14. Kısım

76 9 1
                                    

" Hey, nasılsın?"

" Sen ne hakla benimle konuşursun?"
Etrafıma bakınca başım döndü. Neredeyim ben?

" Bak, lütfen açıklamama izin ver, bunu mecbur olduğum için yaptım. Seni seviyorum.

Karşımda duran silüeti zar zor seçebildim. Gizem'di bu. Sanırım bana yalvarıyordu.

Etrafıma bakındım, okulda olmalıydık ama bir terslik vardı. Burada olmamalıydım.

" Bana yalan söyledin, bana umut verdin. Seni farklı sanırdım, diğerlerinden bir farkın yokmuş. "

" Yapma.." Gizem ağlıyordu. Acımasız bir şekilde "Seni görmek istemiyorum" dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Gözümden bir yaş aktığını fark edince birden ortam değişti.

Parkın birinde oturuyordum, önümde neşeli bir şekilde oynayan, mutluluk çığlıkları atan çocukları izliyordum.

Birden karşıma bir kadın çıktı, kısa boylu, ince belli biriydi; üstünde kırmızı bir kazak ve geniş bir kot pantolon vardı. Bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Anne?"

" Oğlum, nasılsın?"

" Anne, ben neredeyim? Sen neredesin?" 

" Buradayım annem. Bak, yanındayım."

O anda birden sanki beş yaşıma dönmüştüm. Annemin gözleri parıldıyordu, içimden ona kıvrılıp uyumak geçiyordu. Annem elimi bana uzattı.

Ancak tam o sırada bir adam geldi.

Siyah bir gömlek giymişti, kafasında ki şapkadan adamın yüzünü seçemiyordum. Annem adamı görünce elini geri çekti. 

" Üzgünüm oğlum.." diyerek arkasını dönüp adamla gitmeye başladı. Arkadasından " Anne!" diye bağırsamda geri dönmedi, arkasından koşmaya başladım, yanında ki adam arkasını dönüp yüzüme bir yumruk geçirdi ve tekrar karanlığa büründüm.

****
" Anne!"

" Hey dur, sakin ol, iyi misin?"

Etrafımda bir sürü insan duruyordu, hatırlamaya çalıştım:

Yetimhanedeydim, odamda ki ranzamda yatıyordum, başımda Ege, Uğur, Ahmet ve Feride teyze vardı.

" Ne oldu ya?" Diye sordum. Başım çatlıyordu.

" Arda dün müdürün odasına girmiş gizlice." Dedi Ege. " Müdürün aldığı yüzüğü çalıp gitmiş, sende onu durdurmaya çalışıyordun, sonra seni de bayıltmış. Hatırlamıyor musun?"

Ege'nin bakışlarında bir anlam vardı. Sonra çaktım. Müdürün odasına giren bendim.

Arda yakalanmam için çıkışta bekliyormuş, maskeyi takınca beni bayılttı ki kendisini hırsız olarak göstermek istemiş. Beni yakalanmaktan kurtarmıştı. Sonra aklıma müdürün odasında gördüğüm evraklar geldi. Ekrem Avcı...

Kafamda ki bulmacalar yavaş yavaş çözülmeye başladı: Büyük Patron dedikleri tipin adı Ekrem Avcı'ydı. Ailemi tehtid edip başlarını belaya sokmuştu. Ailem de onu polise şikayet edip hapse attırmıştı. Ama hala eksik şeyler vardı, neden onları tehtid etmişti? Peki ya ailem neden şimdi beni terk etti? Acaba adam hapisten mi kaçmıştı?

Öte yandan benimle ilgili olan hastane raporları vardı. Tam onları okuyacakken müdür odaya girmişti. Kafam çok karıştı.

" Emre, cevap versene yavrum?" Feride teyze endişeli görünüyordu.

"İyiyim, başım ağrıyor sadece. Ee, Arda kayıplara mı karışmış?"

Ahmet konuştu:
"Evet, kayıtçı adamımızı da bayıltmış, adamı hastaneye kaldırdılar. Allah'tan önemli bir durum yokmuş."

Vay be, o kadar sert mi çarpmışım adamın kafasını?

" Ya, arkadaşlar, ben biraz yalnız kalabilir miyim? Dinlenmeye ihtiyacım var da."

Feride Teyze: "Hadi çocuklar, bırakın Emre uyusun." Deyip herkesi odadan çıkarttı. Yatağımdan doğruldum, ayağa kalkmaya çalışınca başım döndü, geriye sendeleyerek  yatağa geri oturdum.

"Off.." dedim kendi kendime.

Bir daha denedim, bu sefer başım döndü ama dengede durabildim. Dolaplara gidip kendiminki açtım.

Çanta yoktu.

Olamaz. Bu kadar yaklaşmışken olamaz. Dolabı iyice karıştırdım, çanta yoktu. Sinirden dolaplara bir yumruk geçirdim, yatağıma geri oturdum.

Sakinleşince odadan çıktım. En alt kata indiğimde Ege'yi gördüm. Yanına gideyim dedim ama yüzü kızarmıştı, gözleri şişti. Müdürün odasından çıkmıştı ve hızlıca yetimhaneden dışarı çıktı. Bende aynısını yaparak onu takip etmeye başladım.

****

Saat 8:30'tu. Karanlık sokaklarda Ege' yi takip ederken endişelenmeye başlamıştım. Kapuşonunu başına geçirmiş, elleri ceplerinde hızlıca yürüyordu. Birden sağa saptı.

Bende sağa sapınca Ege üstüme atladı, ellerimi duvara yapıştırıp "Sen kimsin?" Diye bağırdı. Beni tanıyınca sakinleşti.

"Sen napıyorsun burada?" Diye sordu. 

"Seni takip ediyordum. Ağladın mı sen?"

Ege geri çekildi. Yüzünde çok büyük bir hüzün vardı.

"Sorun yok, bir işim var, onu halletmem lazım. Sen yetimhaneye geri dön." Diye cevap verdi.
Ege'ye yaklaştım.

"Hey, seni bırakmıyorum, belli bir sorunun var. Nereye gidiyorsun?"
Ege üç saniye sessiz kaldı, sonra konuştu:

" Anneme."

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin