28.Bölüm

793 30 2
                                    

Medya Arda ve Azra

***********

"Ya Uzay şunu boyun uzun diye sana taktırdım ama maşallah boy da bir işe yaramıyor."

"Kızım daha ne kadar düzgün takıyım." deyip yere oturdu. Evet benim yüzümden çok yorulmuştu. Ama napıyım zaten yanımda ondan başka kimse yoktu.
"Yaş Uzay özür dilerim. Şuan cok strest altındayım biliyorsun. Annemin ve kardeşimin çıkıp buraya gelmesine çok az geldi ve her şeyin çok güzel olmasını istiyorum. Düşünsene 17 yıl sonra abla oluyorum ve çok mutluyum. Benim biraz olsun anlayamaz mısın?" dedim ve dudaklarımı büzüp somurtmaya başladım.

"İyi tamam kalk hadi. Ne yapacaksak yapalım bir an önce de minik Deniz  odasına kavuşsun." dediğinde heyecanla yerimden kalkarak sırıtmaya başladım. İnsanın böyle kankası olması çok iyi bir şey. Yerdeki mavi balonlardan alıp asmaya devam ettim. Odanın konseptini mavi beyaz yapmıştık. Daha gidip evi süsleyecektim. Allahtan annnemi 2 günde salmıyorlardı. Erken doğum olmuştu ve sezeryan doğumu yapmıştı. Ben de hastanede kaldıkları sürede evi süsleyecektim. Arda'ya da haber vermiştim ve ailecek geleceklerdi bugün. Onları da çok özlemiştim.

*****************

Nihayet Ardalar hastanenin kapısında görününce koşarak yanlarına gittim. Arda beni görünce kollarını açarak koşmaya başladı. Sonunda kuzişimle kavuşmuştuk. Sonuçta 1 aydır yüzyüze görüşmemiştik. Özlemiştim yakışıklığı. Kollarının altında yerimi bulunca sıkıca sarıldım. Bunca yıldır kardeşim yok değildi aslında Arda benim kardeşimdi.

"Kuzen çok özledim ben sizi." deyip ayrıldım ve bu sefer Azra'nın boynuna atladım. Az kalsın halam ve eniştemle görüşmeyi unutuyordum. Dedem ve babaannem daha gelmemişlerdi. Yarın eve geçince geleceklerdi onlarda. Halam ve eniştemle de görüştükten sonra miniğimin mavi beyaz odasına doğru yürümeye başladık. Babam ve annemde halamlarla görüştükten sonra odaya bir küvezde Denizimi getirdiler. Ben daha önce birazcık sevmiştim ama hala doyamamıştım. Hemşire kardeşimi annemin kucağına vermişti ve babam da annemin yanında oturuyordu. Telefonum çalmaya başlayınca koridora çıktım ve telefonu açtım.

"Kızım ya böyle bir şeyi bana nasıl haber vermezsin yazıklar olsun yani." Başak telefonda çemkirirken telefonu kulağımdan uzak tuttum ve konuşmasını bitirmesini bekledim.

"Kanka ya kusura bakma heyecanla kimseye haber veremedim. Hem zaten biz birazdan eve geleceğiz. Orada görüşürüz."

"Öyle olsun bakalım." deyip telefonu kapattı. Gerçekten ben onu aramayı nasıl unutmuştum ya. Odaya geri döndüğümde Deniz Arda'nın kucağındaydı. 

"Bir insanın eline bebek bu kadar mı yakışır kuzen ya. Sen bence üniversiteye gitmeden önce evlen, çocuk yap ondan sonra ne okumak istiyorsan okuyabilirsin." dediğimde koluma çimdik attı. Anne ve babasının yanında utandı çocuk. Azra'da gülüyordu. "Çocuğun mimarlık hayallerini yıkıyorsun Duru." dediğinde Arda'nın yanından uzaklaştım ve gülmeye başladım.

"Hadi ben sizi eve götüreyim yorgunsunuzdur siz şimdi. Zaten geç oldu. Annem de dinlensin biraz." deyip Arda'nın kucağından miniğimi aldım. O kadar küçüktü ki düşürmekten korktuğum için hemen annemin kucağına koydum ve annemin yanağına küçük bir öpücük kondurup Ardaların yanına gittim. Okuldan çıktığım gibi buraya geldiğim için hala formalarımlaydım ve eteğim buruş buruş olmuştu. Bir an önce eve gidip bu kıyafetlerden kurtulmak istiyorum. Zaten bugün cuma olduğu için Ardalar iki gün bizdelerdi. Annem pazar günü çıkacaktı ve biz de Deniz için parti düzenleyecektik ve bunları yapabilmemiz için sadece yarın zaman vardı. Hastaneden çıktığımda gerçekten geç olduğunu fark ettim. Hava kararmıştı ve kış olduğu için arada bir yağmur yağıyordu. Eniştemin arabasına binince evi tarif ettim. Aslında evle hastane arası çok değildi. Arabayla on dakika kadar sürüyordu. Bende iyice yollara alışmıştım. 

Eve geldiğimizde arabadan indim ve çantamda anahtarları aradım. Halam ve eniştem de bahçenin arkasını dolaşmak istediler. 

"Kuzen vay be dayım çok zevkliymiş. Ev gerçekten çok güzel."

"Sen bir de benim odamı gör." dedim ve birlikte gülmeye başladık. Tam anahtarları bulmuştum ki bahçe kapısında bir hareketlilik fark ettim. Şaşırmıştım doğrusu bu saatte eve geldiğinde.

"Bulut." diye seslendiğimde Arda ve Azra'da seslendiğim yere döndü. Bulut karanlıktan dolayı gözlerini kısarak bize baktı ve 

"Arda." dedi şaşırmış bir sesle. Bu Arda'yı nereden tanıyor ya. Arda'da aynı şekilde gözlerini kısarak baktı ve "Bulut." dedi aynı şaşırmış ifadeyle. Yalnız en şaşkınları bendim. Benim kuzim ve bu odun gerçekten birbirlerini nereden tanıyorlar. Bulut "Kardeşim be." diyerek yanımıza geldi ve Ardayla tokalaştı. Kardeş mi ulan bunlar bir de çok samimiler.

Gülümseyerek "Ne işin var burada?" diye sordu. Evet gerçekten gülümseyerek. Bizim odun gerçekten gülebiliyor muydu ya! 

"Benim kuzen burada oturuyor da senin ne işin var?" dediğinde Bulut anlamayan bakışlarını bana çevirdi.

"Anlaşılan biz senin kuzenle komşuyuz." dedi bana bakmayı sürdürerek. Azra kolumu dürtükleyip 

"Şu kapıyı açar mısın artık Duru. Yağmur başlayacak." dediğinde kendime geldim. Tamam anlamında başımı sallayıp anahtarı kilit yerine soktum ve kapıyı açtım. Azra hızlı adımlarla içeri girdi. Ne kadar meraksız bir kızdı bu. "Pardon ama bir şey sorabilir miyim?" dediğimde bakışları bana döndü.

"Siz nereden tanışıyorsunuz?" dedim merakıma yenik düşerek. Malum sormasam içimde kalır. "Kuzen sen içeri geç biz gelir birazdan anlatırız. Uzun zamandır görüşmüyorduk hasret giderelim biraz."

"Hasretinizi içerde giderin bence çünkü birazdan yağmur başlayacak. Ben de bu arada Başağı çağırıyım." dedim ve içeri girdim. Arkamdan onlarda girdiler.

"Orta katta balkon var. Bulut yerini biliyor. Onların eviyle aynı düzende. Ben de gidip üzerimi değiştiriyim." deyip odama koşturdum. Kapımı açıp arkadan kilitledim ve kendimi yatağıma attım. Bugün acayip yorulmuştum. Hele ki son şok beni bayıltacaktı. Yavaşça yatağımdan kalkıp dolabıma doğru yürüdüm. İçinden şortlu pijamalarımı çıkarıp yatağımın üzerine koydum ve unutmadan Başağı arayıp bize çağırdım. Ilık bir duştan sonra rahatlamıştım. Üzerime pijamalarımı giydim ve saçımı tarayıp odadan çıktım. Aşağı gittiğimde Bulut ve Arda'yı balkonda otururlarken gördüm ve en alt kata indim. Başak hala gelmemişti. Azra'da ortalarda görünmüyordu. Salona gidip kendimi koltuğa attım. Bu sırada mutfaktan sesler gelmeye başladı. Bunlar halam ve eniştem olmalıydı. Kalkıp yanlarına gittim. 

"Ooo gençler Allah muhabbetinizi arttırsın." dediğimde halam güldü. "Azra'yı gördünüz mü?"

"Evet o ikinci kattaki bir odada yatmaya gitti. Biz hangi odada kalacağımızı bilmediğimiz için valizlerimizi salonda bıraktık."

"Aaaa ben onu unuttum. Size odayı gösteriyim." dediğimde eniştem yavaş hareketlerle sandalyeden kalktı. Eniştemi severdim ama ruhu başka olduğu için pek anlaşamazdık. Biraz ağır beydi. Bense çocuksu bir ruha sahiptim bu yüzden hareketliyim. Onun için anlaşmazlıklar oluyor. 

"Aaaa Duru bu arada biz bu gece annenin yanında kalmak istiyoruz. Biz hastaneye geri dönsek sorun olur mu?"

"Yok halacım niye sorun olsun? Takılın kafanıza göre." dedin ve gülmeye devam ettim. Eniştem valizleri alıp gösterdiğim odaya koydu. Bu sırada kapı çalınca aşağıya koştum. Ama Arda benden önce gelmişti bile. Kapıyı açtığında Başağı gördüm. Tam merdivenlerden iniyordum ki sessizliği fark ettim ve izlemeye koyuldum. Arda içeri gel dememişti, Başak da içeri girmemişti. İkisi de kapıda bir dakika kadar durunca sıkıldım ve 

"Hayırdır gençler. Napıyorsunuz kapı önünde." dediğimde ikisinden de ses gelmeyince Arda'nın kafasına bir tokmak indirdim. Acıyla inleyince anlamayan bakışları üzerlerine sundum. "Başak girsene kızım içeri." dediğimde Başak bana bakarak içeri girdi. Elektrik mi aldılar ne yaptılarsa artık. 

**************

Bölüm sonu. 

Sizce yeni bir aşk doğar mı bu ikiliden.

Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 

Komşumun OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin