Alnıma çarpan yeşil zeytinle gözlerim kocamanlaşırken başımı tabağımdan kaldırıp Yıldız'a baktım. "Şey o Sadir'e gelmeliydi," derken alnımın ortasında çatlatılan yumurtayla gözlerim iri iri açıldı. Başımı yana çevirdiğimdeyse Bedir alnımda çatlattığı yumurtanın kabuklarını soymaya başladı. Gözlerimi kıstım. İnadına yapıyordu.
Şirkete gideceğimi söylediğim andan beri ne peşimden ayrılmıştı ne de demediğini bırakmıştı. Şirkete benimle birlikte gelecekti. Beyaz tabağımın ortasına yumurta sarısını yerleştirdi. Dışımdan ifademi bozmayıp içimden gülümsedim. Nasıl ki yayla çorbasını sevmediğimi biliyordu, yumurtanın sarısını sevdiğimi zihnine not etmişti. Bir şey söylemeyip yumurtayı tabaktan alıp ağzıma attım.
Sabah esintisi saçlarımı yoklarken masadakiler birbirine sataşma konusunda geç kalmadı. Eksik olan sadece Hülya'ydı. Dünkü olay sanki hiç yaşanmamış gibi devam ederlerken bu aile bana kendimi iyi hissettiriyordu. Gözlerim Yağız'a döndü. Genç yüzü yorgundu. Dudağımı ısırıp başımı tabağıma eğdim. Onun bu hâlde olmasına bir bakıma ben de vesile olmuştum. Hülya'yla birlikte olmasını çok istemiştim, isteğim olmuştu fakat yolunda gitmeyen bir şey var oldu. Hülya'nın rahatsızlığı geçecek miydi? Davranışlarının bu şekilde ne kadar devam ettireceğini kestiremediğimden başımı kaldırıp tekrar masadakilere baktım.
Osman üzerine pekmez sürdüğü ekmeği ağzına götürecekken Sadir'in dirseği eline geldiği için ekmek gideceği yeri şaşırıp Osman'ın gözlüğüne çarptı. Gözlüğünün tek camı pekmezlenmişti. Osman'ın kızacağı yerde Bedir sinirlenip ağzında birkaç küfür geveledi. Gözlerimi devirmekle yetindim çünkü bir şey diyecek olsam Aydız gibi yeni küfürler üreteceğinden emindim.
Aydız demişken gözüm ona kaydığında öndeki kakülleri Süreyya'nın parmakları arasında işkence çekiyordu. "Anne! Senin yüzünden öndeki saçlarım kopacak, açık alınlı gezeceğim!" diye çemkirmeye başlamasıyla Süreyya boştaki eliyle Aydız'ın alnında beş parmağını patlattı. "Süreyya bırak da kahvaltısını yapsın kız." Süreyya zombi gözlerini devreye sokup kocasına başını çevirdi ve ona beynini yiyecekmiş gibi baktı.
Boşuna zombi demiyormuşuz.
"Bana bak Adnan! Eğer bu aptal kızının kendine aldığı bindallıyı o kıllı sırtına geçirmemi istemiyorsan kahvaltına devam edersin," demesiyle bu defa da Yıldız'ın alnına bir beşlik çaktı.
"Ay! Anne sen iyi misin?" Yıldız şaşkın gözlerle annesine bakarken bir yandan da alnını ovuşturuyordu.
"Sus! Senin ne olduğunu bilmiyor muyum ben? Ablana sen seçtin o bindallıyı! Değil mi?"
"Aşk olsun Süreyya. Sırtıma kıllı diyorsun ama nasırlı ayaklarınla kıllı sırtımda tepinmeyi iyi biliyorsun." Adnan amca karısına dudaklarını büzdüğünde gülümsedim. Süreyya her birine ayrı ayrı laf yetiştirirken Mücella ve Kenan amcaya baktım. Mücella'nın da Yağız'dan bir farkı yoktu. Yorgun görünüyordu ve kızının sorumluluğu üzerinde daha çok büyümüştü. Kenan amca masanın üzerinde duran elini sıkıp Mücella'nın kendisine bakmasını sağladı. Karısına öyle güven verici bir bakış atmıştı ki oturduğum yerde o güveni ben hissettim.
Gözüm Hikmet halayı aradı. Masada yoktu. Genellikle sofradan eksik kalmazdı. "Kalkalım mı?" Bedir'in kulağıma fısıldamasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. "Biraz daha oturursam bu ibneleri tavana asıp avize yapacağım. Artık elektriği götten mi alıp verirler, göreceğiz."
"Senin bu küfürlü ağzın ne zaman son bulacak?"
"Baş başa kaldığımız her an," deyip göz kırptığında yutkundum. Sabah sabah bir sapıklık yapmasa olmazdı. Bir de bana sapık muamelesi yapıyordu. Ayağa kalktığında ben de ayağa kalktım. Bedir sıcak elini avucuma kaydırırken gözüm yeniden Mücella'yı bulmuştu. Neyse ki bize değil de hâlâ Kenan amcaya bakıyordu. Zaten perişandı, bir de bizim bu halimizle iyice kötüleşmesini istemedim. Masadan uzaklaştığımızda cam kapıdan Gülizar babaanne kırmızı, uzun saten gecelikle bahçeye çıkıp masaya doğru ilerledi. Gözlerim büyüdü. Elinde tuttuğu ufak pervaneyle yüzünü serinletirken bir yandan da beyaz saçlarını ağır çekimdeymişçesine uçuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİKŞE (Kitap Oldu)
Teen FictionÖlüm saati geldiğinde oturulan o masa saniyeler içerisinde kavrulacaktı. Ve kavruldu. Kimisi o masada bedenini kaybetti. Kimisi o masadan bedenini kurtarmaya çalışırken ruhunu kaybetti. Ailemin ölümüne gözlerimle şahit olmuştum. Benim de onlarla öl...