16. Kısım

60 8 1
                                    

"Bu... İmkansız." kadın şaşkın gözlerle Ege'ye bakıyordu.

"Sen, gerçekten benim oğlum musun?"

Ege'nin gözlerinde ki öfke yok olmuştu, yerine büyük bir hüzün kaplamıştı.

"Çok mu şaşırtıcı?" Diye sordu Ege.
Kadın sanki kelimelerini dikkatle seçiyormuş gibiydi.

"Ben.. şey... özür dilerim." Dedi.

On beş dakika önce evi basan adamları iple bağlamıştık. Adamlar hala baygındı ve yüzleri yara bere içerisindeydi.

Ege bağırmaya başladı.

"Özür mü diliyorsun? Özür mü diliyorsun? Hayatımda oluşturduğun boşluğun farkında mısın sen? Adımı biliyor musun?"

Kadın caresizlikle Ege'ye baktı, sonra başını öne eğdi. Ege ağlamaya başladı.

"Her gün okula giderken, küçücük çocukların annelerine sarılışlarını izliyorum ben. Sonra, soruyordum kendime acaba benim annem nasıl bir insan diye. Zaman geçti, artık başka bir soru sormaya başladım. Anne sevgisi nasıl bir şey acaba? Biraz daha zaman geçti, en son şu soruyu sordum: annem bana bunu nasıl yapar? Annem beni nasıl terk eder?"

Ege'nin annesi de ağlamaya başladı. En sonunda onları yanlız bırakmaya karar verdim, salondan çıkıp evin üst katlarına çıktım. Rastgele bir odaya girdim.

Tipik bir çalışma odasıydı. Çalışma masasının üstünde Dr.Halit Özger yazıyordu. Masayaya oturdum, beklemeye başladım.

İçimden on dakika saydıktan sonra çalışma masasında gözüme bir şey çarptı. Hayır, olamaz...

Masanın çekmecesine o sembol kazınmıştı: Beyazlar içerisinde simsiyah bir melek.

Çekmeceyi açmaya çalıştım, kitliydi. Maymuncuklarımdan küçük olanı çıkardım, hızlıca kilidi açtım.

Çekmecenin içinde hasta raporları vardı. Küçük çocukların hasta raporları vardı. Raporları karıştırdım, aralarından Emre Erdem adlı raporu buldum, okumaya başladım.

KAN TESTİ RAPORLARI:
TARİH:05.06.2007
"Yapılan test sonuclarında hastanın kanında bir değişiklik gözlenmiştir. Yakın tarihte deney için aileden izin istencektir."
TARİH:26.07.2007
Baba Ekrem Avcı tarafından kabul edilen deney sonucu, hastanın kan hücrelerinde ...ti...dır......"

Yazının kalan kısımları silikti, okunamıyordu.

Baba Ekrem Avcı mı?

Bir yanlışlık olmalı. Kaslarım gerildi, kalbım küt küt atmaya başladı. Alnımda oluşan boncuk boncuk terleri hissedebiliyordum. Kafam almıyordu. Beynim iflas etmiş durumdaydı ve hiç bir şey düşünemiyordum. Bir kaç dakika transta kaldım.

Kendime geldiğimde masadan kalktım. Bir yanlışlık olmalıydı. Böyle bir şey olamazdı. Raporları alıp odadan çıktım.

Aşşağı indiğimde Ege ve annesi karşı karşıya oturmus, her ikisi de ellerini kafalarına yaslamış bir şekilde sessizce oturuyorlardı. Ege'nin gözleri şişti, kadının gözlerinden küçük yaşlar akıyordu.

Ege beni gördüğünde bir şey yapmadı, oturmaya devam etti, bende kadına döndüm.

"Elif hanım, kocanız nasıl öldü?" Diye sordum.

Ege de annesi de bana boş boş baktılar.
Ege "Ne?" Diye sordu.

"Elif hanım, soruma cevap verin." Diye inat ettim.

"Kalp krizi." Diye başladı kadın. "Bir iş günü hastanede kalp krizi geçirmiş. Doktorlar bu yaşta çok stres yapan bir adamda böyle şeyler olması normal dedi."
Gözlerini yere indirdi.
"Onu bana göstermediler hiç." Dedi.

Ege merakla,

"Emre, bunu neden soruyorsun?" Diye sordu. Çalışma masasından aldığım rapoları gösterdim.

"Kocanız benim üzerimde bir deney yapmış. Bunu da gizli tutmuş." Raporun silik kısmını açtım.

"Raporlardan biri silik. Birisi silmiş, sizin hiç bir bilginiz var mı?"

Kadın raporları elimden alıp incelemeye başladı.

"Kocam 30 Temmuz'da vefat etmişti. Vefat etmeden iki gün önce bu raporları bana vermiş, bunları çalışma masasın da ki çekmeye koyup kilitlememi istemişti. Öldükten iki gün sonra bir kaç adam gelip evi darmadağan etmişlerdi, ama raporu bulamadılar. O gün bugündür duruyor orda."

30 Temmuz... Deney sonuçlarım 26 Temmuz'da çıkmıştı. Dört gün sonrada adamın ölmüş olması, raporları saklayıp ölmüş olması tesadüf olamazdı.

"Hayır..." diye mırıldandım.

Ege "Ne oldu?" Diye sordu.

"Yetimhanede anlatırım" dedim, sonra aklıma saat geldi. Saatte baktığımda on bir gösteriyordu.

"Yetimhane'ye alınmıcaz." Dedim.

Ege annesine baktı, sonra bana baktı.

"Bizde burda kalırız." Dedi

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin