6- Kızılımsı Sözler

10K 508 122
                                    

Sunulan yeni hayatıma alışmaya çabalarken dünyama giren yeni insana hak veriyordum. Yaşadığım gece asla zihnimden silinmeyecekti, bunu kendi de biliyordu lakin görünen izlerden sıyrılmam gerektiği konusunda haklıydı. Etime kemiğime bulaşan illeti derimi söke söke atacaktım. Ben o gece kurtulduysam yine bir şeylerden kurtulabilirdim. Acının kıvrımı yüreğimde zikzak çizdi. Ben o gece kurtulmadım. Ben o gece öldüm. Ruhum sevdiklerimin peşinden gitti.

Gözlerimi Bedir'e dikmiş, bana aldıklarını karıştırmasını seyrediyordum. İlla bana o süslü şeyleri giydirecekti. Gösterdiği renkli kıyafetlere her defasında omuz silkerken o da güzel yanaklarını şişiriyordu. ''Bir şey buldum.'' Elini giysi poşetinin dibine daldırıp diğerlerine benzemeyen bir şey çıkardı. ''Ne olur ne olmaz diye bu fistanı da aldım.'' Elindeki kırmızı elbiseye saf saf bakıp yanaklarım yeniden kıvılcımlanmaya başladı. Ne yapıp edip beni utandırmayı başarıyordu. Üzerimde etek var diye diz altı biten elbiseleri çok mu sevdiğimi düşünüyordu?

''Kırmızıyı çok seviyorsun.''

Söylediğim şeyle gözleri hınzırca parladı. Elini diğer poşete sokup kırmızı sütyeni çıkardı. ''Kırmızıyı en çok bunlarda severim.'' Elinde sallandırdığı iç çamaşırını kapıp arkama sakladım. Bu adam her gün beni yerin dibine sokacaktı. ''Bu arada yetmiş beş beden aldım.'' Anlamaz tavırla gözlerine baktım. ''Sütyeni.'' Kırmızılık tüm vücuduma yayılırken ona bakmamaya çalıştım. ''Buradan bakınca küçük duruyorlar. Çiçekli gömleğinden dolayı pek anlayamıyorum boyutunu.''

''Böyle şeyler söylemekten vazgeçer misin lütfen?'' Beni o kadar çok utandırıyordu ki bebekmişim gibi benimle oyun oynuyordu. Ayrıca sinirlerim de bozulmaya başlamıştı. Küçük biri değildim, bana bu tip şakalar yapamazdı. Ayrıca yaşı küçük birine de şaka yapamazdı. Gülen suratına kırmızı sütyeni atıp hızlı adımlarla kapıya yöneldim.

''Akşam bunu üzerinde göreceğim.'' Onu kendi odamda bırakıp dışarı çıktım. Üzerinde göreceğim derken elbiseyi mi kastediyordu yoksa sütyeni mi? Düşündüğüm saçma şeyle yüzümü buruşturdum.

Mutfağa inip Şeker teyzeye bakındım. Bir eliyle çorbayı karıştırırken diğer eliyle ağzına öte beri atıyordu. Yanına yaklaştım. ''Bırak ben karıştırayım Şeker teyze,'' dedim rahatça yiyebilmesi için.

Şeker teyze gülümseyip, ''Yok kizum. Ben hem yerum hem kariştirurum,'' deyip ağzına çikolatalı kurabiye attı. İsmi gibi şeker bir kadındı.

''Şeker teyze şu oğlunu başımdan al!'' Aydız hırçınca mutfağa girince sandalyeye tünedi. Ardından içeri sırıtarak Rıza girdi ve Aydız'ın karşısına geçip oturdu. Şeker teyze sevecenlikle çorbayı karıştırmayı bırakıp oğluna yöneldi ve iri yanaklarını sıkmaya başladı.

''Anneciğim Aydız peşimi bırakmıyor," dedi Rıza başını annesinin göğsüne kedi gibi sürterek. Aydız'ın bakışları öldürücüyken Rıza ona sırıtarak karşılık verdi.

Mutfağa bu defa Hülya ve Sadir girdi. Sadir okul çantasını bir köşeye fırlatıp masaya yerleşti. ''Kız Şeker getir malları.'' Şeker teyze kurabiye tabağını Sadir'in önüne bırakıp onun da yanaklarını sıktı. ''Yavaş tıkın biraz,'' dedi Hülya kendine su doldururken. Sadir, Hülya'nın söylediğini duymazlıktan gelip başka yerden konu açtı. ''Bugün de karakterime göre biriyle tanışamadım.''

''Geri zekalı seni. Sonunda bizim sınıfın kızlarına da atlamışsın.'' Kapıdan girenlere baktığımda Yıldız ve ağabeyi Yağız gelmişti. Hülya öksürmeye başlayınca elindeki suyu alıp sırtını sıvazladım. Yağız'ı görünce su genzine kaçmıştı.

''Virüs gibisin lan Sadir," dedi Aydız.

''Aynen. Şıp diye yayılıyor,'' diyerek Aydız'a onay verdi Hülya.

MİNİKŞE (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin