it seems that all the autumn leaves are falling

450 41 36
                                    

Bekledim. Bir, iki, üç, dört, beş, altı gün. Günlerce gelmesini bekledim ama gelmedi.

Zayn'i aradığım gün Zayn hiçbir şey demeden kapattı. Çabucak hazırlanmaya başladığını ve telaş yaptığını düşünmüştüm. Buraya geliyor olduğunu hayal ettim. Bana gelmesini ve ruhlarımızın buluşmasını.

O hep bana gelmişti ama onu istemeyen bendim. Şimdi ise o yoktu. Kalbimin kapıları sadece onun için sonuna kadar açmıştım. Onun gelmediği her gün biraz daha kapattım o kapıyı.

Her gün biraz daha öldüm ben.

Çok üzüldüm, çok ağladım. Onun adını sayıkladım. Bir anda fark ettiğim bu büyük aşk kalbime ağır gelmişti. Eğer kendimi tutmasaydım, duygularımı bastırmasaydım bir anda böyle bir patlama yaşamayacaktım.

Her şey gerçekten benim suçumdu.

Gecelerce ateşlendim, annem ve babam yanımdaydı ve bu o kadar güzel bir histi ki. Ama ben aile çerçevemin içerisine haberim olmadan Zayn'i de almıştım. Onsuz her şey eksik geliyordu.

Diğer günler boyunca Zayn'i aramaya devam ettim ama açan o olmadı. Trisha anne, Doniya, Waliyha hatta Safaa bile açtı ama Zayn telefonlarımı açmadı. Hepsi de meşgul olduklarını söyleyip durdular ve Zayn'in şirkette çok yoğun olduğundan bahsettiler. Buna inanabilirdim ama Zayn için hep ilk önce ben gelmiştim. Onun için iş hep ikinci hatta üçüncü plandaydı.

Magazin sitelerinde gezip onun hakkında tek bir haber bulmak için uğraştım ama elimde olan şey bir hiçti.

Sanki o hiç var olmamıştı.

Sanki o hiç yoktu.

Beynim bana o kadar çok oyun oynuyordu ki sanki yaşadıklarımın hepsi yalanmış gibiydi.

Ben takıntılı bir Malik hayranıyım ve onun hakkında saçma sapan rüyalar görüyorum, aslında ailem hep yanımdaydı gibi.

Ama buna inanamazdım. Bunun gerçek olduğuna ihtimal bile veremezdim çünkü bu düşünceler sadece ateşlendiğimde beynime sızıyordu. Normal de tam tersi olması gerekir değil mi?

Kendi içimde çelişki yaşadığımdan sürekli anneme, babama hatta evdeki çalışanlara Zayn'in gerçekten benim hayatımda olup olmadığını soruyorum.

Aldığım 'evet' cevapları beni rahatlatmıyor. Onu burada, yanımda görmek ve hissetmek istiyorum.

Tüm zamanlar boyunca anladım ki Zayn olmadan benliğimi tamamen yitiriyorum. Tıpkı annemin bana tutunması gibi ben de ona tutunuyorum.

Annem...

Onu hiçbir konuda suçlayamıyorum. Ne bana bu hastalık genlerini verdiği için ne de Zayn'i ardımda bırakarak gitmemi sağladığı için. Bir şekilde bunun kaderimde olması gerektiğini biliyorum ve ben ailemle buluştuğum için çok mutluyum. Bu yüzden onların yanında mutlu oluyorum ve iyi vakit geçiriyorum. Fakat yalnız kaldığımda her şey sarpa sarıyor.

Ben sadece Zayn'i istiyorum.

Allah'ım elimdekilerin kıymetini bilmediğimi biliyorum ama son bir şans veremez misin?

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ta ki okuduğum kitap aklıma gelene kadar.

Benim de yuvamı terk etme vaktim gelmişti.

Aşk'ı aramalı ve ona sahip çıkmalıydım. Bu, her şeyimi kaybetmek anlamına gelse bile.

"Nereye gidiyorsun kızım? Daha yeni kavuşmuşken beni bırakıyor musun?" Annemin ağlamaya başladığını gördüğümde hemencecik elimdeki valizi bıraktım ve ona sarıldım. Annemin de sürekli benim gidişim hakkında kâbuslar gördüğünü biliyordum. Tıpkı benim gibi. Onu kaybettiğim rüyalarım gibi.

"Gitmem gerekiyor annecim. Burada olmak bana iyi gelmiyor." Gözlerindeki kırılmışlık benim canımı daha çok yakmıştı. Sanki bu mümkünmüş gibi.

"Ben sana iyi gelmiyor muyum? Bizi terk mi ediyorsun?" Kafamı iki yana salladım. Koskoca kadını bu şekilde ağlıyor olarak görmek beni kahrediyordu.

"Hayır, hayır sadece evime dönmek istiyorum. Bir şeyleri yoluna koymam gerekiyor, sürekli gelip seni ziyaret edeceğim." Hızlıca konuştum çünkü daha fazla üzülmesini istemiyordum.

"Ben de seninle geleceğim." Tamaaaam, bu da neydi?

"Ne?" Bunu demek istesem de bunu diyen ben değil babamdı. Konuşmalarımızı sürekli dinliyor olması beni çıldırtıyordu. Sürekli annemin bir gölgesiymiş gibi geziyor ve her yerden çıkıyordu. Bu annemin hastalığı yüzünden edinmiş olduğu bir alışkanlık olsa da ben buradaydım değil mi, ona bir şey olmazdı. Belki de beni korumak içindir.

"Doktorun tam olarak iyileştiğini düşünmüyor hayatım. Ve ben de senin beni bırakmana kesinlikle razı değilim." Babama katılıyordum, annem ne kadar ben geldikten sonra iyileştiğini düşünüyor olsa da hala tamamen iyileşmemişti. Ve ben her zaman onun yanında da kalamazdım. Bu zamana kadar hep tek başıma ve başı buyruk biri olarak yaşamışken birilerine hesap vermek ya da sürekli birilerinin çevremde olması hoşuma gitmiyordu. Benim kendi hayatım vardı.

Annemi uzun uğraşlar sonucu bu konuda ikna ettikten sonra – her gün skype üzerinden görüşecektik- babamın yardımlarıyla valizlerimi indirdim. Tamam, gelirken tek valizim vardı ama sıkılıp internetten alışveriş yapmış olabilirim. Ben depresyondayım tamam mı?

Annemle vedalaştıktan sonra babam benimle konuşma yapması gerektiğini söyledi. Annemin ilaç saati geldiğinden gitmişti, ilaç onu hep mayıştırırdı ve bu yüzden uyuyakalacağını biliyorduk. Gitmek için bu zamanı uygun bulmuştum çünkü annem hala üzülüyordu.

Şimdi karşımda oturup bana bakarken ilk zamanlardaki gibi kötü hissetmiyordum ama babama alışmam çok uzun zaman alacakmış gibiydi.

"Seninle aramızın annenle olduğu gibi olmadığının farkındayım. Bana gıcık olduğunu da fark ediyorum." Deyip güldüğünde üzerimdeki gerginlik biraz gitmişti.

"Senin yanında olamadığım için üzgünüm ama bilirsin, annelik duyguları her zaman vardır ama babalık sonradan öğrenilir. Ben seni sadece bir kez kucağıma alabildim ama inan bana geceleri seni rüyalarımda görebilmek için fotoğraflarına bakardım sürekli. Sadece sen değil biz de zor zamanlar geçirdik. Lütfen bunu ve seni sevdiğimi unutma." O zamana kadar babamın açısından tam olarak bakmadığımı ve bakmak istemediğimi fark etmiştim. İnsanları bir şey bilmeden yargılamak kolaydı.

Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada evin zili çaldı ve aramıza bir sessizlik oluştu.

"Ben de seni seviyorum baba." Dedim samimi bir şekilde. Ama babamın bana değil de arkama baktığını fark ettiğimde kafamı çevirdim.

Malik ailesi...

Çiçek...

Takım elbise...

Zayn...

ELİNDE ÇİÇEKLE TAKIM ELBİSELİ ZAYN?!

çok uzun zamandır yoktum biliyorum hadi beni dövebilirsiniz

11.sınıf sandığımdan yoğun geçiyor ve ben hastalıktan ölüyorum evet

ve artık yazımımı nedense beğenmemeye başladım sanki boş ve hiçbir ruh olmadan yazıyormuş gibiyim

siz de öyle düşünüyorsanız lütfen lütfen söyleyin

ve üzgünüm ama birkaç bölüme final... :((

OFFICE -zm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin