17. Kısım

65 7 0
                                    

Ertesi sabah erkenden kalktık. Baygın adamlar onları polise şikayet etmememiz karşılığında bizi yethimhaneye bıraktılar, bir daha karşımıza çıkmayacaklarına dair söz verdiler.

Yetimhane müdüründen bir ton azar işittik, gece yetimhaneye gelmediğimiz için siclimize işlendi ve bir hafta okul dışında yetimhaneden çıkmama cezası aldık.

Olanları Ahmet ve Uğur'a anlatmadık çünkü onları endişelendirmek istemiyorduk.

Bir ara Ege'nin yanına gittim, nasıl olduğunu sordum.

"Olan olmuş, önemli olan alışmak." Dedi. Ama yüz ifadesi başka bir şey gösteriyordu. İçinde her zaman bir boşluk hissedecekti, hiç bir zaman mutlu olamayacaktı.

Aklım hala babamın çantasındaydı. Nerede olabileceğiyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu ve bu beni çıldırtıyordu.

Hastane raporlarını dolabıma koymuştum, bana bir yararları yoktu. Silik yazıları ne kadar dikkatlı baksamda okumayı başaramıyordum.

Yetimhanede bir haftam olaysız geçti, kafamı dinledim, iyice düşünmeye vaktim oldu.

Bir pazar günü yemekhaneden çıkıp odama girdiğimde içeride Ahmet'in yatağına oturmuş bir şeyi okuduğunu gördüm.

Ahmet elinde ki şeylere şaşkınlıkla bakıyordu. Yanına yaklaşınca okuduğu şeyin hastane raporlarım olduğunu gördüm.

"Hey, onlar benim!" Deyip raporları elinden aldım. Ahmet şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Sen, o olamazsın." Dedi. Merakla

"Kim olamam?" Diye sordum.
Ahmet yatağından kalktı, gözlerimin
içine baktı.

"Ekrem'in aradığı çocuk." Dedi.

O kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi şaşırdım.

"Sen, nerden biliyorsun?" Diye sordum.

Ahmet cevap vermedi. Sabırsızlıkla çocuğu dürttüm.

"Cevap versene olum, onun hakkında ne biliyorsun?"

"Onu tanımıyorum." Dedi Ahmet. "Ama Berk..." daha fazla konuşamadı.

Artık çok sabırsızlanmıştım.
"Anlatsana olum çıldırcam!" Diye bağırdım.

Tam o sırada odanın kapısı açıldı. İçeri Genel Müdür girdi, Ahmet'e baktı.

"Ahmet," dedi. "Benimle gelir misin?"
Ahmet hızlıca müdürle odadan çıktı.

Benden bir şey saklıyordu, bunu öğrenmem lazımdı. Bir sürü şey öğrenmeliydim, ve artık harekete geçme zamanıydı.

Ertesi gün okulda Göktuğ'yla birlikte sakince takılıyorduk. Gizliden gizliye Gizem'i izliyordum, konuşmak için en doğru zamanı bekliyordum.

Sonra birde yanıma sanki bilerek bu zamanı seçmiş gibi Ömer geldi.

"Oo Emre bey, nasılsınız bakalım?" Diye sordu.

"İyiyim Ömercim, sen nasılsın?"

"Ah, nasıl olsun işte, takılıyoruz. Ya ne dicem, bugün evde parti vardı. Sen ve yetimhanedeki arkadaşlarında gelin, az güzel kız göründe gözünüz açılsın. Sonuçta yetimhane yani, ne olabilir ki?"

Tam Göktuğ cevap verecekti ki, onu susturdum.

"Teşekkürler ya, çok nazikçe. Yanlız ben senin gibi sırf güzeller ve param var diye orospularla takılmayı tercih etmiyorum." Diye cevap verdim.

Bence çok ağır bir laf değildi ama sanırım Ömer sinirlendi. "Seni.." diyecek oldu, ama sonra gitti.
Ertesi tenefüs, Gizem'i sınıfta tek başına kitap okurken yakaladım, tam yanına gidecektim ki iki el kollarımdan tuttu, bir elde gözlerimi kapadı.

Zorla bir yere sürüklenişim bittiğinde kendi sınıfıma gelmiştim. Karşımda Ömer, yanında dört tane iri yarı çocuk ve diğer sınıflardan bir sürü insan vardı vardı. Herkes tezahürat yapıyordu. Ömer yanında duran bu çocukları üst sınıflardan toplamış olmalıydı.

Ömer gözlerini bana dikmiş, sırıtıyordu.

"Anlaşıldı. Bu Ömer'in işini bitirme vakti geldi." diye mırıldandım.

Ömer ve diğer çocuklar bana hiç bir şey demeden yürümeye başladılar. Bu kadar insanı bir arada asla yenemezdim. Beynim çalışmaya başladı.

Çocuklar bana geldikçe onlardan uzaklaşıyor, sınıfı turluyordum. Sınıfı turladıkça aklımda bir fikir oluşturmaya çalışıyordum.

Sonradan aklıma bir fikir geldi.

Durdum. Önümde ki çocuklar durduğumu görünce şaşırdılar, duraksadılar.

"Hey," sesimi sakin tutmaya çalıştım. "Beş kişi gücünüz ancak bana mı yetiyor, yoksa beş kişi birini dövecek kadar şerefsiz misiniz?" Dedim.

Önden bir çocuk atladı, yumruğunu savururken yana cekilip cocuğu duvara çarptım. Gözlerimi Ömer'e diktim.

"Yoksa sen beni tek başına dövemeyeceğinden mi korkuyorsun?" Dedim.
Kalabalıktan "uuuuu" sesleri geldi.

Ömer durdu, diğer çocukları durdurdu.

"Senden korktuğumu mu sanıyorsun?" Diye bağırdı. "İstesem seni öldürürüm lan!"

"Gelde kanıtla öyleyse" dedim. "Teke tek." Diğerlerine döndüm, sonra tekrar Ömer'e baktım. Elimi ona doğrulttum.

"Sen ve ben."

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin