"Ne oluyor İzaya, bana neden hareket etmeden durduğunu söyleyebilir misin?"
"O burada!"
"Kim orada?"
"Shizuo..."
"Ciddi misin? Yani okumak için çokta geç değil, değil mi? Senden iki yaş büyük olduğunu söylemiştin."
"Bayan Miss, sence bu şaka yapılabilecek bir an mı? Buraya okumak için değil, işini yapmak için gelmiş olmalı."
Başını fark ettirmeden hafifçe kaldırdığında karşısında olan iki kişiye daha dikkatli baktı.
"Aslında az önce beni kurtardığını söyleyebilirim sanırım. O olmasaydı az daha yakalanacaktım. Beni fark eden adamla birlikte şu an."
Yüzünü sıcak bir gülüş sardı. Şimdi kapıda karşılaştığı adamın neden yüzüne bile bakmayacak kadar acelesi olduğunu daha iyi anlıyordu. Daha fazla onu izlemekten vazgeçti ve yol boyunca çalıların arkasına saklanarak ilerledi. Yeterince uzaklaştığında üstünü başını düzelterek ayağa kalktı ve üniversitenin çıkışına doğru yöneldi.
"Doğru tahmin. Görüntüler elimizde İzaya."
Neşeyle ıslık çaldığında kulaklığın ardındaki kadında neşeli bir kahkaha atmıştı.
Evine geldiğinde hala keyfi yerindeydi. Odanın duvarındaki geniş ekranda vahşi hayvan belgeselini açarak, konforlu koltuğa iyice yayıldı. Duştan yeni çıkmıştı ve bu sebepten hala başında duran havluyla saçlarını kurulamakla meşguldü.
Karşısındaki ekranda büyük bir dişi kaplan vardı. Yetişkin bir ceylanı gözüne kestirmiş avını yakalamak için uygun anı kolluyordu. İçinden oldukça asil varlıklar diye geçirirken telefonunu almak için koltuktan kalktı ve masaya doğru yürüdü. Yine her zaman ki gibi tavukçuyu arayacaktı.
Bu aslında yemek yapmayı bilediği için değildi, sadece tek başına yaşadığı için yemek yapma zahmetine girmediği içindi. Dolabı genellikle boş oluyordu zaten. Eğer olurda alışveriş yaparsa, aldıkları yiyemeden çürüyüp çöpe gittiği için, bir yerden sonra alışveriş yapmayı bırakmış ve dışardan yemek söylemeyi alışkanlık haline getirmişti. Favorisi özellikle tavuklar ve pizzaydı.
Tam ekranların önünden geçtiği sırada kısa bir an için gördüğünü sandığı şey yüzünden kaşları havaya kalktı. Yürüdüğü adımları tekrar geri geri giderek başa sardı ve aynı ekranın önüne gelerek durup dikkatlice baktı.
İşte şimdi gözleri dehşetle açılmıştı. Çünkü tam şu anda, Shizuo ofis binasının önündeki sokakta elinde yanan sigara ile bariyerlere yaslanmış öylece kapısına bakıyordu. Sanki girip girmemek arasında tereddüt yaşıyordu.
"Vay canına!"
Hayal görmediğinden emin olmak için ekrana daha çok eğilmişti. Kaşları hala çatıktı, sarışının elindeki sigarayı yere atarak bir ayağının altında ezişini izledi. Birkaç kez sağına soluna bakarak ileriye doğru yürümeye başladığında kararını verdiğini anlamıştı.
Shizuo, kapıyı açarak içeri girdiğinde içerisini net görebilmek için gözlerini oldukça kıstı. Başı hafiften ağrıyordu ve normalden iki kat daha fazla içmişti. O kadar kuvvetli bir bünyesi vardı ki sarhoş olabilmek için iki kasadan fazla bira içmesi gerekiyordu ve o hiçbir zaman içmek için bu kadar çok zaman harcamamıştı. Aklındaki sorular zihnini kemirip dururken kendini İzaya'nın ofisinde bulmuştu. Şimdi ise, ne halt yediğine kendince bir açıklama getiremediği halde merdivenleri çıkarak onun ofisine ulaşmak üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı (Shizaya AU)
Fiksi Penggemarİzaya; geçmişini, kimliğini ve sahip olduğu her şeyini kaybetmiş, yaşama gücünü intikamdan alan bir adamdır. Hayatı boyunca yanında olacağına dair söz veren ilk aşkı yıllar sonra düşmanı olarak karşısına çıksa bile amacına ulaşmak için tereddüt etm...