go low

1.5K 95 21
                                    

Ona gülümsediğimden beri gizleyemediği belki de gizlemeye gerek duymadığı gülümsemesiyle bana bakıyordu. Elimdeki çatalı ve bıçağı bırakarak ona bakmaya başladım. Bir süre sonra kaşlarını çatıp ona neden baktığımı anlamaya çalıştı.

"Neden bakıyorsun? Yemeği falan mı beğenmedin?" Yüzünün endişeli bir hal almasına karşı güldüm.

"İki saattir bana bakıyorsunuz da herhalde çok zevkli olmalı."

"Yine resmiyete mi döndük? Zayn de karar kıldık sanıyordum." Dediğim şeyi umursamayıp ona takılmasına karşı göz devirdim.

"Ve tabi ki senin gibi bir şahesere bakmak çok zevkli. Allah'a her gün şükrediyorum." Diyerek devam etti. Onun Müslüman olduğunu biliyordum ve... Zayn'e söylemeyin ama onu tanıdığımdan beri İslam hakkında araştırma yapıyordum. Kendimi bildim bileli din arayışı içerisindeydim. Anne ve babam da olmadıkları için başıboş yetiştirilmiştim ama her zaman eksik bir şeyler olduğunu hissedebiliyordum.

Aslına bakarsanız Zayn'e de bu konu hakkında danışmak istiyordum çünkü kafamda hala tam oturmamış bir şeyler vardı. Ama herkesin karşısında kendine güvenen bir kadın olan ben onun yanındayken çekiniyordum. Çünkü Tanrı aşkına ona mahcup hissediyordum! Yani hissedemiyor olmak benim sorunum değildi. Doğuştan böyleydim. Genel olarak çok soğukkanlı biriydim ve birisine güvenmem yıllarımı alıyordu.

Eh, lisede yediğim en iyi arkadaş kazıkları diyelim.

"Kaylee? Hayatım?" Zayn'in elini gözümün önünde sallaması -ya da gözüme sokması da diyebiliriz- ile kendime geldim. Başımı iki yana salladım. Bu düşünme işlerini evdeyken yapsam iyi olurdu çünkü Zayn sürekli benim için endişeleniyor ve bana sorular soruyordu. Ben de onu tersliyordum, morali bozuluyordu, moralim bozuluyordu. Son. Ne kadar harika değil mi?

"İyi misin? Bugünlerde seni çok dalgın görüyorum." Eh her hareketimi izleyen Malik'ten beklenen hareket.

"İyiyim, sadece... Bir şey düşünüyordum." Kaşlarını çatıp bilmiş bir ifade takındığında beni sinir edecek bir şeylerin geleceğini biliyordum.

"O bir şey İslam araştırman olabilir mi?" Ağzım açık bir şekilde ona baktım.

"Siz nereden biliyorsunuz?" Tam cevap verecekken garson geldi ama ben hala beklentiyle ona bakıyordum. Onun yaptığı tek şey ise omuz silkmekti! Bu çocuk beni öldürecek!

"Sen kaçıncı yılda yaşıyorsun bilmiyorum ama benim zamanımda bir başkasının bilgisayarına girmek çok kolay." Ona hayretle baktım.

"Bu özel hayata aykırı! Tanrı bilir ben sizin çalıştığınızı sanarken benim bilgisayarıma girmiş ne yaptığıma bakıyorsunuzdur!" Küçük bir çocuk gibi kıkırdadı.

"Demek sen de beni gözetliyorsun sevgilim." Agh! Ya ben kendimi kesecektim ya da karşımda pişkince gülümseyen bu adamı öldürecektim. Ona yeniden göz devirdim ve sesimi çıkartmayıp yemeğimi yemeye başladım. Başım ağrıyordu ve benim ilaçlarım bittiği için doktora gitmem gerekiyordu. Tabi Zayn'i atlatabilirsem.

Yemeğin geri kalanında ben konuşmadım ama Zayn de beni şaşırtıp tek kelime etmedi. Hatta şirkete geldiğimizde bile suskundu. Belki de benden sıkılmaya başlamıştı.

Hayır Lele. Zayn abi öyle birisi değil.

Küçük yine kendini hissettirdiğinde kaşlarımı çattım. Senin bu konuya karışmaman gerektiğini biliyorsun Küçük.

Ben küçük olabilirim ama duygularda senden daha iyi olduğum kesin! Neden Zayn abinin sevgisine karşılık vermemek için bu kadar zor tutuyorsun kendini? Ben her zaman beni seven birisi olsun isterdim Lele.

Küçük bazı konulardı haklıydı ama o küçüktü yani onu dinlediğimde hiçbir zaman pişman olmazdım. Fakat kendime bunu yediremiyordum.

Ve hayır şizofreni falan değilim. Sadece Küçük ben kendimi bildim bileli benimle ve o bana bağlı bir ruh gibi. Aslında o benim ölen ikiz kardeşim. Doktorum benim onu çok sevdiğim ve bağlandığım için bir karakter oluşturduğumu söylüyor ama değil. Onunla bu konu hakkında birçok kez konuştum ve o da artık bana inanıyor.

O gün akşama kadar bilgisayarımla uğraştım ve Zayn'e bakmadım. Onun bana bakmıyor olduğunu görmek istemedim.

OFFICE -zm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin