Küçük bir canın aramıza katılacağını öğrendiğimiz andan beri Mücella'nın bile gülen yüzüne şahit olmuştum. Hatta bana kısa süreli gülümsemesini dahi gördüm diyebilirdim, göz yanılması değilse. Ya da güldüğü bir an yanlışlıkla önünde bitmiş de olabilirdim. Torun heyecanından tut, dayı, teyze heyecanı da kasırga gibi sardı çiftliktekileri. Aydız'ın bebek için aldığı minik Fenerbahçe forması, Rıza'nın aldığı minik Galatasaray forması birebir yarışıp Bedir'in aldığı Çaykur Rizespor forması ise hepsini sollayıp baş köşeye konuldu. Hülya'nın aldığı pembe yeleğe karşı Yağız'ın altına aldığı minik mavi pabuçlar Hülya tarafından gerilim oluştursa da Yağız'ın ona tüm sevecenliği ile gülümsemesi içindeki öfkeyi dağıtıp sevdiği adama karşı mayıştırmıştı. Ardından odasına kaçıp hüngür hüngür ağladıktan sonra tekrar aramıza katılıp hiçbir şey yokmuş gibi gülücükleri yüzüne yerleştirdi. Kadın olmak bir yetenek işiydi.
"Beni her gün işe bırakmak zorunda değilsin," dedim arabanın yanına geldiğimde. "Taksiyle de gidebilirim."
Bedir arabanın etrafını dönüp kapısını açtığında, "Bakıyorum da taksilere fazla alışmışsın," dedi ve şoför koltuğuna oturdu. Ben de arabaya bindiğimde Bedir önce klimaları açıp biraz bekledi.
"Yoğunsun, bir de benimle uğraşma diye söylüyorum." Arabayı çalıştırıp emniyet kemerini bağladı. Sessiz geçen yolculuğunu dağıtmak adına, "Acaba kız mı erkek mi olacak?" diye sordum tatlı heyecanla.
Bedir bakışlarını birkaç saniye üzerimde tutup yeniden yola çevirdi. "Kim?" Kim mi? Aklı dağınıktı. Sesimi çıkarmadım. Bedir'in bakışlarını tekrar üzerimde hissetsem de yola bakmaya devam ettim. "Ha aramıza yeni katılacak üçkâğıtçıyı diyorsun." Sesindeki rahatlatıcı ton kemiklerimi gevşetti. "Önce sağlık. Ama o iki küçük yaramazı yola getirecek şirin bir kız olsa fena olmaz."
Gülümsedim. Kız çocuğu istiyordu. "Güzel olur," diye fısıldadım. Bir an hayal ettim, Bedir'in ilk çocuğunun kız olmasını. İpek saçlarının parmaklarının arasından süzülüşü... O saçları sakınarak taraması... Minik parmaklarını koca parmaklarına kenetlemesi...
"Hey." Bedir'in eliyle gözlerimin önünde çizdiği görünmez şekillerle bakışlarımı yüzüne odakladım. "Daldın gittin." Etrafıma bakındığımda holdinge gelmiş olduğumuzu gördüm. "Ne düşünüyordun?" Önce yanağımı ardından çenemi tutup kendine çevirdi. "İtiraf et, beni düşünüyordun." Hınzır gülümsemesi saniyesine yüzüne yayılırken kızarmaya yüz tutmadan kendimi arabadan attım. Kabanımın düğmelerini iliklerken söylenmeden de edemedim. Aklımdan ne geçse bilmek zorunda mıydı? O da arabadan inip yanıma geldiğinde arabaya yaslanıp beni seyretmeye başlamasıyla olduğum yerde kasım kasım kasıldım. "Yukarı kadar bırakmamı ister misin?" Güleç sesine yüzümü kaldırıp gözlerinin içine bakarak gözlerimi devirdim. "Seninle uğraşmak ne tatlı oluyor bir bilsen," deyip yanıma yaklaştı ve iki yanağımı sıkıp öptü. Yüzüne nasıl baktıysam bir kere daha öptü. "Sen böyle durmaya devam edersen hep öperim ama."
Uzanıp ben de iki yanağından öptüm. Arkamı dönüp gidiyordum ki ayaklarım durdu. Gecemin sahibine yeniden dönüp elimle eğil işareti yaptım. Ne oldu der gibi bakış atsa da dediğimi yapıp başını bana doğru eğdi. İki yanağından hafifçe tutup alnına öpücüğümü bıraktım. Hiçbir şey demeden arkamı döndüğümde gülümsedim. Gözlerime gelen acı sızıyı kırpıştırıp geri yollasam da kalbimi kırpıştıramamıştım. Babamın alnına yerleştirdiğim son öpücük o uğursuz akşamda kalmıştı. Geleneğimi, sevdiğim adamlar üzerinde devam ettirecektim.
Murat'ın ekşimsi bakışları eşliğinde odama girdiğimde peşimden gelmese olmazdı zaten o da benimle birlikte içeri girdi. Kabanımı ve çantamı çıkarıp masama doğru yürüdüm. Koltuğuma oturduğumda ifadesiz bakışlarımı odanın ortasında dikilen Murat'a sabitledim. "Söyle, dinliyorum. Sabah enerjimi içine çekince belki yüzüne nur iner." Söylediğim sözle dudakları alayla kıvrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİKŞE (Kitap Oldu)
Fiksi RemajaÖlüm saati geldiğinde oturulan o masa saniyeler içerisinde kavrulacaktı. Ve kavruldu. Kimisi o masada bedenini kaybetti. Kimisi o masadan bedenini kurtarmaya çalışırken ruhunu kaybetti. Ailemin ölümüne gözlerimle şahit olmuştum. Benim de onlarla öl...