İzaya sabırla Shizuo'yu bekliyordu. Planlarına göre evden çıkmakta geç kalmıştı. Tek düşüncesi adamı zamanında yakalamaktı şu an için. Adım seslerini duyduğunda başını merdivenlere doğru çevirdi ve onu gördü.
Aklındaki her şeyin uçup gittiği bir andı. Giydiği takım sanki özellikle onun üzerine göre dikilmiş gibi tam oturmuştu ve çok iyi duruyordu üstünde. Sarı saçları ve gri gözleri ile birlikte ciddi bakışları birleşince karşı konulamaz bir karizma ortaya çıkmıştı. Kahretsin ki çok yakışıklıydı. Öyle mükemmel görünüyordu ki neredeyse onu tamamen tekeline almak isteyebilirdi. Neyse ki, tüm gece boyunca bu adamın kendisinin yanı başında olacak olması düşüncesi onu biraz rahatlattı. Onu bu görünüşle kalabalık ortamlara sokmak tehlikeli olabilirdi, özellikle onu görebilecek kadınlar için. Bu garip düşünceleri aklından uzaklaştırmak ister gibi bakışlarını onun üzerinden aldı ve kapıya doğru ilerledi.
"Hazırsan çıkalım. Geç kaldık Shizu-chan."
Shizuo bir şey söylemeden arkasından onu takip etti. Aşağıya indiklerinde park yerine doğru yönelmişlerdi. Kendilerini bekleyen siyah lüks araba, makam aracı gibiydi. Siyah filtreli camları sayesinde içi kesinlikle görünmüyordu. İzaya'nın görüş alanına girdiğinde arabada oturan takım elbiseli iki kişi anında kapıyı açarak dışarı çıktı ve arka kapıları açarak İzaya ve Shizuo'nun arabaya binmesini bekledikler. İkisi de rahat bir şekilde arka koltuğa yerleştiğinde onlarda kapıyı kapatarak ön tarafa geçtiler ve şoför olan arabayı çalıştırdı.
"Nereye gideceğimizi biliyorsunuz değil mi?"
"Evet Bay Chi-Yao Wang. Bize ne yapmamız gerektiği bildirildi."
Shizuo yarım yamalak bildiği Tayvan'ca ile İzaya'nın ne konuştuğunu anlamaya çalışmıştı. Yabancı dile pek ilgisi yoktu ama babası kendisini hep iyi bir sekreter yada asistan olmak için eğitmiş ve yaklaşık beş dil öğretmişti. O zamanlar aklında hep kendisinin gibi Shizuo'nun da Ren'in sağ kolu, asistanı, sekreteri olacağını ummuş ve bu aile mesleğini devam ettireceğini düşünmüştü. Bunlar pek Shizuo'nun yapabileceği işler olmasa da hatta pek ilgi duymasa bile Ren'in yanında kalmak istediği için derslere ses çıkarmamıştı hiçbir zaman. Bir anda Ren'i hatırlamak düşüncelerinin üstüne hüzün çökmesine sebep olmuştu, aklındakileri dağıtmak istediğinden başını yanında oturan İzaya'ya çevirdi. Geçmiş canını yaksa da İzaya'nın yanında olmak onu iyi hissettiriyordu. Elini uzatıp onun elini tuttuğunda İzaya hışımla başını ona çevirdi ve ne yapıyorsun dercesine anlamsız, şaşkın ve birazda kızgın bakışlarla baktı. Sesini çıkarmadan dudaklarını oynatarak konuştu.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Elini çekmeye çalışsa da Shizuo o kadar güçlü bir şekilde tutmuştu ki ondan kurtulamadı. Buruk bakışlarını gözlerine çevirdiğinde İzaya'nın kaşları çatılmıştı. Shizuo oldukça incinmiş görünüyordu nedense. Aklından neler geçtiğini anlamasa da bu bakışları görünce yumuşadı ve elini hareket ettirmeyi bıraktı. Cesaret vermek istercesine parmaklarını onun parmaklarına doladı ve başını cama doğru çevirerek onun yüzüne bakmaktan kaçındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı (Shizaya AU)
Fanfictionİzaya; geçmişini, kimliğini ve sahip olduğu her şeyini kaybetmiş, yaşama gücünü intikamdan alan bir adamdır. Hayatı boyunca yanında olacağına dair söz veren ilk aşkı yıllar sonra düşmanı olarak karşısına çıksa bile amacına ulaşmak için tereddüt etm...