15. Bölüm

948 43 6
                                    

Medya: Selim

Babamı kapımın önünde görünce hemen kalktım. İşte şimdi yandım.
"Seni dinliyorum kızım. Nereden geliyorsun bu saatte?"
"Şey babacığım. Söyleyeceğim ama kızma." 
"Kızacağım bir şey demek?" dedi güvensiz bir sesle.
"Aslında bilmiyorum. Gel otur."dedim yanımı İşaret ederek.
"Bulut yani yan komşumuz kaza yapmış. Arkadaşları Başağı yani kardeşini aramışlar ama ulaşamamışlar. Ben ulaşabilirim diye beni aradılar. Ben de Başağı aradım ama ulaşamadım. Bu sefer hastaneye ben gittim durumunu öğrenmek için."dediğimde gözlerini büyüttü.
"Niye bize haber vermedin. Kız başına gecenin bu vakti. Ben getirirdim seni hastaneye."dediğinde istemsizce gözümden bir damla gözyaşı döküldü. Babama sıkıca sarıldım.
"Sen ne kadar anlayışlı bir babasın ya. Sen bu dünyada bir tanesin."deyip daha sıkı sarıldım. Başımdan öptü o da 

"Ee durumu nasıl arkadaşının." Geri çekildim yavaşça
"En son ameliyattan çıkmıştı. Ben de geç oldu diye geri döndüm."
"İstersen yarın okula gitme. Annen anlattı bana arkadaşlarını. Annesi babası yurtdışındaymış galiba. Destek olursun."dediğinde bir daha sarıldım babama.
"Hadi bakalım geç oldu. Yat sen de artık. Yarın istersen ben bırakırım seni hastaneye."
"Teşekkür ederim babacığım."deyip yanağından öptüm. İyi ki benim babamdı. Şu ana kadar bana hiç kızmamıştı. Babamla çok iyi bir baba kızdık biz. Babam ışığı söndürüp bana öpücük yolladı ve kapıyı kapattı.

******

"Başak Bulut'un durumu nasıl?"
"Akşam ki gibi ama hala baygın. Arada bir gözünü aralayıp bir şeyler söylüyor. Sonra yine gözlerini kapatıyor. Hemşire uyanır demişti ama hala uyanmadı. Ben korkmaya başladım Duru. Niye uyanmadı ki hala?"deyip ağlamaya başladı. 

"Sakin ol Başak. Senin dik durman gerek. Hem zaten arada açıyor gözlerini diyorsun. Ben birazdan geleceğim hastaneye gelirken getirmemi istediğin bir şey var mı?"
"Yok teşekkür ederim. İyi ki varsın."dedi ağlamaya devam ederek.
"Merak etme burada olduğum sürece yanınızdayım. Üzme tatlı canını. Hadi görüşürüz."deyip öpücük yolladım. Akşam olandan sonra babama minnet duymuştum. Babam hala kahvaltısını yaparken ben salonda onu bekliyordum. Canım hiçbir şey istemiyordu. Akşam gerçekten Bulut için endişelenmiştim. En çok Selim'in benim ismimi sayıkladığını söylediğinde meraklanmıştım. Belki de benim yüzümden olmuştu kaza. Nasıl olur bilmiyorum ama ismimi sayıklamasının bir nedeni olduğunu düşünüyordum. Birden babam beni dürtünce düşüncelerimden sıyrılıp ayağa kalktım. Anneme öpücük atıp bahçeye çıktım. Babam sürücü koltuğuna otururken ben de kapımı açıp koltuğa oturdum. Kasım ayının sonlarında olduğumuz için havalar biraz serinlemişti ama güneş gökyüzünden hiç inmiyordu. İlk defa Antalya'da bir kış geçirecektim. Nasıl olurdu ki kışın buralar. 

Yol boyunca sessizliğimiz sürerken babam dayanamayıp sessizliği bozdu.
"Meral etme kızım. Arkadaşın iyileşecek." Canım babam ya hiç tanımadığı biri için beni hastaneye götürüyor, bana destek veriyordu. Normalde hangi baba bunu yapar ki. Aslında babamın da bunu yapmasına şaşırmıştım.
"İnşallah babacığım iyi ki varsın."dedim burukça bir tebessümle ve yolu izlemeye koyuldum. Çok geçmeden araba dün akşamdan tanıdık olan hastanenin önünde durdu.
"Teşekkür ederim babacım."deyip arabadan indim ve 3. kata çıkmaya başladım. Koridorda Deniz'i görünce yanına gittim. 

"Nasıl oldu durumu?"
"Sen neden geldin? Okula gidersin diye düşünmüştüm."sesi çok yorgun çıkmıştı, ama gücünü kaybetmemişti. Hala dimdik ayaktaydı.
"Babam bugün okuldan izin aldı ve beni hastaneye bıraktı."
"Bulut için."dedi şaşkın şaşkın. Ne var bunda yani.
"Ee durumu nasıl?"dedim konuyu değiştirerek.
"Arada gözlerini aralayıp 'Duru' diyo sonra yine gözlerini kapatıyor." Duru mu diyor.
"Nasıl yani. Benim ismimi sayıklıyor."
"Biz de anlamadık. Aranızda bir şey varsa söyleyin de biz de öğrenelim." Anlaşılan buradan da bir şey çıkmayacak
"Ne olacak aramızda ya. Hiçbir şey yok. Ben de bilmiyorum niye ismimi söylediğini."deyip yanından ayrıldım. Resmen bana aranızda ne var dedi ya. Bulut'un odasına girdiğimde Başak uyuyordu. Bulut'un yanındaki sandalyeye oturdum ve onu izlemeye başladım. Olan çok garipti. Herkes ismimi sayıkladığını söylüyordu ve bu beni artık korkutmaya başlamıştı. Bulut aniden gözlerini açıp derin bir nefes verince kendime gelip ayağa kalktım.
"İyi misin?"dedim korku dolu bir sesle. Sanki son nefesini verir gibi nefes vermişti. Bu da beni korkuttu. 

"Duru senin burada ne işin var?"dedi kısık ve yorucu bir sesle.
"Yorma kendini. Ben hemşire çağırıp geliyorum." deyip yanından ayrıldım ve ilk gördüğüm Hemşireyi çağırdım. Birlikte içeri girdiğimizde Bulut Başağı izliyordu. Hemşire bir kaç aletle Bulut'un değerlerini ölçtü. Bir kağıda not ettikten sonra
"Doktor bey birazdan muayene için gelir. Ama şimdilik iyi gözüküyor. Geçmiş olsun."dediğinde bir oh çektim. Bu sırada içeri Deniz girdi.
"Kardeşim korkuttun bizi."deyip yanına oturdu.
"Bir şey yok oğlum ya. İyiymişim işte Hemşirede söyledi."
"Ne demek iyiyim. Sayende biz ölüyorduk burada. Ya bir şey olsaydı sana. Bu kızı düşünseydin bari. Hayatta tek başına nasıl devam edecekti. Tamam ilk Kazan değil belki ama bu çarptı be kardeşim. Ya bir şey olsaydı."deyip bağırıp çağırıp gitti. Bende duvara yaslanıp durdum.

Başak yavaş yavaş gözlerini açarken koridora çıktım. Orada eğer biraz daha durursam ağlayabilirdim. Selim elinde kahveyle yanıma gelip oturdu ve bir kahveyi bana uzattı.

"Teşekkür ederim. Uyandı görmeyecek misin?"
"Deniz söyledi uyandığını. Şimdi yormayalım bence." Deniz sinirliydi anlaşılan. Haklıydı Bulut kimseyi takmayan birine benziyordu.
"Haklısın. Doktor geliyor."dedim ve ayağa kalktım. Doktor odaya girerken biz de girdik. Doktor muayenesini yaparken Başak yanımıza geldi.

"Abim seninle konuşmak istiyormuş Duru. Doktor çıktıktan sonra konuşursunuz." dediğinde başımı salladım. Zaten benim de onunla konuşacaklarım var. Doktor bize dönüp
"Kolunu incitmiş. Bir kaç gün alçıda kalacak. Birkaç gün okula gitmesin. Kendini yormasın. Bir hafta sonra kontrole gelsin."deyip gitti. Başak konuşacakken Bulut lafını kesip
"Bana emir veriyor resmen. Onu dinleyeceğimi düşünüyorsa yanılıyor."dedi. Başak sinirle çıktı odadan.  Selim'de arkasından gitti.
"Kendine dikkat etmen gerek. Doktorun dediklerini dinlesen olmaz mı?" Kafasını salladı. İnatçı keçi.
"Pis Tom."dediğimde sırıttı. İlk defa sırıttığını gördüm. Çok da güzel sırıtıyor.
"Biraz konuşalım mı?" dedi yorgun sesinden ödün vermeyerek.
"Aslında benim de sana sormam gereken şeyler var."
"Önce sen başla o zaman."dediğinde dayanamayıp
"Denizler baygınken ismimi sayıkladığını söylediler. Kaza benim yüzümden olmadı dimi?"
"Baygınken diyorsun. Neden söylediğimi ben de bilmiyorum. Kazada bir katkı payın olabilir ama senin yüzünden olmadı."
"Bana anlatmadan çıkamayacağını biliyorsun dimi. Ayrıca kazada ne katkı payım olabilir ki."
"Öyle mi oluyor? O zaman Tom sen oluyorsun."
"Ne alaka ya? Anlatmak zorundasın."
"Tamam anlatırım. Ama kimseye söylemeyeceksin. Kimseden de hesap sormayacaksın. Hele ki benden asla."dediğinde kafamı salladım ve heyecanla söylediklerini dinlemeye başladım.

👀👀👀👀👀👀👀👀👀👀👀

Evet heyecanlı bir yerde bitti. Uzun süredir bölüm yazamıyordum. Üzgünüm. Ama sonunda geldi işte. Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

⚪Sizce kaza Duru yüzünden mi oldu? Yada nasıl bir katkı payı olabilir?

⚪Bulut sizce insanları dinler mi iyileşme konusunda?

Peki ilerleyen bölümlerde ne olacak. Size bir kaç spoi vermek istiyorum.

🔵İlk olarak 2 gün sonra Deniz'in doğum günü. Sizce neler olur doğum gününde.

🔵Duru'nun kardeşinin doğmasına az kaldı.

Komşumun OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin