•24•

6.7K 710 140
                                    

GARAJ'ın önünde durduğumda gördüğüm manzara şuydu :

Kart oyunu oynayan Jimin ve Hoseok bir köşede kıkırdıyor, Suga diğer yanda uzanmış telefonuyla oynuyor, Jin ise tezgahın üzerinde bir şeylerle ilgilenirken, Namjoon parkelere un dökülmesine neden olduğu halde bunun zerre farkında olmuyor ve abisinin uyarılarına rağmen büyük kasenin içine tuttuğu kutudaki her şeyi dökmeye devam ediyordu.

Büyük koltukta ise, Taehyung, Yooseul'u gıdıklayarak elindeki kumandaya ulaşmaya çalışıyordu.

Cidden.

Yooseul'ı Han Nehri'nden aşağı atsam bana herhangi kanuni bir ceza vermemeleri gerekirdi.

Sonuçta birini mantığını yok sayacak kadar sinirlendirirseniz, sizi bir yerlerden atabilir ve bu konuda itiraz etmeniz aptalca olur.

Beni fark eden ilk kişi olan Suga, telefon ekranını geriye çekip yüzüme baktı.

"Millet! Sunya geldi!"

Herkes bir anda yaptığı işi bırakıp, salonun ortasına toplanırken Jimin ve Suga, yaklaştıklarında bir beşlik çaktılar.

"Size söylemiştim," dedi Jimin.

"İşte geldi."

Bir şey söylemeden çattığım kaşlarımla onları izlerken, içimden beni buraya çağırma sebeplerinin, girdikleri aptal bir iddia olmamasını diliyordum.

"Tamam, geldi ama sormalıyız. Belki geçerken uğramıştır?"

Hoseok, belli ki kaybettiği iddiayı kabullenemediğinden bunu söylemişti ama herkes duymamış gibi davranıyordu.

Yooseul ve Taehyung karşımda durduklarında kendi kendilerine bir şeyler hakkında tartışıyorlardı.

Namjoon öksürüp gürültüyü sonlandırdığında Yooseul ve ben göz göze geldik.

"Açıklama yapmak için yalnızca bir dakikan var, Yang Yoo Seul." derken içimden küfürlü kelimeler sayıp hangisini söylesem daha az saygısızca olur diye düşünmekle meşguldüm.

Aklıma s harfiyle gelen ve saygısızca olabilecek küfürler şunlardı :

Sokayım!

Sıçtık!

Sümüklüler!

Teknik olarak sonuncusu küfür değil, hakaret sayılırdı. Ama yine de söylemek istediğimi inkar edemezdim.

Telaşlanan Yooseul, ilerideki telefonunu almak için eğilirken konuşmaya başladı.

"Ben Show Me The Money'nin son sezonunu izleyecektim ama Taehyung Victoria's Secret'ın canlı yayında olduğunu söyledi. Senden yardım istediğim sırada da boğuşuyorduk ve telefonum..."

Ekranı sol taraftan azıcık çatlamış olan telefonunu uzattı.

"Baksana ne hale geldi!"

Dirseğiyle, Taehyung'un karnına vurdu. Taehyung ise yapmacık bir acıyla inlerken gülmeye devam ediyordu.

Yooseul, yine beni şaşırtmadığından gerçekten ondan iğrendiğimi belli eden şekilde baktıktan sonra arkamı döndüm.

"Beklenildiği gibi..." diye fısıldadım kendi kendime.

"Yang Yoo Seul'dan beklenildiği gibi."

Bizim aramızdaki şey arkadaşlık falan değildi. Arkadaşlık, yalnızca tek taraflı çıkar ilişkisine değil, daha farklı bir şeye deniliyordu. Mesela, ilkokulda tiyatro kulübündeki çocuklar benimle dalga geçerken, onlara tek beyin hücreleriyle yaşadıkları için beni sevecek zekaya sahip olmadıklarını söyleyen Minjae ve benim aramdaki şeydi arkadaşlık. Ama kesinlikle bu değildi.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin