Medya: Mert
Günlerdir Bulut ortalıklarda görünmüyordu. Okula da gelmiyordu. Bir kaç kere Başağa üstü kapalı sormaya çalıştım ama hemen konuyu değiştirdi. Kesin bir şeyler karıştırıyorlardı. O geceden beridir Bulut aklımdan çıkmıyordu. O gece beni öptüğü için hesap soracaktım ama ortalıklarda yoktu işte. O gecenin üzerinden bir hafta geçmişti. Ama Bulut bir haftadır evin bahçesine de çıkmıyordu. Acaba şehri mi terketti diye düşünmedim değil. Belki de annelerinin yanına gitmiştir ama onlarla pek vakit geçirmek istemeyeceğini düşünüyorum. Sonuçta uzun bir süredir ailesiyle görüşmüyordu. Ama olabilirdi de.
Kalktığımda üzerime kot bir sort ve mavi bağlamalı bir gömlek giyip hemen bahçeye çıktım. Belki Bulut gelmiştir diye ama yine ortalıklarda görünmüyordu. Bugün okul olmadığı için rahattım. Bulut'un o gece dediğinden sonra Uzay ve Başak ona inat daha çok görüşmeye başladılar. Ama zaten Bulut onları görmüyordu ki. Ya da görüyor muydu? Başak kesin bir şeyler biliyordur ama ben sorarsam yanlış anlayabilirdi. O yüzden biraz daha beklemeye karar verdim. Birden bahçeye biri girince hemen başımı kaldırıp gelene baktım. İşte gelmişti. Sonunda hiç gelmeyecek sandım. Gelen Uzay'dı. Babam ve annem bugün birlikte vakit geçirmek için evden çıkmışlardı. Akşama kadar da yoklardı. Ben de canım sıkılmasın diye Uzay'ı çağırmıştım.
"Sonunda gelebildin Maviş."
"Ne yapıyım kızım saat 11 ve bugün pazar. Senin için 10'da kalktım bugün."
"Tamam ya bir şey demedim. Sen geç içeriye ben de Başağa seslenip geliyorum."dedim. Aslında Başağa arayıp haber verebilirdim ama Bulut'un gelmiş olma fikrine dayanarak eve gitmeyi tercih etmiştim.Kapının önüne geldiğimde zile bastım. Bir kaç kere kapıya vurdum ama kimse duymuyordu. Büyük ihtimalle Başak hala uyuyordu. Telefonumu alıp ararken birden kapı açıldı ve karşımda ayıcıklı gecelik giyen Başağı gördüm. Gerçekten çok şeker görünüyordu.
"Kızım bu saate insan uyandırılır mı?"
"Başak saate bakmadın herhalde saat 11."
"Ee ne olmuş geç mi?"
"Uzay geldi bugün bir şeyler yaparız diye düşündüm."
"Ne Maviş sizde mi hemen geliyorum."dedi ve kapıyı açık bırakıp yukarıya çıktı. Maviş'i gelince hemen geliyor ama. Kapısını kapatıp bizim eve geçtim. Yoksa eve hırsız bile girebilirdi. Eve girdiğimde Uzay salonu inceliyordu."Salonunuz güzelmiş ama benim tarzım değil işte."
"Maviş zaten bu salon senin tarzına göre dekore edilmedi."
"Öf tamam ya."deyince güldüm o da güldü. Gülünce çok tatlı oluyordu. Ben bunları düşünürken kapı çaldı ve hemen gidip açtım. Tabi ki gelen Başak'tı. Bugün de tarzdı. Siyah bir şort, beyaz bir tişört, siyah kot ceket, siyah convers, siyah saat, siyah küpe, siyah boyun kolye, siyah eklem yüzüğü takmıştı. Yani tişörtü hariç her şeyi siyahtı. Abisi gibi siyah giyiniyordu. Allahım ben bu aklımı ne yapıyım. Gene abisi dedim. Deli olacağım yahu. Ama bugün Başağa sormaya çalışacak ve öğrenecektim. Başak içeriye girerken yanağıma bir öpücük bıraktı ve koşarak Uzay'ın üzerine atladı. Hala özlemini giderememişti anlaşılan. Çünkü bütün hafta boyunca 'Maviş seni çok özlemişim ya,' dedi. Bende arkalarından içeriye girerken
"Başak bence 10 dakika içinde kahvaltı yapmamışsındır."
"Evet yapmadım."
"Hadiyin o zaman. Başak senin Orhan amcanın mekana gidelim mi?"
"Bence de Orhan amcanın yeri iyidir." Bunu söyleyen Uzay'dı.
"Tamam o zaman gidelim. Sonra ne yapacağımıza karar veririz." dedim ve kapıya yöneldim. Başaklar da arkamdan geldiler. Kapıyı kilitledikten sonra Orhan amcanın yerine gittik. Orhan amca geçen seferki gibi çok şekerdi. Hemen bir masaya geçip oturduk ve sipariş verdik. Bu arada Başağa Bulutu nasıl sorsam diye düşünüyorum. Siparişlerimiz gelince afiyetle kahvaltımızı yaptık."Ben hesap gelene kadar bir lavaboya gidip geliyim." dedim ve masadan kalktım. Lavaboya girecekken biri beni birden erkekler tuvaletine çekti. Tam çığlık atacakken ağzımı kapattı ve beni kendine çevirdi. Birden sırtım kapıyla birleşince olduğum yerde kaldım. Bu nasıl olur. Bulut ile burada karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Bulut bana bakıp biraz yaklaştı. Ben tam çıkacakken kollarını kapının iki yanına sardı ve çıkmamı engelledi.