22.Bölüm

863 32 0
                                    

Medya:Duru ve Bulut
***
Bütün gün dolaşıp hediye baktık. Ben bond marka bir parfüm aldım. Kokusunu çok begenmistim. Basak da Uzay basketbolu sevdiği için imzalı basketbol topu almıştı. Saat 5'e kadar hediye bakmıştık. Zaten parti mekanından biraz geç ayrılmıştık. Başak yapılacakları Can'a anlatmış ve not etmişti. Simdi de Basakla bir kere daha mekana gidip yapılanlara bakacaktık. Ondan sonra ayrılırdık herhalde. Ben Özgeyi aramistim ve 1 saat sonra onunla buluşacaktık. Daha önce çok konuşmamıştık onunla.
Mekana geldiğimizde Can aldığı süslerle mekanı süslüyordu. 15 dakika kadar Başak mekanda diğer yapılacakları anlattı. Bu işlerde iyiydi. Hemen dekorasyonu kafasında kurabiliyordu. Yarın gece buranın nasıl olacağını merak ediyordum doğrusu. Can'ın yanından ayrıldıktan sonra Başak bir taksi çevirip
"Hadi canım görüşürüz. Kolay gelsin sana." deyip yanımdan ayrıldı. Bizde Özgeyle buraya biraz yakın olan bir kafede buluşacaktık. Kafe çok yakın değildi ama yürüyerek gidebilirdim.
Yürümeye başladığımda aniden telefonum çalınca irkildim. Çantamın içinde telefonumu ararken çantam yere düştü. İçindekileri toplamak için yere eğildim. Kış aylarında olduğumuz için hava erken kararıyordu ve bugünde hava kararmaya başlamıştı. Bu yüzden bu saatlerde biraz soğuk oluyordu. Ben de üşümeye başlamıştım. Keşke bugün montumu giyseydim. Yerdekileri toplamaya çalışırken aniden ayak sesleri duymaya başladım. Biraz daha hızlandım. Telefonumu elime alıp cantama yere dökülenleri resmen tıktım. Ayağa kalktığımda karşımda bir şey görmemle çığlık atmam bir oldu. Sonra hızla ağzım kapanınca daha da çığlık attım ama sesim çıkmıyordu. Artık daha fazla çabalamama gerek yoktu çünkü görüş alanıma Bulut girmişti. Yavaş yavaş ellerini ağzımdan çektiğinde onu geri ittirdim. Bunu bekliyordu sanırım çünkü yerinden biraz bile oynamadı.

"Manyak mısın acaba. Ödümü kopardın. Yüreğime iniyodu." dedim bağırarak.

"Ne işin var burada?"
"Sanane he sanane. Sana hesap mı vericem." dedim ve bir yandan soğuktan titremeye başlamıştım. Umarım bu titreme sesimde de olmaz.
"Sana bir şey sordum. Sen de cevabını vereceksin."
"Sana kaç kere soyliycem. Bana karışma diye." dedim ve yanından geçip gidecekken kolumdan tuttu ve geri dönmek zorunda kaldım.
"Başağı aradım açmadı. Bu saate kadar eve gelecekti. Senle birlikte diye biliyordum. Haberin var mı?" dedi düşünceli bir sesle. Demek ki Başağı merak etmişti.
"Biz az önce ayrıldık onunla. Taksiye binip gitti. Eve gidicem demişti. Belki Uzayla buluşmuştur."
"Arayıp sorar mısın?" benden bir şey mi istemişti bu. Yani bana işi düşmüştü. Başımıza taşlar yağacak kaçın.
"Sorarım ama bir şartla."
"Tahmin etmeliydim. Neymis?" bize yarın gece rahatsızlık vermemesi adına bir şart koşacaktım tabii.
Eğer Başağın nerde olduğunu öğrenirsem senden bir şey istiycem. Sen de kabul ediceksin."
"Ne isticeğine bağlı."
"Aramıyorum o zaman. Kendi işini kendin hallet." dedim ve gidiyordum ki yine tuttu.
"Tamam sen ara kabul ediyorum. Ama öyle saçma sapan bir şey isteme." telefonum zaten elimde olduğu için hemen Sarışın'ı tıklayıp aradım. Çok geçmeden açmıştı.
"Noldu fıstık."
"Maviş ya Basak yanında mı? Aradım açmadı da." Bulut elini yumruk yapmıştı.
"Yok bugün hiç görüşmedik." dediğinde basımı iki yana salladım. Bulut da huzursuzlanmışa benziyordu.
"Tamam sonra görüşürüz." deyip kapattım.
"Maalesef yok. Bide ben arıyım Başağı." deyip bu sefer Başağı aradım. 5-6 kere çaldıktan sonra kapatmak zorunda kaldım. Allah allah bu kız niye telefonuna cevap vermiyor ki. Bende meraklandım şimdi. Üşüdümde bide. Ha bide Özgeyle buluşmam lazım.
"Açmadı. Nereye gitti acaba? Ben de bi arkadaşımla buluşacaktım ama."
"Tamam sen git. Ben bulurum onu." deyip yanımdan geçip gitti. Arkasından bakıp
"Bulut?"
"Hııı?" hııı ne ya?
"Haber alırsan bana haber verir misin?" bana dönüp başını ağır ağır sallayıp gitti. Bende geç kalacağım için taksiyle gitmeye karar verdim. 5 dakika sonra ancak bir taksi geçmişti yoldan. Yolu tarif edip yolu izlemeye başladım. Başak nereye gitmişti acaba? Uzay'ın yanında da değildi. Bana yalan söylediğini düşünmüyorum. Zaten Bulut da bunu kanıtladı. Acaba yolda giderken mi başına bir şey gelmişti? Allah korusun ya ne diyorum ben. Kötü düşünceleri aklımdan atmaya çalışırken taksi durmuştu. Ücreti ödeyip indim. Kafeye girdiğimde etrafıma bakındım. Özge görüş alanıma girince yanına gittim.

"Umarım çok bekletmemişimdir." dedim gülümseyerek.
"Yok yeni geldim bende. Eee neymiş bu parti mevzusu?"
"Yarın Uzay'ın doğum günü var. Başak onun için parti düzenliyor. Okula duyurma işi de sana kalıyor. Sana duyurma işi de bana kaldı." dedim gülerek. O da gülmeye başlamıştı. 1 saat kadar sohbet etmiş, ısınmış ve okulun sayfasına parti konusunu ve bilgilendirmesini yazmıştık. Gerçekten üşümüşüm. 1 saat sonra ayrıldık. Eve gitmek için taksiye atladım. Eve geldiğimde Bulut bahçedeki hamağa oturmuş kafasını ellerinin arasına gömmüştü. Yanına gidip gitmemekte kararsızdım. Ama Basaktan haber var mı merak ediyorum.

"Bir haber var mı?" deyip yanına oturdum. Başını kaldırmadan hayır der gibi salladı.
"Sen iyi misin peki?" yine başını salladı. Kardeşinin onun hayatındaki tek kişi olduğunu biliyordum. Annesi ve babasıyla arası iyi değildi. Basaktan başka kimsesi yoktu. Tabii arkadaşları dışında.
"Her hangi bir fikrin var mı ne olduğuna dair?" dedim. Sesimin titredigine eminim. Ama üşümekten değil korkudan. Tabi biraz üşüyorum ama olsun.
Yine başını salladı.
"Bahçe soğuk üşüteceksin. İçeri girelim." dedim ama tepki vermedi. Son çare zorlamak oldu. Elinin bir tanesini aniden yüzünden çektim. O da ne olduğunu anlamamıştı. Ama gördüğüm karşısında ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bulut ağlamış mıydı? O yüzden yüzünü saklamıştı. Dayanamayıp Bulut'a sarıldım.

"Merak etme Basak geri gelicek. Gelmese bile biz onu buluruz." dedim gözlerimden yaşlar akarken.
"Kendimi çaresiz hissediyorum." sonunda konuşmuştu. Çaresiz hissettiğini biliyorum. Ama Başak geri dönecek.
"Sen güçlü durmazsan kim güçlü duracak peki. Hadi gel Başağın gittigi yolların hepsini arıyalım. Belki bir şey buluruz." gözleri parlamıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Hemen kalktı ve elindeki anahtarı arabanın kapısına tutup kilitleri açtı ve arabaya koşmaya başladı. Ben de arkasından gidip hemen arabaya oturdum. Annem aklıma gelince telefonumu çıkarıp anneme geç kalacağımı haber verdim. Bulut arabayı çok hızlı sürüyordu ama bir şey diyemedim. Çok kısa sürede hic konuşmadan taksiye bindiği yere geldik. Ben hemen arabadan indim ve gittiği yöne yürümeye başladım. Bulut da arkamdan gelmeye başladı. Uzun bir sure yürüdükten sonra bir dönemeç vardı. Bulut'a dönüp

"İstersen ayrılıp öyle arayalım."
"Olmaz. Yürü hadi." İnatçı öküz. Birlikte dönemeçten ilerledik. Bu sırada Başağı aramayı denedim. Hem koşuyor hem de telefonun açılmasını bekliyordum. Bu sırada orman tarafında yankılanan bir ses duydum. Koşarak sesin geldiği yere gitmeye başladım. Bulut da pesimden geldi. Çok yorulduğunu görebiliyordum. Orman yolun arasında bir telefon buldum. Alıp baktığımda Başağın telefonu olduğunu anladım. O an korkuyla yere oturdum. Bunun burada ne işi vardı.

"Başağın telefonu." dediğimde Bulut kendini yeniden ağlamamak için zor tutuyordu. Yanıma gelip oturdu. Telefonunu çıkarıp birini aradı
"Deniz Başağın telefonunu buldum. Bizim deponun yakınlarında. Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun dimi... Tamam sen hallet ben gelicem..." deyip kapattı.
"Seni eve bırakıyım."

"Hic bir yere gitmiyorum. Bu ne anlama geliyormuş. Benim de bilmeye hakkım var herhalde."
"Bak sana anlatamam. Başağı bulup getiricem tamam mı?"
"Ben de gelmek istiyorum. Zaten burada kimseyi tanımıyorum. Kimseye söylemem. Söz veriyorum."
"Off Jerry of. Yürü." dedi ve kalkıp elini uzattı. Bende tutup kalktım.

*********

Bakalım diğer bölümde neler olacak. Yarın okullar açılıyor. Bu dönem umarım çalıştığınızın karşılığını alırsınız. Sizin için basarılı bir dönem olur inşallah.
E bide okullar açılacağı için yine biraz ara vererek yazabilirim. Şimdiden kusura bakmayın demek istiyorum. Umarım çok bekletmem.
Bölümü begendiyseniz oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Komşumun OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin