Sabahın erken saatlerinde Jenny koltuğun üzerinde hafif uyuklar vaziyette uzanıyordu. Yanındaki sehpanın üzerindeki üç bilgisayarda farklı yerleri gösteriyor bir tanesi de açık ekrandan tarama yapıyor gibi görünüyordu. Rei ise hem uykusuzluğun getirdiği yorgunlukla hem de odanın verdiği basık hava yüzünden balkona çıkmış ve kaçıncı sigarası olduğunun bile farkında olmadığı paketten bir dal çekerek yine sigara içmeye başlamıştı. Güneş henüz ortada olmasa bile ilerideki dağın tepesinde turuncu ışıkları belli belirsiz etrafı aydınlatmaya başlamıştı.
İğne düşse duyulacak sessizlikteki odada bilgisayar ekranından gelen sesler Jenny'nin bir anda uzandığı koltuktan zıplayarak kalkmasına neden olmuştu. Balkondaki Rei ise elindeki sigarayı aniden yere atıp üstünü ezerek içeri dalmış ve Jenny'nin yanına gitmişti.
En ufak bir bilgiye öylesine muhtaçtılar ki yürekleri hemen ağzında atmaya başlamıştı. Jenny hiç vakit kaybetmeden bilgisayara doğru eğildi ve neler olduğunu anlamaya çalıştı. Gördükleri resmen gözlerinin parlamasına yetmişti. Jenny'nin tek takip ettiği elbette ki Ren değildi.
Dosyayı açarak daha detaylı incelemeye başladı ve ses kayıtlarını ikisi de dinledi. İçlerine su serpilmiş gibi rahatlasalar da Ren'in tehlikede olduğunun da farkındaydılar.
Haruka ve Akira'nın konuşmalarını kaydeden Akira'nın deri çantasındaki ses kaydedici, Avcı'nın onlara gönderdiği mesaj hakkında onları bilgilendirmişti. Bu sayede Ren'in orada olduğunu anlamışlardı. Önce Rei ayaklandı, ardından Jenny hemen kalktı.
"Ben hemen gidip helikopter ayarlıyorum. Şirket binasının çatısındaki pistte buluşalım." Jenny ona onaylar bir bakış attıktan sonra önündeki bilgisayara dönmüştü.
"Rei!"
Rei Jenny'nin kendisine seslenmesini duyduğunda kapıdan çıkmak üzereydi. Arkasını dönerek meraklı bakışlarla ona baktı.
"Shizuo, onu bulmalısın. Bizimle gelmesi gerekiyor, Ren'i yanımızda tutmak için ona ihtiyacımız var. Bizden çok onu dinleyecektir."
"Tamam, onu gidip bulacağım ve bizimle birlikte gelmesini sağlayacağım. Zaten İzaya'nın ismini duyduğunda koşarak geleceğinden eminim."
...
Shizuo öyle şaşırmıştı ki önünde açılan kapıya bir süre boş boş baktı. İzaya'nın ofisinde gizli bir oda olması aslında çokta şaşılacak bir şey değildi. Tereddüt etmeden odaya doğru yürüdü. Burası dikdörtgen bir alandı. Karşısına ilk çıkan şey sol duvara yaslı olan ve karşısında duran mutfak bankoları ile birkaç ufak mutfak dolabıydı. Küçük bir musluk ve elektrikli küçük bir ocak bile vardı. Hemen karşısındaki kapıyı görünce açtı ve orasının da banyo olduğunu gördü. Bu bölme odanın geri kalanından bir paravan ile ayrılmıştı. Ağır adımlarla paravanın etrafından dolaşarak büyük odaya girdi.
Gözünü ilk alan şey odanın ortasındaki kocaman dikdörtgen masa olmuştu. Üstünde bir sürü ekran ve profesyonellerin kullandığından bir tür klavye vardı. Masaya yaklaştığında üstündeki birçok gizli kamerayı ses ve işitme cihazlarını gördü. Farklı mekanik özelliklere sahip saatler ve gözlüklerde sıralanmıştı, çeşitli bıçaklar ile birkaç silah bile vardı. Masanın hemen yan tarafındaki ahşap askılıkta asılı olan siyah kıyafetleri gördüğünde aklında İzaya'nın kendisini kurtardığında ki görüntüsü canlanmıştı.
Siyah bir pantolon, siyah kapüşonlu ve siyah deri ceketi hatta siyah şapkası bile buradaydı. O sırada burasının onun işlerini yürüttüğü yer olduğunu anlamıştı. Bilgisayar ekranlarında her tarafı gören kameraların görüntüleri vardı. Bunca zaman yaşadıkları her şey burada kayıtlı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı (Shizaya AU)
Fanfictionİzaya; geçmişini, kimliğini ve sahip olduğu her şeyini kaybetmiş, yaşama gücünü intikamdan alan bir adamdır. Hayatı boyunca yanında olacağına dair söz veren ilk aşkı yıllar sonra düşmanı olarak karşısına çıksa bile amacına ulaşmak için tereddüt etm...