10. Kısım

84 7 2
                                    

'' Seni seviyorum. ''

'' Bende seni seviyorum.''

Okul. Karşımda hayatımda hiç bu kadar yakın olmadığım Gizem. O kadar yakındık ki nefesini hissedebiliyordum, burunlarımız değmeye başladı, Gizem gözlerini kapadı, ben açık tutmayı seçtim, dudaklarımız birbirine değince etrafta ki her şey erimeye başladı.

Hayır. Olamaz.

 Gizem benden uzaklaşmaya başladı. Yanımda ki dolaplar erirken onun benden uzaklaşmasını, bana gülmesini izledim. Etrafımda yuvarlak bir delik oluştu ve bulunduğum yer eridi, içeriye düşerken gerçek hayata geri döndüm.

Sesler duyuyordum ama kulaklarım öyle çınlıyordu ki hiç birisini anlayamadım, her şey kesik geliyordu.

''....olsun''

''......ktum''

Kulaklarımda ki çınlama geçtikten sonra gözlerimi açtım, yanımda Uğur, Ege, Ahmet ve şaşırtıcı bir şekilde Göktuğ vardı. O nereden duymuştu?

'' Emre, beni duyabiliyor musun? '' dedi yanı başımda duran Ege.

Boğazım kurumuştu, bütün vücudum uyuşuk gibiydi, hala narkoz etkisinde olmalıydım. Etrafıma bakındım, hastanede olmalıydım. Gözlerimi kapadım, hatırlamaya çalıştım.

İki tane adam, merdivenden yuvarlanışım, anahtarın camdan uçuşu, sırtımda ki kurşun yarası...

Anahtar... artık tamamen kaybolmuştu, içerinde ne varsa asla öğrenemeyecektim. Gözlerimi tekrar açtım, yanımda duran Ege'ye baktım. Konuşmaya çalıştım ama beceremedim, boğazım çok kurumuştu. Kısık bir sesle:

'' Susadım '' diyebildim. Bunu duyan Göktuğ hemen yanında duran masada ki süvariden yanda duran bardağa su doldurup bana getirdi. Doğrulmaya çalıştım, sırtım feci bir şekilde acıdı, acının verdiği hisle ağzımdan '' Ah'' sesi geldi.

'' Dur, kendini yorma '' dedi Uğur. Elimle sıkıntı yok işareti yaptım, zor bela doğruldum. Narkozun etkisinde değilmişim onu öğrendim.

Suyu kana kana içtim, sonra düşünmeye başladım, Büyük Patron denilen bir tip vardı ve babamın çantasını istiyordu. Babamın çantası baya önemli şeyler taşıyor olmalıydı. Babam gibi bir insanın böylesine bir işe bulaşmasını ne sağlamıştı acaba? O gün evime gelen polisler de büyük ihtimalle o çantayı aramaya gelmişlerdi. Peki beni kaçıran adamlar? Büyük Patron için çalışıyor olamazlardı, öyle olsaydı çantayı para amaçlı kaçırmazlardı. Bu da demek oluyor ki çantanın peşinde olan başka insanlar da var. Yanı başımda duran Ege'ye baktım, kafası dalgın gibiydi, bir şeye canı sıkkın gibiydi ama şu an bu konuyu onunla konuşacak durumda değildim.

'' Beni nasıl buldunuz? '' diye sordum.

'' Yaşlı bir kadın seni yerde baygın bir şekilde gördü, yanda duran kanları da görünce ambulans çağırmış. Yetimhaneyi aradılar, bizde hemen geldik. '' Göktuğ'ya baktım,

'' Peki ya sen? ''

'' Seni aramıştım, telefonu bir başkası açıp bana olanları anlattı, bende hemen geldim. ''

Herkese teker teker teşekkür ettikten sonra odaya tanıdık iki polis girdi. Neden her seferinde bana bu polisler denk geliyordu?

'' Geçmiş olsun Emre, nasıl hissediyorsun?'' diye sordu iki polisten biri.

'' İyiyim'' dedim.

'' Bize yaşadıklarını anlatabilir misin?'' Diye sordu diğer polis.

'' Yetimhaneye dönüyordum, sonra iki tane adam beni kaçırdı, bilmediğim bir çantayı sordular bana, cevap veremeyince de beni orada tutmaya çalıştılar, kendi imkanımla kaçmayı başardım ama adamlardan biri beni sırtımdan vurmuş.''

'' Peki seni kaçırdıkları yerin nere olduğunu biliyor musun? ''

'' Etraf çok karanlıktı, anlayamadım.''

Uzun ve sıkıcı bir konuşmadan sonra polisler odadan ayrıldı. Diğerleri de çıkınca bende düşüncelerle birlikte uykuya daldım.


******************************************

İğrenç bir alarm sesi beni uykumdan uyandırdı. Yanımda uyuyan Göktuğ sıçrayarak uyanıp '' Noluyo lan?'' diye bağırdı. Yatağımdan doğrulmaya çalıştım ama her yerim zonkluyordu. Dışarıdan '' Yakalayın onu!'' diye bağırışlar duymaya başladım. Hastaneye hırsız girmiş olmalıydı.

Alarm sesi susana kadar Göktuğ'yla beklemeye başladık. Göktuğ ışıkları açmıştı, bir şeyler atıştırıyordu. Bende boş boş odayı inceliyordum ki yanımda ki sehpada bir şey gözüme çarptı.

Bir heykel, küçükken okulda yaptığım kil heykel, en son bu heykeli evde görmüştüm.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin