6. Kısım

88 8 3
                                    

'' Efendim Göktuğ? ''

'' Lan neredesin? 2 gündür telefonun kapalı, sana bir şey oldu diye çok korktum. ''

Kafamı sakin tutmak için telefonumu kapatmıştım, açmayı unutmuşum. Göktuğ'ya olan biten her şeyi anlattım. Onu göremiyordum ama yüzü ifadesini tahmin edebiliyordum. Şaşkınlıkla beni dinliyordu.

'' Yarın okula geliyorsun, dimi? '' Okul mu? Ben özel okula gidiyordum, doğal olarak parasını ailem ödüyordu. Onlar da olmadığına göre okul değiştirmem gerekiyordu. Göktuğ 'nun üzülmesini istemedim.

'' Geliyorum merak etme.'' dedim Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. Odada yalnızdım. Genel Müdürle konuşmam gerekiyordu. Odadan çıkıp hızlı adımlarla merdivenlere gittim, ikinci kata inerken üçüncü kattan ''Lütfen! '' diye bir bağırış duydum. Sonrada ağlama sesleri. Üçüncü katın koridorunda yürümeye başladım, yürüdükçe ağlama sesine yaklaşıyordum. En sonunda yarım açılmış bir kapıya rastladım. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Tahmin ettiğim manzara: Küçük bir çocuk yerde, önünde duran iki tane benle yaşıt olduğunu düşündüğüm çocuk, küçük çocuktan gelen ağlama sesleri, büyüklerden gelen kahkahalar...

'' Hayırdır gençler? '' dedim arkamda ki kapıyı kapatırken. İki çocuktan biri beni görünce diğerine küfür etti: '' Lan mal, kapıyı niye kapatmadın?'' Çocuk bir şey diyemedi, bana döndü:

'' Seni ilgilendirmez, çık buradan.'' dedi.

'' Çocuğu rahat bırakırsanız çıkarım dedim '' Küfür eden çocuk ofladı:

'' Çattık ha, gider misin kardeşim? ''

'' Gitmiyorum lan, ne yapacaksın? '' dememle birlikte iki çocuk üzerime yürüdü.

Başlıyoruz... Etrafıma bakındım, işime yarayabilecek şeyler.. Gözüm önümde duran ranzanın arkasında ki cam şişeye dikildi. Tam oraya gidecekken ilk yumruğu yüzüme yedim, ikinciyi karnıma yedim, üçüncü yüzüme gelmeden eğildim ve rakibimin arkasına geçip ranzanın arkasında ki cam şişeyi aldım. Arkamı döndüm, iki rakibim de bana bakıyordu. Bekledim, elimde ki cam şişesini sıkmaya başladım. Sağda ki çocuk ilk adımını atar atmaz şişeyi üzerine fırlattım, şişe çocuğun sağ omzunda parçalandı, kırılan cam parçaları omzuna saplandı, kanlar akmaya başladı. Arkadaşının acıyla inlediğini gören diğer çocuk beni bırakıp arkadaşına yardım etti. İkiside odadan çıktı.

" İyi misin? '' Minik çocuğun gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Cevap vermedi.

''Hadi gel, seni odana götürelim '' dedim samimi bir ses tonuyla. Çocuk bana güvenmiş olmalı ki kısık bir sesle '' Yüz yirmi iki '' dedi. Yüz yirmi iki numaralı odaya çocuğu bıraktıktan sonra müdürün odasına doğru yöneldim. Tam kapıyı çalacaktım ki, ''Bu çok tehlikeli!" bağrışını duydum.

'" Bağırma. '' dedi başka bir ses. '' Çocuğu burada tutmak zorundasın. Gözümüzün önünde olmalı ''

" Ya fark ederse? O zaman biterim. Sizin 'Amiriniz' de hiç bir şey yapamaz!''

''Fark etmeyecek. Yani böyle bir şeyin olmamasını sen sağlayacaksın.'' Başka bir ses daha konuştu:

''Planımızın bitmesine çok az kaldı. Zaten en sonunda çocuktan kurtulacağız. Senden istediğimiz sadece biraz sabır.''

Aha, sanırım az önce ölüm fermanım imzalandı. Sesler sustu, hemen koridorun arka kısımlarına doğru ilerledim, bulduğum ilk köşeye saklandım. Düşüncelere dalmadan kapının açıldığını duydum. Göz ucuyla bakınca çıkan iki kişinin beni buraya getiren polis memurlarının olduğunu gördüm.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin