23. Kısım

57 4 0
                                    

"Rıza amca bizi diğer evde bekliyor." dedi Selin.

"Aman, orayı da bulmasınlar?"

"Çok komik."

"Bir şey sorucağım, evin camlarını kim patlattı?"

Selin kendini beğenmiş bir bakış attı bana.

"Dedim ya, başaramayacağından emindim, bu yüzden cama büyük bir taş attım."

Selin bana bakarken ilerden korna sesi geldi. İkimiz de önümüze bakınca bir arabaya çarpmak üzere olduğumuzu fark ettik. Selin son anda bir manevra yapıp kaza yapmaktan kurtuldu.

"Şu arabayı biraz daha düzgün kullancak mısın, yoksa ben mı kullanayım?"

"Allah allah, kolaysa sen kullan!"

Hayatımda bu kadar değişik bir araba kullanışı görmemiştim. Selin bi yerden dönerken sinyal vermeyi unutuyor, her seferinde kendimizi bir yayaya ya da arabaya çarpmaktan zor kurtarıyorduk.

Yolda giderken telefonum çalmaya başladı. Arayan özel numaraydı.

"Alo?"

"Emre!" Ses Ahmet'in sesiydi.

"Ahmet? Noldu?"

Sonra konuşanın sesi değişti.

"Emre."
Sesi duyar duymaz içimde büyük bir öfke oluştu.

"Ekrem."
Selin bana bakıp kolumu dürtmeye başladı.

"Ekrem mi? Ne diyor?"
Ekrem konuşmaya devam etti.

"Arkadaşlarına bir şey olmasın istiyorsan hemen yetimhaneye gel."
Arkadan Ege'nin sesi geldi.

"Emre sakın gelme öldürecek seni!"

"Eğer onlara bir şey yaparsan, sana yemin ediyorum öyle seyler yaparım ki beni öldür diye yalvarırsın!"

Telefon kapandı.
Selin'e döndüm.

"Beni yetimhane'ye götür." dedim.

Selin " Olmaz, bu çok tehlikeli olur. Plan yapmalıyız." diyince sabrım taştı.

"Selin, beni, yetimhaneye, götür." dedim sert bir ses tonuyla. Selin ses tonumdan korkmuş olacak ki yolu değiştirdi.
--

Selin beni yetimhaneye bıraktığında giriş kapısının kapalı olduğunu gördüm.

"Burda bekle." dedim Selin'e.

"Hayır, senle geliyorum. Sana orda bir şey olmasına izin veremem" diye itiraz etti.

"Laf dinle Selin, acil kaçış için sana ihtiyacım olucak. Arabada kal." deyip kapıya yaklaştım. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. İçerisi ıssızdı; ışıklar kapalıydı ve kordiorlar bomboştu. Bütün çocuklar nereye gitmişti?

Temkinli bir şekilde yukarı çıktım, ortam korkunç derecede sessizdi. Kendi odama yaklaştığımda odanın kapısı aralıktı ve ışık sızıyordu.

Nefes alışlarımı düzelttim, kendimden emin bir şekilde odaya daldım.

İçeri girdiğimde gördüğüm görüntü korkunçtu; Ege, Uğur ve Ahmet yerde sırt üstü yatıyorlardı. Ne hareket ediyorlardı ne de sesleri çıkıyordu ve yüzleri kanlar içerisindeydi.

"Hayır!" diye bağırıp yanlarına giderken arkadan bir kol boğazımı kavradı. Kurtulmaya çalıştım ama kol nefesimi kestikçe güçüm azalıyordu, en sonunda yere yığıldım, kol son anda bıraktı beni. Öksürükler içerisinde arkama baktığımda Berk'i gördüm.

Hızlıca kalktım ama arkamda başka birisine daha çarptım; arkamı döndüğümde Ekrem'i gördüm. Etrafıma bakındıgımde bellerinde silah iki tane adam daha gördüm.

Berk beni döndürüp yüzüme sert bir yumruk geçirdi. Yumruğun etkisiyle yine yere düştüm.

"Bu yüzüm için şerefsiz." dedi.

Ayağa kalkıp arkadaşlarımın yanına gittim.
Nefes almıyorlardı.

"Lütfen, lütfen.."

"Hayır, ölmediler."

Ekrem yanıma yaklaştı.

"Etkili bir ilaç, kalbi o kadar yavaş attırıyor ki insanlar durduğunu düşünüyor. Ne yazık ki kalan son ilacı bu salaklar için harcadım. Rahat durmak istemediler."

Arkadaşlarımı incelerken Ahmet'in kaşlarını kıpırdatışı dikkatimi geçti.

Ahmet uyanmıştı, aynı hareket diğerlerinden de geldi, arkadaşlarım uyanıyordu.

"Durun." diye fısıldadım. Gözlerini kapalı tuttular.

"İşaretimi bekleyin."

İçimde ki öfke beni hızlıca ayağa kaldırdı ve Ekrem'in üzerine atıldım.
Tam o sırada adamlardan biri beni tuttu, omzuma bir iğne sapladı.

İğneden keskin bir acı geldi. Var gücümle "Şimdi!" diye bağırdım.

Yanımda duran adama sert bir yumruk indirdim.

Arkadaslarım bağırarak harekete geçtiler. Ahmet "Kaçın!" diye bağırdı.

Odada ki adamlar gafil avlanmıştı, onları tutmaya çalıştılar ama beceremediler, arkadaşlarım odadan çıkmayı başardılar ama ben hareket edemedim.

Vücudum uyuşmaya başladı, sanki bütün kaslarım zayıflıyormuş gibi hissediyordum.

Ahmet beni görünce durdu. "Emre!" diye bağırdı.

"Gidin!" diye bağırdım.

Sonra bütün vücüdum bitap düştü, etrafım bulanıklaşmaya başladı, dizlerimin üzerine çöktüm.

Kulaklarım çınlamaya başladı. Zar zor Ekrem'in sesini duydum.

"Bırakın gitsinler. Biz istediğimizi aldık."

Yavaş yavaş bilincim kapanmaya başladı. Her yer karanlığa büründü.

Sonra gözlerimi açtım. Ama yetimhanede değildim; evimdeydim ve yatağımda yatıyordum.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin