runnin'

480 40 21
                                    



Eve girebilecek ve annemle karşılaşabilecek cesareti saatlerdir bulamıyordum. Zayn ile birlikte büyük bahçede otururken üşümüştüm ama aramızdaki sessizlik çok huzur vericiydi.

Biz onunla konuşmuyorken bile konuşuyorduk. Konuşmak için kelimelere ihtiyacımız yoktu. Kelimeler gereksiz bir kalabalıktı, gürültüydü. Ben onu hissederdim o da beni hissederdi. Onun üzgün olduğunu hissedebiliyordum. Onu öyle kırmıştım ki bir daha toplayamamaktan korkuyordum.

"Benden sürekli kaçmak zorunda mısın?"

Neden daima kendimle çelişiyordum gerçekten bilmiyorum. Daha sabah onunla birlikte olmamam gerektiğini söylüyordum ve şimdi aramızdaki farklı bağdan söz ediyordum. Ve- bekleyin, Zayn'e cevap vermem gerekiyor.

"Bilmiyorum." Çaresizliğimi tasvir edebilecek tek kelime buydu. Hâlbuki bu cevabın ona yetmeyeceğini biliyordum ama tek dileğim beni biraz anlamasıydı.

"Nathan bu dengesiz kişiliğinin hastalığından dolayı kaynaklandığını söyledi. Aiden'ı tam olarak duymasan bile o sen fark etmeden düşüncelerinin yönünü değiştiriyor." Ve Zayn'in duygularını da.

Hasta olmaktan nefret ediyorum.

Aramızdaki hüzün kalbime öyle bir ağrı yapıyordu ki! Ama onunla ilgili bütün duyguları sevmiştim, ömür boyu bu ağrıyı çekmeye hazırdım.

Bir şey söylemedim zira diyecek hiçbir şeyim yoktu.

Bahçe ve dışarısı daha önce görmediğim şekilde yemyeşildi. Ömrüm boyunca bu manzarayla uyumak ve bu manzarayla uyanmak istedim.

"Annen kapının kenarından bizi izliyor." Sanki konuşmaya mecali yokmuş gibi çıkan sesi beni öldürüyordu. Arkama baktığımda annemi ve babamı gördüm. Annem sanki babamdan güç alıyormuşçasına sımsıkı tutunmuştu. Gözlerinde birikmiş olan ve bir bir intihar eden yaşları buradan bile görebiliyordum. Önüme, Zayn'e, döndüm. Onların yanına gideceğimi anlamıştı sanki, yalvarır gibi bakıyordu. Ona yaşattığım acıların artık sınırı aştığını hissedebiliyordum. Daha fazla dayanamıyordu, daha fazla üzüntüyü kaldıramıyordu. Benim sonsuza kadar hissetmek isteyeceğim ağrı ona fazla geliyordu.

Ayağa kalktığımda bana uydu, yavaşça kalkmasını bekledikten sonra gözlerinin içine baktım belki hissettiklerimi anlar diye.

Anlamadı. 

Korktuğum başıma gelmişti, o çok, çok fazla yorulmuştu. Çok fazla eksilmişti. 

Belki de anlamamak ona daha az acı verecekti.  


Ve bebeğim bu inanılmaz, ben bu labirentte seninleyim 

Sadece senin şifreni kıramadım 

Bir gün yüksek sesle beni sevdiğini haykırıyorsun 

Sonraki gün soğuksun 

Bir gün buradasın, bir gün oradasın, bir gün umurunda 


Gözlerindeki kırıklık çok fazlaydı, gözleri dolu bir şekilde arkasını döndü. 

Bir şey yapamadım, sarılamadım, gözyaşlarını silemedim.

O kanadı, ben tükendim. 

O gitti, ben bittim.


ablanız size bonus bölüm getirdi!!

önceki bölüm biraz kısa oldu diye vakit kaybetmeden bir kısa-ultra kısa- bölüm daha atayım dedim

hafta sonu uzun bölüm gelir inşallah merak etmeyin ;))

(heyecanlı olsun diye kısa yazdı)

nerde artık sevgili olsun diyenler :D

ben daha tam sevgili olmadan ayırcam bunları galiba :))

byss

OFFICE -zm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin