünde daha önce görmediğim çok hoş bir gülümsemenin olduğunu hatırlıyorum. Bu bedensel temasımızdan kaynaklanan bir şey değildi, aksine onu sevdiğimi söylediğim içindi.
Malik ailesi bugün burada kaldı. Onunla ilk kez bilinçli bir şekilde aynı evin içinde kalıyorduk ve heyecandan uyuyamamıştım. Kitap okumak istemiştim çünkü uyuyamadığım zamanlarda hep kitap okurdum ama burada Aşk kitabından başka kitap yoktu. Onu aldığım sırada kapım sessizce açılmış ve kapanmıştı. Arkamı döndüğümde Zayn'i beklemiyordum. Genelde annem kontrole gelir, üzerimi örter ve giderdi.
Bakışları yatağı tararken sadece orada durup ne yapacağına baktım.
Sessiz adımlarla yatağıma yanaştı ve yorganı kaldırdı. Bulmayı beklediği bedenimi görememişti.
"Ne s-"
"Şşt." Diyerek küfür etmesine izin vermeden onu durdurdum. Bakışları anında beni buldu ve rahatladı. Gecenin karanlığında parlayan gözleri insanda güven duygusu oluşturuyordu. Hızla yanıma geldi ve bana sarıldı. Sanki benim ona sarılmama ihtiyacı varmış gibi beni sımsıkı sarıp durdu. Onunla ilgili o kadar güzel düşüncelerim vardı ki varlığı karşısında ağlayasım geliyordu. Benden ayrılıp dudaklarıma uzanmaya çalıştığında ağzına vurup geri çekildim. Ağırdan almalıydım öyle değil mi?
"Siz edepsiz bir beyefendisiniz bayım." Diyerek güldüm. Ben yatağa girerken arkamda sızlanıyordu. Yatağa iyice yerleşip kitabımı elime alırken Zayn kendini yatağa- üzerime- bıraktı.
"Gerçekten kitap mı okuyacaksın?" Dedi boğuk gelen sesiyle. Ona gülüp elimi saçlarına geçirdim. ÇOK YUMUŞAKLARDI! Aklıma gelen bir fikirle kitabı yan tarafa koydum.
"Saçımı mı boyasam acaba? Sence hangi renk yakışır?" Koyu renkteki saçlarıma baktım. Belki gri yapabilirdim ha?
"Ne? Bence bu şekilde çok güzelsin." Kafasını bana çevirmiş bir şekilde bakarken yüzünü ısırasım geldi. Gerçekten çok tatlıydı! Acaba özel günüm mü yaklaşıyordu?
"Bilmiyorum, sanki değişiklik istiyorum." Omuz silktim.
"Bacaklarım ağrıdı, çok ağırsın!" Diye sızlandım onu itmeye çalışırken. Kahkaha atarak geri çekildi ve yanıma ilişti.
"Pijamalarımı beğendin mi? Çok rahatlar, Londra'ya giderken çalacağım." Kıkırdayıp hafifçe karnına vurdum.
"Uyuyacak mıyız? Çok yorgunum." Gerçekten yorgun olduğu gözlerinden anlaşılıyordu, uykum yoktu ama onu kırmak istemedim ve başımı salladım. Beni kollarının altına aldıktan sonra başımı göğsüne dayadım. Gecenin geri kalanında onu izledim ve onun gibi birine sahip olduğum için Allah'a şükrettim.
-Zayn'in Anlatımından-
Sanki rüyada gibiydim, her zamanki rüyalarımı görüyordum ve gözlerimi açtığımda o yanımda olmayacaktı.
Gözlerimi açmaya korkuyordum çünkü geceki gibi varlığını göğsümde hissetmiyordum.
Gerçekten İrlanda'da mıydım? Gerçekten onu öpmüş müydüm? Bunların hepsi olmuş muydu?
Yavaşça gözlerimi açtım, gözlerim odanın her tarafının beyaz olmasından dolayı acımıştı. Hızla yatakta doğrulup odayı taradım. Burası benim odam değildi, evet. Peki ya Kaylee neredeydi? Hızla odanın içindeki banyoya girdim. Burada yoktu. Odadan çıkıp evin içinde aramaya başladım.
"Kaylee! Kaylee!" Benim oradan oraya koşuşturmamı durduran annemdi.
"Ne oldu oğlum?"
"Kaylee nerede? Onu bulamıyorum." Annem kaşlarını çattığında ters giden bir şeylerin olduğunu fark edebilmiştim.
"O gitti oğlum, hatırlamıyor musun?"
Hayır, hayır, hayır gidemez.
"Hayır!" Diye bağırdım ve gözlerimi kapattım.
Yataktaydım. Yeniden o bembeyaz olan odadaydım.
"İyi misin Zayn?" Yan tarafımdan gelen tanıdık sesle başımı o tarafa çevirdim. Şükürler olsun... Kaylee yanımdaydı.
Hızla ona sarılıp yatağa düşmemize neden oldum.
"Zayn! İyi olduğuna emin misin? Nefes alamıyorum." Dediğinde kollarımı gevşettim.
"Sadece kötü bir kâbus. Lütfen uyuyalım!" Dedim yalvarır gibi. Daha sonrasında onu cidden ezdiğimi fark edip geri çekildim ama hala gitmesine izin vermiyordum. Gidemezdi.
Bu kız bana ne yapmıştı da beni kendisine bu kadar âşık bir hale getirebilmişti? Aklım almıyordu, hiçbir zaman alabileceğini de sanmıyordum. Ben sadece onun aşkını yaşıyor ve bu ateşte kavruluyordum.
"Kaylee! Abimi bulamıyoruz, sanırım kaçmış!" Kaylee ile birbirimize bakıp sessizce güldük. Kaylee beni itip kapıya doğru yöneldiğinde yorganın altına saklandım.
"Ne demek kaçmış Waliyha?! Bana evlenme teklifi etmeden nereye gidebilir!!" Kaylee'nin yalandan sesini değiştirip söylediği şeyler o kadar komikti ki kendimi tutamamış ve gülmüştüm.
"Demek abim senin yanındaydı... Tahmin etmeliydim... Onu nasıl odana alırsın Kaylee! Gardını neden bu kadar çabuk indirdin?"
"Ben suçsuzum, ben uyurken gelmiş." Muhtemelen iki elini havaya kaldırıp masum bakışlar atıyordu. Gözlerimin önüne bu hali geldiğinde gülümsememe engel olamadım.
"O zaman cezasını çekmesi gerekiyooor!" Hah, ne yapabilirsin ki bücür?
Ups, bunu sesli söyledim.
-Kaylee'den devam-
"O zaman cezasını çekmesi gerekiyooor!"
"Hah, ne yapabilirsin ki bücür?" Zayn büyük bir pot kırdığında – Waliyha kendine bücür denmesinden nefret eder- hayatının en büyük hatasını yapmıştı.
Waliyha hızla koşup Zayn'in üzerine atladığında kahkaha attım.
"Waliyhaaa!!!! Bensiz parti ha?" Diyerek Doniya da Waliyha'nın üzerine atladığında Zayn'in durumunu tahmin etmek bile istemiyordum. Onlar orada gülüşürken ben de kendimi tutamayıp onların üstüne atladığımda bağrıştılar ve hepimiz yere düştük. Sanırım kolumu kırmıştım...
Eh, bu da benden beklenen bir şeydi.
Arkadaşlar iyi olmadığını biliyorum fakat daha fazla bekletmek istemedim ve sınavlarım olduğu halde bir şeyler yazmaya çalıştım,
sınavlarım haftaya bitiyor ve ben inşallah güzel bir zayn&kaylee bölümüyle sizlerle birlikte olacağım
anlayışınız için teşekkürler ;))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OFFICE -zm-
Fanfiction"Sadece seni öylece sevemem." Tüm hakları yastığımda saklıdır.