Ne olacağını bilmiyordum ve ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Her zaman böyle olmuştu. Ne kadar özgüveni olan bir kadın gibi görünsem de hayatımın büyük bir bölümünü boşluk içerisinde yaşamıştım.
Onları daha fazla dinlemek istememiştim ve aslında bu hastanede de kalmak istemiyordum. Utana sıkıla Zayn'den beni götürmesini istedim çünkü Nathan –doktorum- beni tek başıma bırakmazdı. Onu yanımda istiyordum, evet ama bunu yapamazdım.
Kırılmıştım. İliklerime kadar kırılmıştım.
Muhtemelen bundan sonra onunla görüşmeyecektim. Şirkete gider istifamı verirdim ve büyükbabamın bana bıraktığı mirasla güzelce yaşardım. Güzel plan ha?
Zayn'le arama koyduğum ince kabuğu kırdıktan hemen sonra böyle bir şey yaşamamız hiç iyi olmamıştı. Çünkü ben bir kez daha kimseye güven olmayacağını anlamıştım.
Aptalsın! Onun için de zor bir durum bu. Sadece kendini düşünme. Hiçbir şey bilmiyorsun!
Her neyse.
Zayn neyse ki bir şey demeden kafasını salladı. Üzerimde hasta elbisesi vardı ve ben böyle bir yere gidemezdim. Kafamı sağa sola çevirdim ve kaygıyla dudağımı ısırdım.
"Ben sana kıyafet getirdim, merak etme."Sesi aynı şefkatle çıkıyordu ama bakışlarında soğukluk vardı işte! Çok fazla değildi ama aramıza karlar yağmıştı. Onun soğukluğunu hissediyorduk. İkimiz de birbirimize sarılmak istiyor ama karları geçmeye cesaret edemiyorduk.
Ben yapamazdım.
O karlı yolları geçince ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Beni istemeyebilirdi ki yüksek ihtimalle öyle olacaktı. Bir yıkımı daha kaldırmaya hazır olduğumu sanmıyordum.
Onun önderliğiyle hasta odasına girdim. Yatağın üstündeki poşeti gördüğümde Zayn'e dönüp hafif bir gülümseme gönderdim ve kapıyı yüzüne kapattım. Ona soğuk davranmak istemiyordum ama olmuyordu! Beni bırakacağını düşünüyordum ve bu yüzden hareketlerimi kontrol edemiyordum.
Üzerimi giyindikten sonra kapıyı açtım ama sinirli bir Zayn Malik ile karşılaşacağımı hiç kimse tahmin etmiyordu sanırım. Bileğimden tutup beni çekiştirmeye başladığında bir şey demedim. Canımı yaktı, ama sustum.
Arabaya geldiğimizde beni hızla arka koltuğa oturtturup yanıma geldi. Şoföre gitmemiz için işaret vermesinden sonra bir şey söylemesini bekledim, bekledim, eee, bekledim. Ama alabildiğim tek şey sessizlikti.
Evimin önüne geldiğimizde ona döndüm ama o bana bakmadan üzerimden uzanıp benim tarafımdaki kapıyı açtı. Başıyla işaret verip derin bir nefes verdiğinde gözyaşlarımla oradan ayrıldım.
Kalbimi çok, çok fazla kırmıştı.
Aslına bakarsanız neden ağladığımı bilmiyordum. Bana kötü davranmamıştı, hala şefkat doluydu. Ona soğuk davranan ve onu öfkelendiren bendim.
Kafamda bir sürü bilmediğim şey ve soru işaretleri vardı, bu başımın zonklamasına neden oluyordu. Daha fazla düşünmeme izin vermeyip daireme girdim ve kendimi yatağıma attım. Düşünmekten en iyi kaçış uykuydu, ben de uyudum.
Uyandığımda biraz daha iyi hissetmeyi bekliyordum ama gözlerimi bile açamayacak haldeydim. Başımda bir ağrı vardı ve kafamı her kaldırmak istediğimde birileri eliyle kafamı yastığa bastırıyormuş gibiydi.
Yatağın üzerinde elimi gezdirip telefonumu bulmaya çalıştım, belki Doniya'yı çağırabilirdim ve Zayn hakkında ağzından laf alabilirdim. Elime değen soğuk metal cisimle kendi kendime hafifçe gülümsedim ve hızlı aramalardan Doniya'yı aradım.
"Benim evime gelebilir misin?" Direk konuya girdiğim için kötü hissetmiştim ama cidden konuşacak halim bile yoktu.
"Ben de seni arayacaktım zaten, geliyorum." Sesinde soğukluk olmaması beni mutlu etmişti. Tek arkadaşım o'yken tamamen yalnız kalmak istemezdim.
O gelene kadar gözlerimi dinlendirmek için geri kapattım ama yine uyuyacağımı biliyordum. Sorun değildi, uykusu hafif olan biriydim ve Doniya zile bastığında illa ki uyanırdım.
Kendime gelmem fısıltılar ve alnıma koyulan soğuk bir şeyle olmuştu. Sıçrayarak yataktan kalkmaya çalıştım ama sanki vücudumun her yerine iğne batırıyorlardı.
"Şşşt. Dinlenmen gerekiyor." Doniya'nın sesini duyduğumda rahatlayarak geri yattım. Eve nasıl girebilmişti? Zilin çaldığını neden duymamıştım?
"Nasıl eve girdin?" Kısık sesimle konuştum. Gözlerimi yarım yamalak açabiliyordum. Odanın ışık seviyesi neyse ki düşüktü yoksa bu kadar bile açamaz, baş ağrısından ölürdüm. İlk önce dudağını ısırdığını gördüm sonra da bakışlarını kaçırdı.
"Zile bastım, kapıyı yumrukladım ama açmadın. Ben de çok endişelendim ve Zayn'i aradım. Ateşler içerisindeydin ama çok şükür ateşin düştü." Yutkunamadım.
"Burada mı?"
"Gitti." Nefes alamadım.
Daha sonrasında Zayn ile ilgili hiçbir şey soramadım zira onun cümlelerinin kestiği yerleri sarmakla meşguldüm. Ama o olmadan yapamazdım. Ben beceriksizdim, o yaralarımı sarmak için orada olmadığı zaman daha çok kanardım.
Zayn'e sormaya çekindiğim konuları Doniya'ya sorarak gecenin geri kalanında onlara cevap aradım. Daha fazla boş yaşamak istemiyordum ve akli dengemi yitirmeden önce doğru olduğuna inandığım dini yaşamak istiyordum.
Bu yüzden Doniya'nın da yardımlarıyla o gün sabaha karşı Müslüman oldum. Şimdi Doniya'ya ödeyemeyeceğim bir borcum vardı.
Ama ben hala Zayn'i düşünüyordum.
Müslüman olma kısmını yazmadım çünkü bana garip geliyor bu yüzden kısa geçtimm
beklettiğim için sorry
öd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OFFICE -zm-
Fanfiction"Sadece seni öylece sevemem." Tüm hakları yastığımda saklıdır.