Gerçekten kolum kırılmıştı.
Yerden kalktığımda kolumdaki ağrı dayanılacak gibi değildi bu yüzden hemen arabaya binmiş - pijamalarımızla evet- ve hastaneye gelmiştik. Bu süreç boyunca ağlayıp durdum çünkü sanki koluma milyonlarca iğne saplıyorlarmış gibiydi ve feci bir şekilde ağrıyordu.
Kolum alçıya alınırken dudağımı büzüp gözyaşlarımı silen Zayn'e baktım. O da canı acıyormuş gibi davranıyordu ve bunun gerçekten böyle olduğunu biliyordum.
Zayn bana bu gözlerle bakarken kolumun hemşirede olmasını umursamadım ve atılıp onu öptüm.
"Hanımefendi lütfen hareket etmeyin!" Hemşireye sadece kıkırdadım. Gözlerimi Zayn'in bu şapşal halinden alamıyordum.
"Eve gittiğimizde hesaplaşacağız. " Diyerek pis pis sırıttığında gözlerimi pörtletip dudaklarımı büzdüm. Ne kadar salak bir şekilde göründüğüm açıkçası umrumda değildi.
Hemşire yanımızda boğazını temizlediğinde Zayn dudaklarımı elinin arasına almış sıkıyordu.
İkimizde de çok utangaç gençler olduğumuzdan - yalan, hem genç hem de utangaç olduğumuz kısım- hemen geri çekildik.
Alçı işi bittiğinde Zayn her ne kadar beni kucağına almayı teklif etse de reddettim.
Ayağımın bir şeyi yoktu ve en son hatırladığıma göre de kollarımla yürümüyordum?
"Neden bir kerecik benim dediğim bir şeyi yapmıyorsun?" Yüzündeki tuhaf gülümsemenin hala devam ettiğini yeni fark edebilmiştim.
"Bu zevki sana tattırmayacağım." Diyerek oyuncu bir şekilde konuştum.
"Ah, sevgilim, evlendiğimiz gün zaten bu şerefe nail olacağım." Sadece gülüp sağlam kolumla koluna girdim. O ise kolumu kolundan çekip elimi tuttu.
"Kankan değilim, sevgilinim, nişanlınım, hatırlatayım dedim. " Gözlerimi istemsizce devirirken yüzümde patlayan bir flaşla olduğum yerde kaldım.
Bir çocuk - sabahın bu saatinde- yüzündeki boş ifadeyle neredeyse telefonunu gözüme sokarak fotoğrafımızı çekiyordu. Gerilip Zayn'e biraz daha yaklaştım. Bu fotoğraf işlerinden hiç hoşlanmıyordum.
Zayn ilerlemeye başladığında ona uydum fakat çocuk da bizimle beraber yürüyüp fotoğraflarımızı çekmeye devam ediyordu. Bir şey demedik.
Ta ki çocuk popomu elleyene kadar...
"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN! " Benim verecek olduğum tepkiyi Zayn'in daha korkunç bir şekilde vermiş olmasından dolayı ürkmüştüm. Tam çocuğun üstüne atlayacağında onu durdurdum.
"Zayn lütfen."
"Baksana sevgilinin de hoşuna gitti sanırım." Zayn yeniden atıldığında yeniden onu tuttum.
"Zayn, bırak ben hallederim."
"Neyi halledeceksin kız başınla? " İşte beni en çok kızdıran ve kesinlikle feminist hormonlarımın bir anda tavan yapmasına neden olan şey buydu.
Oğlana dönüp önce yüzüne sonra 'malum' bölgesine daha sonra ise sırtına geçirip yere düşmesine sebep oldum.
Sanırım bunları alçılı elim ile yapmıştım...
Daha sonra Zayn'in yanına döndüğümde onun sırıtan yüzüne de bir yumruk atmak istemiştim ama tek yapabildiğim hiçbir şey söylemeden şoförün getirmiş olduğu arabaya binmekti.
Çocuk sanki akıllanmamış gibi "Size dava açacağım! Her şeyinizi alacağım!" Diye bağırırken Zayn dönüp orta parmak çekti.
Daha sonra ise benim tripli olduğum yolculuğumuza başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OFFICE -zm-
Fanfiction"Sadece seni öylece sevemem." Tüm hakları yastığımda saklıdır.