19. Bölüm

64 6 0
                                    

Keşke daha fazla baygın kalsaydım.

Kafama kim vurduysa o kadar sert vurmuş ki uyandığımda feci bir baş ağrım vardı.

Her neyse.

Nerdeyim ben?

Geniş bir alanda ellerim ve kollarım bağlanmış oturuyordum. Etrafıma bakındığımda gördüğüm tek şey karşımda duran boş bir sandalyeydi. Neresi olduğunu bilmediğim bu garip yerin pencereleri de yoktu. Ve, başım çok feci ağrıyordu.

Karşımda duran tahta kapı yavaşca açılmaya basladı. İçeri hafif kıvırcık saclı bir kız girdi.

"Sonunda uyandın." dedi.

"Beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattın Gizem."

"Ben.. buna mecburdum. Hayatım tehlikedeydi ve başka carem yoktu."

"En azından söyleyebilirdin." dedim sert bir sesle.

Gizem'in gözleri doldu, tam bir şey dicekken kapı tekrar açıldı.

İçeriye benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir erkek girdi. Saçları uzun ve önü benim saçlarım gibi kalkmıştı. Yanağında derin bir yara izi vardı. Bıcak izi miydi o?

Kirli sakal bırakmıştı ve nedense bana bir yerden tanıdık geliyordu.

"Demek meşhur Emre sensin." dedi.

"O kadar da abartılıcak bir özelliğin yokmuş."

"Bence insanları dış görünümlerinden yargılamamalısın." dedim.

Kirli sakallı çocuk bana doğru yaklaştı. Gözlerimin içine baktı.

"Ahmet'in dediği kadar cesaret varmış sende, hemde ellerin bağlıyken. Şaşırtıcı."

"Ahmet mi?"

Sonra aklıma Ahmet'le yetimhanede olan konuşmamız geldi. Benden bir şeyler saklıyordu, raporları gördüğünde dehşete düşmüştü.

"Sen Berk'sin." Dedim.

Berk güldü.

"Anladığına sevindim. Her neyse, konumuza dönelim."
Gizeme döndü.

"Tatlım sen çıkabilirsin" dedi.

Gizem çıktıktan sonra Berk karşımda ki sandalyeye oturdu.

"Aileni bulmuşsun diye bir duyum aldım. Söyle bakalım, nerdeymiş ailen?"

Güldüm.

"Sence bunu sana söyler miyim?" diye sordum. Berk kalkıp cebinden sigara paketini çıkardı, içinden bir tane alıp yaktı.

"Bak, istersem seni burda aylarca tutabilirim, kimsenin de ruhu duymaz."

Sigarasından bir nefes aldı. Sıgaranın kokusu zaten feci olan baş ağrımı daha fazla arttırdı.

"Bu yüzden, bence ne biliyorsan söyle."

Gözlerimi boşluğa diktim.

"Tut valla benim için hava hoş. Sonuçta ailemin yerini biliyorum."

Bunları söylerken iple bağlanmış olan ellerimi çözmek üzereydim.
Berk bana yaklaştı.

"Sen kendini çok mu zeki sanıyorsun?" diye sordu.

Sonra sigarasından bir nefes alıp dumanı yüzümün tam ortasında üfledi.
Ellerimin bağını çözmüştüm.

"Normal şartlar altında sana merhamet gösterirdim." dedim. "Artık göstermeyeceğim."

Berk sırıttı. "Niyeymiş o?"
Gözlerinin içine baktım.

"Sigara içenlerden iğreniyorum."

Sağ yumruğumu Berk'in burnuna geçirdim. Berk acıyla geri çekildi. Ellerimin kuvvetiyle zorla ayağa kalktım. Ayaklarım hala bağlı olduğu için dengemi çok zor kurdum.

Kendimi yere bıraktım ve sandalyenin bacaklarını kırdım. Sersemliği bitmiş olan Berk bana doğru yürümeye başladı.

Sandalyenin kıırlmış dallarından birini alıp Berk'in suratında yarıya ayırdım. Acının etkisiyle Berk yere yığıldı.

Aceleyle ayak bağlarımı çözdüm. Yere yığılmış olan Berk'i kaldırıp diğer sandalyeye oturttum, ayağa kalkmaya çalıştı ama yüzüne bir yumruk daha geçirdim. Onu çok fena gafil avlamıştım.

Cözdüğüm ipleri alıp Berk'in ellerini ve ayaklarını bağladım.

"Şimdi soru sorma sırası bende." Dedim.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin