Daha sonrasında ne olmasını bekliyordunuz bilmiyorum ama hiçbir şey olmadı. Yani sadece film izledik ve romantik komedi de değildi. İkimiz de aksiyon ya da bilim kurgu hayranıydık. Hey? Tabi ki Harry Potter izledik.
Zayn tahmin ettiğiniz gibi çok benzediğimizi söyledi ve ne kadar uyumlu bir çift olduğumuzu. Ben de sizleri hayal kırıklığına uğratmayarak göz devirdim.
Film bittiğinde onun gitmesini istemiyordum, zaten o da gitmeyeceğini söyleyerek benimle alay etmişti. Ben önemli bir şey yok desem de hala endişelendiğini biliyordum. Ve bu onun hakkında sevdiğim şeylerden biriydi. Bir diğeri ise bana kendimi dahi unutturması. Onun yanındayken ne kadar hastalıklı biri olduğumu unutuyordum ve ona içimden geldiği gibi davranıyordum. Sonrasında ise pişman olup geri adım atıyordum.
Çocuk benim bu dengesizliklerim yüzünden bir gün kafayı yiyecekti.
Eh şimdiye gelirsek uyanmaya çalışıyordum ama her yerim uyuşmuştu ve gözlerim çok acıyordu. Zayn'in bana seslendiğini duyabiliyordum üstelik nefesini hissedebileceğim bir yakınlıktaydı.
"Güzelim kahvaltı soğuyor ama kalkmalısın." Kahvaltı lafını duyunca gözlerimi hızla açtım. Kahvaltı en sevdiğim öğündü ama ben tek başıma olduğum zamanlar hazırlamaya üşendiğimden sürekli atlıyordum. Hızla başımı kaldırdığımda Zayn'in kafasına çakıyordum ki elini kafalarımızın arasına koydu ve gülmeye başladı.
"Böyle bir şeyin geleceğini biliyordum." Ben de gülmeye başladım. Gülmeyi kesip başımı kaldırdığımda onu bana bakıyor olarak gördüm ve utanıyorum, utanıyorum, utandım. Her zaman böyle yapıyordu ama ya!
"Seni gülerken izlemeyi seviyorum." Onu ittirip ayağa kalktım.
"Ben de seni seviyorum bebeğim." Alaylı sesine orta parmağımı çıkararak cevap verdim ve banyoya koştum. Günlük ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra üzerimi de değiştirmeye karar verip odama girmiştim.
Karşılaştığım şey koca bir dağınıklıktı. Ben hiçbir zaman bu kadar odamı dağıtmazdım. Kesin Zayn karıştırmıştı. Umarım iç çamaşırlarıma bakmamıştır.
Odadan bir hışımla çıkıp mutfağa daldım.
"ZAAAAYN!" Ben ona ismiyle mi seslendim? Elindeki neydi bilmiyorum ama ya korkudan ya da şaşırdığından yere düşürdü. Bana dönüp beni sıkıca kolları arasına alıp döndürdü.
"Sonunda ağzından ismimi duyabildim. Allah'ım sana şükürler olsun." Bu sefer beni böyle kandırmasına izin vermeyecektim, hayır.
"Odamı mı karıştırdın sen? O dağınıklık ne?" Zayn'in çok dağınık biri olduğunu tabi ki biliyordum. Kesin dağıttıktan sonra toplamaya üşenmişti.
"Belki benimle ilgili kirli hayallerini yazdığın bir günlük vardır diye düşündüm ama iç çamaşırlarını buldum. Hiç yoktan iyidir değil mi? Üstelik çok güzellerdi, seçimine hayran kaldım sevgilim."
"Siz edepsiz bir beyefendisiniz bayım." Yine benimle tekrar ettiğinde ona gözlerimi devirip yere düşürdüğü poşeti aldım. Bu.. ilaç poşetimdi.
"Bunlarla ne yapıyordun?" Bu soruyu bekliyormuş gibi tezgâhtaki suyu gösterdi.
"Kahvaltıdan sonra içecek olduklarını ayarlıyordum sanırım bir tanesi de şimdi bitti." Size demiştim ilaç almam gerektiğini. Ama önemli olan bu değil Zayn'in tatlılığıydı.
Beni kandırmasına izin vermeyeceğim dedim ya unutun onu.
Küçük Kaylee âşık oluyor. Ne kadar da tatlı!
Hayır, Aiden şimdi değil! Lütfen bir süreliğine bana izin ver. Mutlu olmama izin ver.
Senin mutluluğunu ben de istiyorum kardeşim. Beni sorun eden sensin.
Cidden bunu hiç düşünmemiştim.
"Bugün işe gitmeyeceksin değil mi? Dün de gelmedin zaten. Boşuna gittim şirkete, babam iş verdi." Bıkkın sesini duyunca kendime gelip ona güldüm. Çoktan masaya oturmuştu bile ama ben sandalyeye yaklaşınca hemen atılıp benim yerime sandalyeyi çekti.
"Teşekkür ederim bayım." Gözlerini sahte bir şekilde kocaman açtı, sanki çok şaşırmış gibi.
"Bana âşık oluyorsun Kaylee değil mi? Biliyordum! Bir gün hayallerimin gerçek olacağını biliyordum! Tabi sen de ancak bu kadar cazibeme karşı koyabildin." Onun bu egolu hali yeniden geldiğinden bir şey demedim ve tabağımla ilgileniyormuş gibi yaptım.
"Keşke kirli hayallerim de gerçekleşse." İç çeker gibi söylediği şeye kaşlarımı çattım. Bu iğrençti! Cevap verecektim ama lafımı ağzıma tıkmıştı.
"Madem babam bana iş verdi ve bunun sorumlusu sensin. Diyorum ki beraber şirkete gidip halledelim ha? Çok rahat olacağımız bir yer biliyorum." Ay bir de pişkince sırıtıyordu.
"Edepsiz! Öyle bir şey olmayacak tabi ki!" Omuzlarını düşürüp kendi sandalyesine oturdu.
"Sana da şaka yapılmıyor yani. Hem dosyalar arabamda zaten burada çalışacağım."
"Size izin verdiğimi hatırlamıyorum?" Diyerek alayla sordum ama onun yüzünde ciddi bir ifade vardı.
"Çünkü senden izin istemedim Kaylee." Peki, bu da neydi şimdi? Bana böyle davranma hakkını ona kim vermişti ki! Yüzünde masum bir sırıtış oluştuğunda numara yaptığını anlamıştım. Bunun altından bir şey çıkacaktı emindim.
"Annem bu akşam bizi yemeğe çağırıyor hayatım. İlişkimizi ciddileştirmeyi düşünüyoruz ya." Bekle, ne?
aga yorum istiyom
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OFFICE -zm-
Fanfiction"Sadece seni öylece sevemem." Tüm hakları yastığımda saklıdır.