Medya: Serhat ve Ceren
**************
"Azra hadi gel. Seni diğer arkadaşlarla da tanıştırayım." dedim odanın kapısından başımı uzatarak."Tamam bir duş alıyım. Kendime geliyim inerim yanınıza." dediğinde başımı sallayıp aşağı indim. Muhabbet koyuydu. Grubun maskotu olarak Semih hiç susmadan konuşup duruyordu. Bazen de espri yaptığını zannediyordu. En suskun olan da her zamanki gibi Buluttu. Arda grupla iyice kaynaşmıştı.
"Yaa Deniz seninle oturduktan sonra minik Deniz'i görmeye gidelim mi? Şahsen ben çok merak ediyorum. Çok uzun süredir bebek sevmiyorum." Deniz Başağın yakınmalarından bıkarak sonunda cevap verdi.
"Tamam kardeşim siz dinlenince hep birlikte gideriz. " deyince ben de koltuklardan birine oturarak lafa karıştım.
"Annem bugün daha iyiymiş. Kardeşimi de daha çok küvözden çıkarıyorlarmış. Yani bugün gidicez. Ama benim biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Cidden yoruldum." dedim ve koltuğa daha da yayıldım. Başak da Deniz'e daha çok sarıldı. Ben ve Arda gibiydiler. Yani kardeş gibi.
"Dur o zaman ben gidip üzerimi değiştiriyim. Hastaneye böyle mi gidicez. Hadi abi sen de gel sen de değiştirirsin üzerini." deyip yerinden kalktı ve Bulut'un elini tutup ayağa kaldırmaya çalıştı. Bu sırada telefonum çalmaya başladı. Sehpanın üzerinden alıp arayana baktım. Tanıdık değildi. Açıp kulağıma koydum. Telefonun arkasından bir erkek sesi yükseldi.
"Selam Duru." demişti. Sesi çok tanıdık gelmişti ama kim olduğunu çıkaramadım. "Kimsiniz?" diye sorduğumda gür bir kahkaha attı. "Alp ben Mert'in abisi." dediğinde ağzımdan bir mırıldanma çıktı. Arda bana baktığında gülümsedim. "Ne var?" dedim kim olduğunu belli etmeden. "Konuşabilir miyiz? Yüz yüze." dedi tehditkar bir sesle. Net bir şekilde "Hayır." deyip telefonu kapattım ve tekrar sehpanın üzerine koydum.
"Kimmiş o." diye sordu Arda. Oflayarak "Banka neymiş kredi çekmek istermiymişim. Lan ben daha 18 yaşımda bile değilim kredi diyorlar ya." deyip bağırdım. Biliyorum inandırıcı olmadı ama inanmışlardır belki.
"Ben bilirim o bankaları." Bulut'un sert sözüne karşı koltuğa sindim. Sanırım arayan hakkında bir tahmini vardı. Başak kalkınca ben de kalktım. Bulut da kalktı. Onları geçirince ben de odama geçtim. Arda'da Denizlerin yanında kalmıştı. Semih'in sesi yukarıdan bile duyuluyordu. Nasıl kahkaha atıyorsa artık. Hemen topuzumu çözüp duşa girdim. Kardeşimi çok özlediğim için çabucak duştan çıktım ve üzerimi giyinip odadan çıktım. Başaklar geri gelmişti bile. Salona indiğimde Azra Denizle tanışıyordu. Ben de elimdeki montumu koltuğun yanına bıraktım. Saçlarımı kurutmayı unuttuğum için hala nemliydi ve tenime değdikçe üşüyordum.
"Duru banka yine aradı." Arda'ya bön bön bakmaktan başka bir şey yapmamıştım. Alp mi aramıştı yoksa banka mıydı? "Yaaa açtın mı?" dediğimde olumlu anlamda kafasını salladı.
"Bir daha aramazlar herhalde." dedi ve sustu. Ben de bu olayı aklımdan silmeye çalışarak
"Hadi o zaman hastaneye gidelim." deyip montumu yeniden elime alıp üstüme giydim. Az önce yağmur başlamıştı. Bu yüzden artık montumu dolabımdan çıkarmıştım. Hep birlikte bahçeye çıkınca kapıyı kilitleyip anahtarı çantama attım. Arda buraya arabasıyla gelmemişti bu yüzden ben Arda ve Azra Deniz'in arabasıyla gidecektik. Tabi bir de Deniz. Yola çıktığımızda sohbet etmeye devam ettik. Sohbetlere Deniz pek dahil olmasa da kafa çocuktu. Bulut kadar olmasa da sessizdi. Ama tabi ki Başağın yanında sessiz olamıyordu.
Hastaneye geldiğimizde yağmur biraz daha yavaşlamıştı. Deniz ve Bulut arabaları park edince hep birlikte hastaneye girdik. Annemin odası ikinci katta olduğu için asansör yerine merdivenleri tercih etmiştik. Dün hastaneye geldiğimde olduğu gibi son gelişimi hatırladım. Daha bir hafta önce bu hastanede Başak yatıyordu ve hepimiz çok üzgündük. Ama bugün yeni biri dünyaya gelmişti ve biz yine bu hastanedeydik ancak bu sefer çok mutlu bir şekilde. Odanın önüne geldiğimizde Azra kapıyı açıp girmemizi bekledi. Anlaşılan babam balon sayılarını azaltmıştı. Girdiğimde burnuma hastane odası kokusu doldu. Evet bu odalara ne sıkıyorlarsa iğrenç kokuyordu. Annem bizi görünce çok mutlu oldu. Deniz daha yoktu. Hep birlikte odaya girip camın kenarında durduk. Kalabalık olduğumuz için odanın içinde boş alan kalmamıştı. Çok geçmeden Deniz de hemşirenin kucağında geldi. Sırayla hepimiz sevdik. Küçücük ve kapkara saçları vardı. Gözlerini babamdan almıştı anlaşılan. Çünkü ailede sadece babamın gözleri maviydi. Aslında ton olarak Bulut'un gözleri gibiydi. Başak elinden bırakmak istemeyerek somurttu. Kim bilir bu minik bize neler yaşatacaktı. Onunla nerelere gidip eğlenecektik. Doğrusu o büyüdüğünde ben belki evlenmiş olurum ama olsun. Denizciğin karnı acıktığı için hepimiz odadan kovulmuştuk. Bir ağlamasıyla hepimiz harekete geçiyorduk.
Azra'nın telefonu çalınca uzaklaştı. Biz de koridorda oturmaya devam ettik. Azra yanıma gelip
"Babaannemler gelmiş hastaneyi tarif eder misin?" dediğinde telefonu elinden alıp hastanenin olduğu yeri tarif ettim ve telefonu kapattım. Çok geçmeden hastanede olduklarını haber verdiler ben de aşağı karşılamaya indim. Kapıda babaannemi görünce koşarak yanlarına gittim.
"Hoşgeldiniz babaanne." dedim gülümseyerek. Çok yaşlı olmadığı için gezmeyi çok seviyordu.
Tam dedemi beklerken kapıda Ceren ve Serhat'ı görünce şoka girdim. Ceren koşarak boynuma atladı.
"Ne işiniz var sizin burada. Hani gelmiycektiniz."dedim ve Serhat'a da sarıldım.
"Biz hiç kardeşimizi en mutlu gününde yalnız bırakır mıyız." Dedi ve burnumu sıktı. Dedemle de selamlaştıktan sonra annemlerin yanına çıktık. Hastane çok büyüktü bu yüzden koridorlar çok kalabalık değildi. Hele ki doğum bölümünde çok az kişi vardı. En kalabalık oda bizim odaydı. Yukarı çıktığımızda Başak Denizle konuşuyordu ama Arda'ya bakarak. Geldiğimi görünce gözlerini kaçırdı. Ah şıpsevdi kız. Arda'ya da mı tutuldun? Arda babaannemi görünce Bulutla konuşmasını kesip yanımıza geldi ve babaannemi öptü. Arda'nın aileden herkesle bağı başkaydı. Herkesle iyi anlaşır herkese kendini sevdirirdi. Azra'da dedemin yanına gitti. Ben de Serhat ve Ceren'i alıp bizimkilerin yanına gittik. Ceren Deniz'i sevdikten sonra birlikte odadan çıktık. Serhat çocukları pek sevmezdi. Bebeklere de dokunmaya korkuyordu. Bu yüzden Deniz'e bakmakla yetinmişti. Koridordakilerle tanışıp sandalyeye oturdular.
********************
"İyi ki doğdun Deniz." Annem neye uğradığını şaşırarak gözlerini açtı. Babam da bir yandan gülüyordu. İkisini de daha önce bu kadar mutlu ve şaşırmış görmüyordum. Koşarak annemin kucağından Deniz'i aldım. En masum haliyle uyuyordu. Annem balonların içinden geçerken ne kadar şaşkın olduğunu belli ediyordu. Ben böyle bir şey beklediğini düşünmüştüm ama o beklememişti sanırım. Partiye neredeyse herkes gelmişti. Başak, Bulut, Deniz, Selim, Serhat, Ceren, Arda, Azra hatta Uzay, Can ve Emir bile vardı. Bunların hep bir arada olması tehlike kokusu getirse de herkesin olmasını istemiştim partide. Yarın okul olduğu için Arda, Azra, Ceren ve Serhat iki üç saat sonra İzmir'e dönüş yapacaklardı tabi halamlar ve babaannemler de. Bu yüzden partiyi biraz erkene almıştık. Dün doktorla konuşmuştum ve bugün çıkabileceğini söylemişti. Biz de bu sabah hemen hazırlıkları bitirdik ve annemleri bekledik.
Hep birlikte salona geçtiğimizde Arda yanıma gelip Deniz'i pusetinin içinden çıkarıp kucağına aldı. Mavi kıyafetleri içinde o kadar masum duruyordu ki nazar değdirmekten korkup bakışlarımı başka yöne çevirdim.
************
Paylaşmak için kısa kesmek zorunda kaldım. Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.