33. Bölüm

694 29 8
                                    

Medya:Bulut
Şu an gerçekten çok şaşkınım. Biri bana trigonometriyi anlarsın deseydi inanamazdım herhalde ama şu an resmen yalamış yutmuş durumdayım. Bulut'un böyle ders anlatacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Resmen matematik sınavından daha olmadan 90- 95 almayı planlıyorum. Hadi abart mıyım ama kesin 70'den yukarı alırım.

Başak kahvelerimizi getirirken Bulut kafasını sandalyenin başlığına yaslamış gözlerini de kapatmış bir halde duruyordu. Ben de yorgunluktan başımı masaya koydum. Ders çalışmaya başlayalı 2 saat olmuştu ve o iki saatte hiç kafamızı kaldırmadan ders çalışmıştık. Bu yüzden çok yorgun olduğum doğrudur. Başak elindeki kahveleri masaya koyup sandalyeye oturdu. Bulut hala kafasını sandalyeden kaldırmamıştı.

Başağın "Abi hadi kahven soğuyacak." Demesine rağmen Bulut kafasını kaldırmadı.

"Uyudu mu acaba?" diye sordum. Başak kafasını sallayarak reddetti.

"Abim hayatta böyle uyumaz. Rahatına düşkündür o." Dedi ve elini kaldırıp Bulut'un koluna bir yumruk attı. O sıra ne olduğunu bile anlamadan Bulut kafasını kaldırıp elini masaya vurdu. Yani yanlışlıkla. Tam o anda da masanın üzerindeki sıcak kahve Bulut'un üzerine döküldü. Başak korku dolu gözlerle ayağa kalktı. Ama ben hala şoktayım. Bulut sinirle yerinden kalkıp üzerindeki tişörtü çıkardı. Vallahi yandı çocuk.

"Abi iyi misin?" diye sorduğunda "Saçmalama Başak sence iyi mi?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

Bana dönüp "Bir şey yok." Dedikten sonra Başağa dönüp "Eşofman getir bana." Diye bağırarak lavaboya doğru ilerledi. Başak merdivenleri ikişerli üçerli atlayıp hemen geri döndü.

Gece'yi Bulut'u yakarak bitirdikten sonra Başağın ısrarları sonucu anneme haber verip onlarda kaldım. Doğrusu bütün gece uyumadık. Başakla kamp hazırlıkları için araştırma yaptık. Deniz ve Bulut'un bu işe karışmayacaklarını anlamam uzun sürmedi. Yani neredeyse bütün iş bize düşüyordu.

Bulut da koltukta yatmış televizyon izliyordu. Kaçıncı olduğunu bile sayamadığım kahvemden bir yudum daha aldım.

"Babamla gelmeden önce otobüs firması olan arkadaşıyla ilgili konuştuk. 'Ben ayarlarım' dedi. Yani o iş tamam sayılır." Dedim listedeki ulaşım yazısının yanına tik atarken.

"Çadır işini de Selim ayarlayacakmış. 200 çadır dedim ama inşallah yeter." Dedi çadırların yanına tik koyarak.

"Bence yeter 12'lerden 80-90 kişi gelse 11'lerden de o kadar gelse. Ee küçük sınıflardan da 20-30 kişi gelse hayli hayli yeter. Afiş işini de yarın okulda bilgisayardan hallederiz. Asmasını da Bulut halletse çok güzel olur aslında." Diye bağırdım duyabileceği şekilde.

"Beni hiç o işlere bulaştırma jerry." Dediğinde Başak anlamayan bir bakış atıp sessiz bir şekilde

"Jerry ne alaka." Diye fısıldadı. Aslında ben bile zor duymuştum ama Bulut'un kulakları fazlasıyla keskindi anlaşılan.

"Her şeye burnunu sokma Başak" diye bağırdı koltuğun arkasından. Başak kıs kıs gülerken kaşlarımı çatıp kısa bir trip attım. Hemen toparlanıp listeyi tekrar eline aldı.

"Kamp 1 hafta sürecekmiş zaten Okan Hoca öyle dedi. Yiyecek ihtiyacı işini kendisi halledecekmiş. Su ihtiyacınıda tabi. Bir tane büyük çadır demişti. Erzakları koymak içinmiş. Selim'e onu da söyle." Dedim ve Başak beni dinlerken listeye boş boş bakmaya devam ettim.

**************

Sabah uykusuz bir şekilde gözlerimi açtım. Gece neredeyse üçte uyumuştuk. Gece neredeyse üçte uyumuştuk. Başakla aynı yatakta yattığımız için sarılmış bir şekilde uyanmıştım. O ise hala uyuyordu. Yavaşça kolumu üzerinde çekip kendimi yataktan attım. Telefonumu elime alıp saate baktığımda büyük bir şoka uğradım. Dersin başlamasına 1 saat vardı ve biz henüz yataktan bile kalkamamıştık.

Komşumun OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin