“Artık aynı sayılırız kardeşim,” dedi Bradley.
Bir duraksamanın ardından Jason cevap verdi. “Biz seninle aynı değiliz Zachriel. Sen cehennem için kardeşlerini sattın, ama durum şu ki orada da pek işlerine yaramamışsın.”
“Yapma ama Gabriel, bu sefer kovuldun geri dönüşün yok,” dedi gerçek adı Zachriel olan Bradley. “Sen de herşeyi bu kız için kaybettin, bir şekilde kardeşlerini satmış sayılırsın. Gerçi sen de haklısın, o gerçekten çok güzel, ve bir gün onu bulacağımı biliyordun. Ama gerçekten kimliğini açığa çıkaracak kadar aptal olacağını düşünmemiştim.” Bir kahkaha attı.
“Kapat lanet çeneni Zachriel. Ben sırf onun için kaç yıldır yeryüzünde yaşadım. Ölmesine izin veremezdim.”
“Belli ki onu koruma görevinde başarısız oldun Gabriel, yoksa şu an hastane odasında olmazdık.”
“O ölmedi, ve asla senin olmayacak.”
“Bırakalım da uyandığında o karar versin,” dedi Bradley. Sesinde ki kararlılık beni şaşırtmıştı.
Uyandığım halde gözlerimi açmamıştım. Bradley ve Jason’ın konuşmalarını dinliyordum. Baygın olduğumu sanıyorlardı, gerçek isimlerini bile bilmiyordum. Lanet olsun. Herşey yalandı, bana söyledikleri herşey.
“Zaten uyanık.”
Tanrım. Bunu nereden biliyordu? Gözlerimi açtığımda bunun sadece bir rüya olmasını diledim. Fakat değildi. Jason, yani Gabriel – ya da ismi her neyse- yatağın yanında ki koltukta oturuyordu. Bradley odanın köşesinde ayakta duruyordu.
“Demek bizi dinliyordun, güzellik,” diyerek sırıttı Bradley.
Jason’a baktım. Mavi gözleri çok parlak gözüküyordu. Saçları dağılmıştı ve yüzü çok solgundu. Bunca zamandır bana yalan söylediğine inanamıyordum. Hayatım anlamsız bir hal almıştı ve bunu durdurmak için elimden bir şey gelmiyordu.
Gözlerimi kapattım, ve gözümden bir damla yaş süzüldü. “Bunca zamandır onun kim olduğunu biliyordun ve bana tecavüz etmesine müsaade ettin.”
“Hayır Edith, bilmiyordum. Sen bana tecavüz ettiğini söylediğinde Zachriel olduğunu anladım fakat her şey için çok geçti.”
Gözlerimi açtım ve tekrar ona baktım. Yüzünde her zamanki masum ifadesi vardı. Ama o benim Jason’ım değildi. O Jason bile değildi. Lanet olsun.
“Daha fazla yalanlarınızı dinlemek istemiyorum.”
Doğrulmaya çalıştım ama karnım fena halde acıyordu. Jason hemen ayağa kalktı ve yardım etmeye çalıştı. “Kalkmamalısın Edith, dinlenmen lazım. Ciddi bir ameliyat geçirdin, ölebilirdin.”
“O öldü mü?” diye sordum karnıma bakmaya çalışarak.
Jason başıyla onayladı. “Üzgünüm Edith, bütün olanlar için.”
“Senin lanet olası üzgün bir melek olman hayatımı normale çevirmeyecek lanet olası.”
Bradley kahkaha attı. “Bu lafı sevdim.”
Jason onu duymazdan gelerek, “Hala tehlikedesin Edith, seni korumama izin ver sadece,” dedi.
“Hepinizin canı cehenneme. Ölmeme izin vermeliydin.”
Jason yerinden kalktı. “Senin için herşeyimi tehlikeye attım Edith, herşeyi bıraktım, babamı.. kardeşlerimi.. Hepsini senin için bıraktım, şimdi başım beladan kurtulmayacak, herkes peşime düşecek. Senin diyeceğin sadece lanet olası bir ‘ölmeme izin vermeliydin’ mi?”