Güzel olan bir şeye zor erişilirdi. Ulaştığımız anda ise etkisini çabuk kaybederdik. Bir yıl boyunca sevgim kadar büyük korkular da besledim en ücra köşelerimde.
Yüzümdeki kasıntıyı yok edip Şahan'a güven verici bakışlarla baktım. Bakışlarımın aksine bana ürkek bakışlarla karşılık verdi. ''Bir şey olmayacak,'' diye fısıldadım. Kendi söylediğime inanmış mıydım, kestiremedim. Şahan'ın yüzü mumyalanmış gibi karşımda dururken korkmamak elimde değildi. ''Korkuyorum.'' Ablamın fısıltısı yüzümde yayıldı. Ben de korkuyordum. Belki de ondan daha çok. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de aynıdır sözü gibi korkularım da benimle birlikte yetmişime merdiven dayayacaktı. Cızırtı devam etti. Bunun sonunda yetmişi görebileceğimden emin değildim. ''Bu gece evde yalnız olduğumuzu bilen kim?'' Şahan'ın stresli sorusu tüylerimi ürpertti.
''Şu an düşünmemiz gereken bu mu Şahan?'' Ellerimi elinden çekip avucumu ıslak alnıma bastırdım.
''Tam olarak bu Şehnaz. Büyük bir tuzağın içindeyiz ve bu kişinin çevrenden biri olduğunu düşünüyorum.''
Elimi alnımdan kaydırıp aşağı doğru salıverdim. Şüpheci konuşuyordu ve etrafımdakilerden şüphelendiğini rahatça dile getirebiliyordu. ''Söylemek istediğin şey ne? O caninin ailemden biri olduğu mu?'' Sıkıntıyla nefesimi üfledim.
''Ailem demek için acele etmiyor musun?'' Karanlıkta parlayan mavi gözlerine şaşkınlıkla baktım.
''Oldu olacak Bedir'den şüphelen!'' Sesim fısıltının boyutunu aşıp bağırtıya dönüşmüştü. Şahan tereddütle kapıya bakıp mavi gözlerini yeniden bana çevirdi.
''Evde yalnız kaldığımızı bilen o!'' Benim aksime o hâlâ fısıltıyla konuşuyordu.
''Çok nankörsün! O sargının altında eski yüzün yatıyorsa bu Bedir'in sayesinde.'' Kulaklarıma inanamıyordum. Kardeşim, sevdiğim adamdan şüpheleniyordu. Sinirle saçlarımı geriye savurup ayağımı yere vurmaya başladım. Bu defa sesimin tonuna ben de dikkat edip, ''Sen Bedir'i kolayca öne atabiliyorsun da evde yalnız olduğumuzu bilen biri daha var. Bilmem farkında mısın?'' dedim tek kaşımı kaldırıp.
Şahan'ın kaşları anında çatılıp, ''Arzu böyle bir şey yapmaz,'' dedi birden parlayarak. Şahan bu gece beni gerçekten şaşırtabiliyordu. Yaşadığına bile bu kadar şaşırmamıştım.
''Bir aydır tanıdığın kadına mı güveniyorsun? Sen gerçekten akılsızsın.''
Cızırtı yeniden başladı. Sanki biri kapının üzerine ince taşla yol haritası çiziyordu. Şahan'ın başı yeniden kapıya döndü. ''Arzu'dan şüphelenmiyorum,'' dedi kısaca.
Gözlerimi devirdim. ''Ama Bedir'den şüpheleniyorsun. O zaman şüpheyi çözelim.''
Bakışları beni bulduğunda ne yaptığımı anlarcasına yüzümü ayrıntıyla inceledi. Başka bir şey söyleme gereği duymadan bakışlarımı Şahan'dan ayırıp kapıya yürüdüm. Daha kapıya varamamıştım ki Şahan kolumdan yakalayıp beni kendine bakmaya zorladı. ''Aklını mı kaçırdın? Öldürecek misin bizi?'' İçimde korkuya dair bir şey kalmadı. Çünkü konu Bedir'di. Merhametli, benim için her ateşe gözünü kırpmadan dalabilecek olan adamın suçlanmasına asla izin vermezdim.
''Aklımızdaki soruları dindireceğim ablacığım. Bunun için gerekirse ölebiliriz ama hiç değilse bazı şeylerden emin olup da gözlerimizi öyle kapatacağız. Şimdi hazır ol. Kapının arkasında Bedir veya Cevat amcamı görememek seni hayal kırıklığına uğratabilir.''
Kolumu hızlı olmasa da ellerinin arasından kurtarıp kapıya ilerledim. Parmaklarımla kapı kulpunu kavrayıp hiçbir tepki vermeyen kalbimi dinledim. Şahan'ı hemen arkamda hissedebiliyordum. Aklından neler geçirdiğini bilmesem de artık soru işaretlerinin tek bir noktaya dönüşmesinin vakti gelmişti. Düşüncelerimi kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİKŞE (Kitap Oldu)
Ficção AdolescenteÖlüm saati geldiğinde oturulan o masa saniyeler içerisinde kavrulacaktı. Ve kavruldu. Kimisi o masada bedenini kaybetti. Kimisi o masadan bedenini kurtarmaya çalışırken ruhunu kaybetti. Ailemin ölümüne gözlerimle şahit olmuştum. Benim de onlarla öl...