4.Kısım.

108 9 1
                                    

"Burasıda senin yatağın." Dedi yeni oda arkadaşlarımdan biri. Yatak dedikleri şey eskiden rahmetli babaannemin evinde yattığım kanepelerden farksızdı. İncek taraflarında bir yetimhaneydi bura. dört katlı basit bir bina. İlk katı kayıtların ya da evlat edinme işlemlerinin yapıldığı yerdi.

Aslında çok değişikti. Kaydım yapılırken bir çift insan arkada ki koltukta ağlayan küçük çocuğa: " Merak etme, annen gelecek.." Gibi teselli edici cümleler söylüyorlardı. Çocuğun hemen karşısında da zengin olduğu her yerinden belli iki karı kocanın başka bir çocuğa sarılışını gördüm. Cennetle cehennem karşı karşıya duruyordu sanki.. İkinci kat yöneticilerin katıydı. Odaların yanından geçerken "Genel Müdür" yazısının olduğu kapıda durdum. İçeride yaşlı bir amca oturuyordu.

Anladığım kadarıyla üçüncü ve dördüncü kat yetimlere ayrılmıştı. Üçüncü katın odaları kapalıydı. Dördüncü kata vardığımızda koridorun en sonuna kadar yürüdük. Sonda ki kapıyı açtık. İçeri girdiğimde üç tane çocuk, dört tane ranza gördüm.
" Gençler, yeni oda arkadaşınız: Emre." Dedi arkamda ki adam. Polisler kaydım yapıldıktan sonra ayrılmıştı. Arkamda ki kapı kapandı, sanki eski hayatım o kapının arkasında ölmüştü ve bu oda yeni bir hayatın başlangıcıydı.

Karşımda duran üç çocuktan ilki samimi bir tavırla yaklaştı: " Hoş geldin, ben Ege, aramıza hoş geldin." Diyerekten tanışma faslı başladı. Ege dediğimiz çocuk benim boyumda, zayıf bir çocuktu. Yüzünde de bir çizik izi vardı. Yaşıt olduğumuzu söyledi. İkinci tanıştığım çocuğun adı Uğur'du. Şişman, balık etli bir çocuktu. Benden 2 yaş büyük. Son çocuk, Ahmet; utangaç birine benziyordu. Benimle aynı boyda, içine kapanık bir çocuktu. Ranzama yerleştikten sonra herkes etrafıma toplandı.

" Ee, seni hangi talihsiz olay getirdi buraya?" Diye başlattı konuşmayı Ege. Cevap veremedim .
" Korkma, yemeyiz seni " deyip güldü Uğur.
" Bir o kalmıştı yemediğin bir zahmet yeme Uğur." Dedi alaycı bir tavırla Ege. Herkes güldü. Hoş bir sohbet başladı aramızda. Ahmet fazla konuşmadı. Gece erken saatte uyudu. Uğur ve Ege'nin hikayelerini dinledim. Ege'nin annesi fakir birinin tekiymiş. Zengin biriyle evlenmiş, onu kullanmış. Zengin adam öldükten sonra adamın tüm mirası kadına kalmış. Ama bir süre sonra kadın hamile olduğunu öğrenmiş. Cesaret edememiş ve Ege doğduktan sonra bu yetimhaneye bırakmış. "Adımı annem koymamış, burada koymuşlar." Dedi Ege.

Uğur'un hikayesi daha bir dramatikti. Annesi pavyonda çalışırmış. Bir gün pavyona zengin biri gelmiş, annesini görmüş. Annesi hiç yüz vermeyince zorla kadını pavyondan çıkarmış. Pavyon sahibi adamın zengin olduğunu görünce bir şey diyememiş. Adam kadına teceavuz edip bırakmış. Dokuz ay sonra da Uğur doğmuş. Maalesef doğum sırasında annesi ölmüş. Uğur'u da bu yetimhane ye bırakmışlar. Anlattıklarına göre Ahmet ailesini trafik kazasında kaybetmiş çocukken. Neden bu kadar çekingen diye sorunca: "Belki bir gün o anlatır." Deyip
geçiştirdi Ege beni.

Konuşma bitti, herkes ranzalarına geçti. Ben uyuyamadım. Sürekli aklımda ailem vardı. Neler olduğunu bilmiyordum ve öğrenmem gerekiyordu. İşin kötü kısmı nereden başlayacağımı bile bilmiyordum. Tüm bu düşünceler arasında uyuyakaldım.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin