Medya:Bulut
Bu bir hafta gerçekten okulun en sıkıcı haftasıydı galiba. Dersler, okul ortamı her şey sıkıcı. Evet geçen hafta Bulut Başağı yakalamıştı ve o olaydan sonra hiç bir ekşın olmadı. Bugün cuma ve bir hafta hem yavaş hem de sıkıcıydı. En azından yarın tatile giriyoruz.
"Bu öğlen kulüp toplantısı varmış. Yani birlikte değiliz. Sınıfı bulmak için Emir'i takip edebilirsin. Ya da ona söyliyim birlikte gidin."
"Yok gerek yok ben bulurum. Sağol bebeğim."
"Sen sınıftan çıkınca beni ara ben de çıkarım. Sonra birlikte yemek yeriz. Zaten şu toplantı öğlen olmasaydı iyiydi. Çok açım ben."
"Aynen ya ben de acıktım. Sana haber veririm çıkınca. "
"Şimdi gidiyim. Sonra görüşürüz." Başak sınıftan çıkınca bende sıramdan kalktım. Başakla kulüplerimizin farklı olması kötü oldu. Hele ki Emirle aynı olması daha kötü oldu. Bundan 2 sene öncede izcilik kulübüne katılmıştım ama burada tanıdığım çok kişi yoktu. O yüzden zor oluyordu. Emir'i görünce peşine takıldım. Ama ona belli etmedim tabi. O bir sınıfa girince kapıya baktım. Üzerine izcilik kulübü yazıyordu. Altında da Okan Sarıgül yazıyordu. Tarih öğretmenimiz gerçekten çok yakışıklı ve iyi bir öğretmendi. Bu yüzden onun olmasına sevindim. Sınıfa girdiğimde daha çok kişi yoktu. Cam kenarına geçiyordum ki en arka sırada Bulut'u görmemle duraksadım. O da mı bu kulüpteydi? Doğrusu onunla bir kampa gitmek ölüm olsa gerek. Hemen yönümü değiştirip duvar kenarındaki en arka sıraya oturdum. Okan hoca gelene kadar telefonumu çıkardım ve instagramda gezinmeye başladım. İzmir'de ki arkadaşlarım yeni fotoğraflar paylaşmışlardı. Biricik yakışıklı kuzenim ve güzeller güzeli kardeşi Arda ve Azra'nın fotoğrafını görünce onları ne kadar özlediğimi düşündüm. Geldiğimden beridir bir kaç kere konuşmuştuk. İzmir'de de o kadar yakın değildik ama ayrılınca değerimizi anladık sanırım.
Bir anda yanımdaki sırada bir kıpırtı hissettim ve başımı telefondan kaldırdım. Yanımda oturan kişi birazdan kavga çıkacağını bilmeyerek oturmuş olmalı ya da gayet bilinçli olarak oturmuştu.
"Mert demek okula yazıldın ve bizim kulüptesin." dedim imalı bir şekilde. Bilerek bu okula yazıldığını düşünüyordum. Çünkü Mert'in abisi olan henüz görmediğim Alp ve Bulut fena düşmanlarmış. Bu yüzden ona yakın olmak için bu okula hatta onun kulübüne adını yazdırdığını düşünüyorum.
"Ya seni görünce bu haberi veriyim istedim." dediği sırada Bulutla göz göze geldik. Dişlerini sıktığını görebiliyordum, sol elini yumruk yapmış ve gözlerini bize dikmişti. Onunla fazla göz teması kurmamak için gözlerimi kaçırdım. Zaten bu sırada Okan Hoca sınıfa gelince konuşmayı bıraktık.
"Evet çocuklar. Öncelikle merhaba. Bu sene aramıza yeni katılanlar olduğu için okulumdaki izcilik kulübü faaliyetlerinde bahsetmek istiyorum. Öncelikle bu yıl önceki yıllarda başladığımız gibi yazı yazarak değil, projeler üreterek başlayacağız. Öğrenciler hep yazı yazmaktan kaçıyorlar, bu yüzden sizi sıkmak istemiyorum. Projeden kastım da kamp kurabileceğimiz yerlerin belirlenmesi ve bunların gerçekleştirebilmek. Evet konu ile ilgili sormak istedikleriniz var mı?" Bir kız parmak kaldırıp
"Hocam peki bu kamp yerlerine sadece izcilik kulübündekiler mi gidebiliyor?"
"Bu seneye kadar öyleydi. Ama bu sene başka bir karara varıp okuldan bazı kulüp dışı öğrencileri de almaya karar verdik. Ama özellikle bu öğrenciler ilk olarak 12'ler ve 11'ler içinden seçildikten sonra boşluk olursa 10'lar ve 9'lardan da öğrenci götürebiliriz. Başka soru?"
"Hocam peki bu kamplar ne zaman başlayacak?"
"Bir ya da bir buçuk ay sonra başlamayı planlıyoruz. Ve bundan 5 sene öncesinde gezi kulübüyle izcilik kulübü birleşerek plan yapmışlardı. Bu sene de böyle yapıcaz. Toplantılarımız genelde gezi kulübüyle olacak. Başka sorusu olan var mı?" dediğinden kimseden ses çıkmayınca
"O zaman bir başkan ve yardımcı seçelim olmak isteyen var mı?" dediğinde kimse parmağını kaldırmadı.
"O zaman ben seçiyim. Listeden rastgele seçicem." dedi ve elini listeye koyup gözlerini kapadı açtığında "Bulut" dedi hüzünlü bir sesle
"Yardımcını kendin seçebilirsin."
"Başkanlık bana göre değil ama yardımcım olacaksa tamam."dedi ve gözlerini benimkilerle buluşturdu. "Jerry" yardımcım olsun" dediğinde hoca kime baktığına baktı. Benimle göz göze geldiğinde omzunu büktü. Malesef bu hocada Buluta bir şey diyemiyordu ben de.
Okan Hoca son olarak yoklamayı aldıktan sonra bizi saldı. Çıktıktan sonra Başak'ı aradım.
"Nerdesin kızım dondum burada?"
"Geliyorum sen nerdesin?" Nerde olduğunu öğrendikten sonra bahçeye çıktım. Zaten beni kapının önünde bekliyordu. Bugün hava biraz daha soğuktu ve biz henüz mont giymeye başlamadık. Bu yüzden biraz donuyoruz.
"Off Okan Hoca bırakmak bilmedi. Bide sana karışık haberlerim var."
"Çok merak ettim. En çok ekşın sende bakıyorum. Hadi gel yemek yerken anlatırsın." dedi ve koluma girdiğinde yürümeye başladık. Genelde öğle yemeğimizi dışarda yemezdik ama artık değişik şeyler tatmaya karar verdik. Her gün aynı şeyi yemekten ben de sıkılmıştım. Yol boyunca Başak beni nereye yönlendirirse o yöne ilerlemiştim. Bunun dışında bir şey konuşmadık. Ya da üşümekten konuşamamıştık. Sonunda sevimli bir cafenin önünde durabildik. Gerçekten açım ve bu cafede karnımızı doyuracak şeyler olmasını umut ediyorum. Başak kapısını yavaşça açtı ve içeri girdi. Birden yüzüme sıcak üfleyince geri çekildim. Aslında çok güzel gelmişti ama aniden geldi sıcak. Cam kenarında bir masaya geçip oturduk. Çok geçmeden garson gelip siparişleri aldı. Yemek boyunca Mert'i ve Bulut'un yaptıklarını ona anlattım.
"Şöyle söyleyebilirim. Bence öncelikle Mert'ten uzak durmalısın. Çünkü abisi gerçekten çok tehlikeli ve büyük ihtimalle kendisi de onun gibidir. İkinci olarak da bence abim senden hoşlanıyor." dediğinde koluna çimdik attım. Hemen geri çekilip gülmeye başladı. Bunu daha önce de söylemişti ama mantıksızdı. Bulut gibi bir insan asla birinden hoşlanamazdı. Az çok hayatını tahmin edebiliyordum. Bulut sanki play boyla bad boy karışımı bir şeydi. Şu ana kadar belki sayamayacağı kadar kızla birlikte olmuştu. Ama böyle bir şey hiçbir zaman olmamış da olabilir tabi. Tamamen aklımda kurgulamamdan ibaret. Yani Bulut o tip çocuklara benziyor. İzmir de ona benzeyen arkadaşım olmamıştı ama okulumda onun gibi çocuklar vardı ve yaşam tarzlarını az çok biliyordum. Bulut da onlara benziyordu ama o hiç dışına bir şey vurmuyordu. Yani biliyorum daha buraya geleli çok olmamıştı ama az çok Bulut'u tanımıştım.
"Yemeğin bittiyse kalkalım mı?" Başağın sesiyle aniden irkildim.
"Eevet doydum kalkabiliriz."dedim ve hafif tebessümle kalktım. Hesap işini halletikten sonra okula geri döndük. Öğleden sonra da bütün hafta olduğu gibi sıkıcı geçmişti ve nihayet okulda bitmişti. Başak çantasını toplamaya başlayınca ben de ayaklandım. Sıramın üzerindeki kitapları çantama yerleştirdikten sonra kalem kutumu da koyup çantamı kapattım. Başak aniden çığlık atınca yerimde sıçradım.
"Noldu iyi misin?"
"Ya ben nasıl unuttum bunu."
"Ne oldu. Neyi unuttun?" endişelenmiştim ama altından saçma bir şey çıkacağından emindim.
"Pazartesi günü Uzay'ın doğum günü ve ben bunu unuttum. Her yıl doğum günü partisi düzenliyorum ama bu yıl unuttum. Hemen bir kaç kişiyle konuşup halletmem gerekiyor."
"Sakin ol ya. Ben de önemli bir şey sandım. Hallederiz. Merak etme." İyi ki sınıfta kimse yoktu. Bir de Uzay'ın doğum günü çıktı.
******************
Arkadaşlar telefonum geldi ve ben de bölüm paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Bir daha ki bölümde belki Uzay'ın doğum günü kutlanabilir. Bakalım neler olacak.