Shizuo aklında düşüncelerle İkebukuro sokaklarında elleri ceplerinde yürüyordu. Meydandaki parka doğru devam etti ve sıkıntılı bir şekilde nefesini vererek bankın tekine oturdu. Gelip geçen insanlara ve yolda süratle giden arabalara göz atıyordu.
"Selam Shizuo-san, nasılsınız?"
Önündeki küçücük ekranda yazanları okuduktan sonra başını yana doğru çevirerek kendisine bakan Celty ile karşılaştığında şaşırdı. Onu fark etmemişti bile.
"İyiyim, sen nasılsın?"
Celty bir süre Shizuo'yu süzdükten sonra elindeki alete bir şeyler yazmaya devam etti.
"Emin misin? Sanki bir sıkıntın var gibi?"
O sırada önlerinden hızla geçen motorun sesi ikisinin de dikkatini çekmiş olmalı ki eş zamanlı olarak başlarını çevirip yola baktılar.
İzaya sanki saniyeler içinde motoruyla önlerinden geçmiş gibiydi ama Shizuo onun her anını ağır çekimdeymiş gibi dikkatle takip etmişti. Üzerine giydiği deri ceketinden tut da rüzgarda savrulan o ipeksi siyah saçlarına kadar. Ne gördüğünü tam olarak idrak ettiğinde sersemlikten kurtularak aniden ayağa fırladı ve Celty'e dönerek konuştu.
"Celty, çabuk acele et. Motoru takip etmemiz lazım."
"O İzaya değil miydi? Ben mi yanlış gördüm yoksa?"
"Evet, kesinlikle oydu ve yine tehlikeli bir işin peşinde olmalı. Onu takip etmeliyim."
İkisi hızla simsiyah motora atlayıp asfaltın üstünde kayar gibi hareket etmeye başladıklarında İzaya çoktan gözden kaybolmuştu. Fakat Celty onu yakalamakta zorlanmadı. Neler olup bittiğini anlamasa da Shizuo'ya yardım etmek istemişti.
Şehirden oldukça uzak çöle benzeyen ve yıkık dökük terk edilmiş hizbe evlerin çevrelediği bir alana ulaştıklarında sessizce motoru durdurdu. Shizuo teşekkür eder gözlerle Celty'e baktıktan sonra hafif bir baş sallamasıyla işaret vererek içeri doğru yürümeye başladı. Celty'de aynı sessizlikle motoruna atlayıp oradan ayrılmıştı.
Shizuo içinde hissettiği korkuya ve endişeye anlam veremeden oldukça tedirgin bir şekilde ilerlemeye devam etti, ta ki arkaya park edilmiş motoru fark edene kadar. İzaya yakınlarda bir yerde olmalıydı. Yoldan gelen araba seslerini duyduğunda hemen saklanacak bir yer aradı.
Aceleyle onu bulması gerektiğini hissediyordu. Duvarların arkasına gizlenerek hızla hareket ettiğinde sonunda onu görebilmişti. Meraklı bakışlarıyla yolu takip ediyordu. Oldukça sakin görünse de sanki huzursuz bir ifadesi de vardı. Öylesine odaklanmıştı ki arkasından ona yaklaştığında bunu hissetmedi bile. Shizuo onu görmesiyle beraber gelen içindeki rahatlama duygusuna anlam vermeye çalışırken bir yandan da hissettiği mutluluğa ve heyecana şaşırıyordu. Kalbi her zamankinden hızlı atmaya başlamışken bakışlarını İzaya'dan bir an olsun ayırmadı. Gariptir ki onun yanına gitmeyi deli gibi istiyordu. Adım adım ilerlerken delirdiğini düşünmemek elinde değildi. İçinde oluşan bu özlem duygusu neye olan özlemdi ki?
İzaya'nın heyecanlı bir ifadeyle hareket etmeye hazırlandığını gördüğün de adımlarını hızlandırarak o ileriye doğru fırlamadan yakasından yakalayarak geriye doğru çekerek adım seslerinin geldiği tarafa baktı. Bu lanet olası pire yine ne yapmayı planlıyordu acaba? Kendisini tehlikeye atmasına izin vermeyecekti. Onu yakalamasıyla beraber İzaya yumruk yaptığı eliyle suratına okkalı bir yumruk geçirmişti ama canının yandığını hiç hissetmedi. Bir kaşını kaldırarak İzaya'ya ne yapmaya çalışıyorsun der gibi bir bakış attı. Yüzündeki ifadesinin değişmesini izledi. Önce endişeliyken kendisini görmesiyle büyük bir şok ve ardından gelen öfke. Nadir de olsa yüzünde böyle ifadeler görebildiği için kendisini şanslı hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı (Shizaya AU)
Fanficİzaya; geçmişini, kimliğini ve sahip olduğu her şeyini kaybetmiş, yaşama gücünü intikamdan alan bir adamdır. Hayatı boyunca yanında olacağına dair söz veren ilk aşkı yıllar sonra düşmanı olarak karşısına çıksa bile amacına ulaşmak için tereddüt etm...